Geçmişten gelen acı dolu günlerinin yanına bir gün daha eklenmekte, çektikleri acıları her bir takvim yaprağıyla anlatırken istemeden bir yaprak daha eklediler acı takvimlerine...
Hayat dolu insanlardı aslında. niye böyle bir hayata mahkum kaldıklarını. Neden bu kadar yalnız olduklarını anlayamıyorlar.
Oysa ki hiç bir zararları olmamıştı şimdiye kadar çevrelerindekilere, hep içlerine atmışlardı. Ruhlarını karartmıştı yaşadıkları acı, hep yalnızlığa mahkum oldular. Ama seviyorlardı da yalnızlığı, kendilerini güven dolu hissediyorlardı.
Yağmur yağdığı zaman mutlu olmayı severlerdi, serbest kalıyordu çünkü ruhları aslında onlara göre her bir kar tanesi insanların göz yaşlarıydı, belki yağmur için de diyorlardı bunu ama en çok kar tanelerini benzetiyorlardı gözyaşlarına, yağmur damlaları onların huzur kaynağıydı. Tek o zaman kendileri olabiliyorlardı, içlerinde büyüyen çığlığı anca o zaman serbest bırakabiliyorlardı...
Onlar için değişen tek şey zamandı, yaşadıkları her bir olay zihinlerinin en derinliklerinde gömülüydü...
İkisi de belirsizliğin olduğu bir yerde büyümüştü aslında, onlar insanlar için bir hiçtiler, görünmezdiler. Onların yolu belirsizlikti...
Bedenleri sanki buz dolu bir küvete atılmış, ruhları bir o kadar soğukken dışarıdan derileri cayır cayır yanıyordu...
Alsalardı onlarda ellerine kahvelerini, buluşsaydılar arkadaşlarıyla eğlenseydiler gönüllerince, hep neşe saçsalardı hayata. Öldürmeseydiler , diri diri gömmeseydiler onları, belki daha da güzel olacaktı hayatları...
İyi okumalar dilerim :)
• • • • • • • •~9.BÖLÜM~
💫RUHA İŞLENEN YARA💫💥Arslan'ın gözünden💥
Uzun bir yolculuğun ardından Yetimhaneye varabilmiştik, arka koltuğa hafif yan dönerek kolumu uzattım ve pastayı alır almaz aşağıya indim. Ağabeyim de kendi indiği vakit arabayı kilitledi. Normalde Müdire Hanıma haber vermemiz gerekirdi, ama biz haber vermeden gelmiştik umarım sıkıntı çıkmaz.
Bahçede oynayan ve bizi görüp bağırmaya başlayan çocuklar bir an da oyunlarını bırakıp bize doğru koşmaya başladılar. Pastaya bir zarar gelmesin diye hemen pastayı tutan kolumu yukarı kaldırıp "Sakin olun bakalım bücürler, süprize bir şey olsun istemezsiniz değil mi ?" Dedim güler yüzle "Sürpriz mi ? Ne sürprizi ? Hani nerede ?" "Sakin ol paşam bak burada, poşetin içinde" dedi ağabeyim elimdeki poşeti gösterip küçük sıpayı kucağına alırken.
"Vay vay vay, kimleri görüyoruz burada efendim!. Hoşgeldiniz çocuklar hangi rüzgar attı sizi bir böyle?"
Mahçup bir ifadeyle gülerek tabi o sırada burnumun ucuna kadar gelmiş gözlüğümü de düzeltmekteydim. "Kuşlar bize söylediler ki, bize kırılmış bir sürü küçük kalp varmış! Dedik hemen gönüllerini almalıyız sonra bir baktık hop buradayız."
"İyi ettiniz çocuklar, hadi bırakın bakalım ağabeylerinizi de mutfağa gidelim."
Bacağımdan dürtülmemle kafamı hafif aşağıya doğru eğdim ve minik fındığımı bana boncuk boncuk olmuş gözlerle bakarken gördüm. Niyetini anlayınca da kafamı gülerek sağa sola sallayıp hemen kucağıma almak için kollarımı açtım fındığım da fırsatı kaçırmamak için hemen büyük bir sevinçle kollarını kaldırdı daha rahat alabilmem için.
![](https://img.wattpad.com/cover/268451706-288-k66236.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişten Gelen Acı
Teen Fiction-Benim yaralarım geçmez Arslan. Elini dizlerime koydu ve usulca bir öpücük bıraktı. +Ama öptükçe kapanır Elfidam ~~~~~ 07/03/2022