14

158 22 27
                                    

uzuun bir bölüm oldu (: iyi okumalar♡

C

herry vişne suyu dolu olan bardağını hızlıca masaya vurarak kısık gözlerini bir noktaya kilitledi. Tek eliyle bardağını tutmaya devam ederken bir yandan kızları ve Donghyuck'u dinliyordu.

"Kızım, gideceksin yanına, 'Çek lan o ellerini.' diyeceksin. Bu kadar basit."

"Hayır abi, gideceksin direkt 'Sevgilim yarım saattir seni bekliyoruz, hadi bizimkiler çağırıyor." diyeceksin."

Luna'da, Hara'da fikirlerini öne sürerken Cherry gözlerini ayırmadan Yangyang'ı izliyordu.

Hara'nın fikriyle otelin barına gelmişlerdi. Cherry bunun iyi bir fikir olmadığını, hoş tiplerle karşılaşmayacaklarını söylese de çoğunluğa uymuş ve hazırlanıp onlarla gitmişti.

Hepsi bir masada otururken Yangyang diğerleriyle kendine içecek almaya gitmiş ama asla geri dönmemişti. Barmenin önündeki kısımda kalmış, yarım saattir bir kızla konuşuyordu. O gelene kadar diğerleri ikinci içeceklerini bile bitirmişlerdi.

Cherry başta umursamıyor gibi yapsa da masadakilere karşı rahat olmayı seçmiş ve açık açık kıskandığını göstermeye başlamıştı.

"Çok güzel ağız okuyabildiğimi söylemiş miydim?" Gözlerini odak noktasından ayırmadan konuştuğunda Donghyuck telefonuna bakıyor gibi yapmıştı.

"Evet, yaklaşık yirmi yedi kere." Onun cevabıyla kızlar gülmüş, içeceklerine dönmüşlerdi. Onlar kendi aralarında sohbet ediyordu. Yangyang'da onlardan uzak bir yerlerde başkalarıyla sohbet ediyordu. Yanındaki kızın az önce 'Tarzın cidden çok iyi.' dediğine adı gibi emindi. Ortama girdiğinden beri sahip olduğu sinirle kızı süzdü. Ama seninki berbat.

Düzleştirdiği saçlarını omzunun üstünden atıp öğlenden beri başında kalan güneş gözlüğünü çıkardı. Elini saçlarından geçirirken oflayarak arkasına yaslandı. Öylece odasına dönmeyi bekleyecekken arka masadan gelen sesler dikkatini çekti.

"Abi bak, içecek ısmarlamanı kabul ederse on dolar, telefon numarasını alabilirsen elli dolar. Evet bak, dolar." Duyduklarıyla kaşları çatılmış daha da dikkat kesilmişti.

"Tam karşımda, lila tişörtlü." Başını eğip üstüne bakınca kendisinden bahsedildiğini anladı. Şu an otelin salak insanlarla dolu barında tam anlamıyla bir iddianın ortasına düşmüştü.

Soğukkanlılığını koruyarak masaya eğildi ve içeceğinin bitmiş olduğunu gördü. Masaya göz gezdirince herkese içecek bir şeyler getirmenin iyi olacağını düşündü. Hafif bol siyah kot şortunu düzelterek kalktığında aşırı gergindi.

Yanına gelene haddini bildirebilirdi ama sürekli böyle bir olay yaşamıyordu. Yanına kimse gelmesin, kimse ona saçma sapan sorular sorarak üzerinden iddia kazanmaya çalışmasın istiyordu. Gerginlikle oflayarak barmene yaklaştı. Masadakilerin istediklerini söylerken ondan biraz daha uzakta olan Yangyang'a baktı.

Hala kızla konuşuyor olmasına göz devirirken Yangyang onu ve tepkisini görmüştü. Kendi kendine sırıtırken Cherry onun gördüğünden habersiz masaya içecekleri koyan barmene döndü. Tam içecekleri alıp hızlıca masaya dönecekken yanındaki taburenin çekilip birinin oturmasıyla kolunu masadan çekip doğrulmuştu.

Siyah saçlarını yandan ayırmış, bu havada bile giydiği deri montuyla karşısında duruyordu. Tek kulağında göz alıcı olmaktan uzak sallanan bir küpesi ve çizik kaşıyla yüzüne gülümseyerek bakıyordu. Tek ayağını oturduğu taburenin alt kısmına yaslamış, tekini hafiften uzatmıştı.

"Selam." Cherry beklediği anın geldiğini anladığında kalbinin hızlandığını hissetti. Birazdan tuhaf şeyler olacaktı, emindi.

"Selam.." Biraz daha sorgular bir tonda cevap verdiğinde arkadaşlarına duyduklarından bahsetmediği için pişmandı.

"Yanlış anlama, seni yan masada gördüm ve," Eliyle saçlarını dağıtıp biraz etrafına baktı. O sırada tam arkasından onu izleyen Yangyang'ın ikisi de farkında değildi.

