1

755 57 35
                                    

"Kardeşim bıraksana!"

Cherry gözlerini kocaman açmış ve kolunu tutan çocukla beraber geriye çekilmiş, kaşları çatılı bir şekilde ona bakıyordu. İleride durup kendi aralarında sohbet eden çiftin yanından hızla gelmişti ve şimdi öylece suratına bakıyordu.

"Luna!"

Çaresizce Luna'ya bağırdığında Luna dönüp ona bakmamıştı bile. Luna'yı liseden tanıyordu ve görünce konuşmak için yanına gitmişti. Yanında sevgilisi ve onun arkadaşını görünce çok tutmak istememiş ve tekrar görüşmek üzere sözleşip ayrılmıştı. Ama 'onun arkadaşı' olarak adlandırdığı kişinin peşinden geleceğini düşünmemişti.

Kenarda telefonundan gideceği konuma bakarken koşarak gelmiş ve kolundan tutup ona bakmasını sağlamıştı. Bir şeyleri anlamaya çalışıyor gibiydi ama bir yabancının koşup kolunu tutması her gün başına gelmiyordu. Ürkmemiş değildi.

"Cidden bir haftadır aradığım kişi olabilir misin?"

Kendisine yönetilen böyle bir soruyu ilk defa duyan herkes gibi Cherry'de önce sadece durup boş gözlerle bakmıştı. Sonra iyice sinirlenerek kolunu hızla çekmiş ve bu sefer kurtarmıştı. Yangyang başını iki yana sallayıp bir adım uzaklaştı.

"Bak biliyorum çok saçma ama bir dinlersen-"

"Geri zekalı ne dinleyeceğim? Kimsin nesin bilmiyorum bile, kim bilir ne anlatacaksın. Yürü git işine." Cherry açık bir şekilde onu tersleyip yürümeye başladığında Yangyang'da hızlanıp peşinden gitti. Sadece derdini anlatmaya çalışıyordu ve gerçekten kötü bir amacı yoktu. Onu birileriyle konuşmaya elbette zorlayamazdı. Yine de şokla garip davrandığının farkındaydı ve yanlış anlaşılmak istemezdi. Sadece kendini açıklayacaktı.