"Belki bir şeyler içmek istersin?" Cherry tam olarak kanının kaynadığını hissediyordu. O an daha fazla sinirlenemezdi. Sorduğu soru az önce duyduklarıyla aynıydı ve bu da iddiaya giren kişinin tam olarak önündeki kişi olduğunu gösteriyordu.

Elleri hafiften titrerken bir şey yapması gerektiğini düşündü. En azından bir şeyler söylemeli ve kesinlikle haddini bildirmeliydi. Aklını çalıştırmaya çalışırken gözleri etrafı taradı. O an yapacağını asla düşünmediği bir şey yaparak barmenin az önce uzattığı bardaklardan küçük olanı kavrar kavramaz karşısındaki çocuğun başından aşağı dökmüştü.

 Bu ani hareketine kendisi de oldukça şaşırırken çocuk tabureden şok olmuş olmuş bir şekilde kalkmış, Cherry'de bir adım geri gitmişti. Normal biri ona bu teklifi sunsa moduna göre belki kibarca reddeder, belki kabul ederdi. Ama kendisi üzerinden küstahça iddiaya girmeleri ve bunu böylesine normalleştirmeleri çok sinirini bozmuştu. Yine de gardını indirmeden konuşmaya başladı.

 "Al, içecek bir şeyler. Şimdi gidip o zeki arkadaşlarına iddiayı kaybettiğini söyleyebilirsin. Birinin üzerinden iddiaya girmemen gerektiğini de öğrenmiş olursun böylece." 

 Ona doğru gelen güvenliği görünce eliyle dur işareti yaparak hızlı adımlarla çıkışa yönelmişti. Az önce yaşadığı adrenalinin ve gerginliğin haddi hesabı yoktu. Zaten Yangyang buraya geldiklerinden beri kafasını karıştırıyor, oradan yanına gelmeyerek moralini bozuyordu. Üstüne böyle bir olay yaşayınca ortama katlanamaz hale gelmişti. Gözleri dolarken daha hızlı adımlarla oturdukları masanın yanından geçti.

 Bütün olanı ağzı açık izleyen Yangyang, çocuk onun yanına gittiğinden beri ne olduğunu merak ediyordu. Şimdi barmenin verdiği havluyla üzerini kurulayan çocuğun ne söyleyip Cherry'i böyle sinirlendirdiğini bilmiyordu ama şuan kendisi de en az Cherry kadar sinirliydi. Etrafındakileri umursamadan Cherry'nin peşinden koştu. Aynı şekilde Cherry'nin peşinden gidecek olan Luna'yı Donghyuck kolundan tutarak durdurmuş ve başıyla Yangyang'ı göstermişti.

 Cherry içerinin boğuk havasından çıkar çıkmaz derin bir nefes aldı. Az önce yaptığı şeyden dolayı nasıl hissetmeliydi ya da doğru şeyi mi yapmıştı bilmiyordu. Sertçe gözlerini silerken az daha yaka paça kovulacağı gerçeğini göz ardı etmeye çalıştı. Biraz temiz hava almak için kapının yanında beklerken kolunun tutulmasıyla kalbinin durduğunu hissetti.

 Arkasına döndüğünde Yangyang'ı değil, üzerine alkol döktüğü çocuğu görmeyi beklemişti. Yine de Yangyang'ı görmesiyle rahatlamış, aynı zamanda bu rahatlama hissiyle gözlerinden yaşlar tekrar akmaya başlamıştı. Kendi iradesi dışındaydı. Yangyang ne olduğunu sorgulamadı, şu an pek umurunda değildi. Cherry'i tuttuğu kolundan hızlıca kendine çekip sarıldı. Cherry onun bu hareketine gerçekten karşı çıkmak isterdi ama az önce yaşadığı yüksek gerginlikten sonra güvenli bir yere ihtiyacı vardı.

 Yangyang tek elini belinden saçlarına çıkardığında Cherry gözyaşlarını durdurmaya çalışıyordu. Böyle ağladığı için ezik gibi hissediyordu bu yüzden artık durmalıydı. Kendini geri çekip az önce ağlamasına rağmen donuk bakışlarıyla ona baktı. Kollarını da ellerinden kurtarıp bir adım geri attı.

 "Neden geldin? Senin için ne ifade ettiğimi bile biliyor musun ki? O kızın yanına-" 

 Yangyang bir adımda aralarındaki mesafeyi kapatıp dudaklarını birleştirdiğinde cümlesi yarıda kalmış, devam edememişti. Olayın şokuyla gözleri kocaman açılırken öylece kalmış, bir tepki verememişti. Karşılık alamayacağını anlayan Yangyang geri çekilip ellerini indirdiğinde ise anca bir şeylerin farkına varmıştı.

Yangyang muhtemelen reddedildiğini düşündüğü için bir adım geri atıp uzaklaşırken Cherry bunun son fırsatı olduğunun bilincindeydi. Tek eliyle tişörtünün yakasından tutup kendine çektiğinde bu sefer dudaklarını birleştiren taraf o olmuştu. Pişman olacak gibi de durmuyordu.

arkadaşlar üzerine içecek dökülen çocuğa nefret beslemeyin şimdilik..diyor ve kaçıyorum

looking for you [liu yangyang]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin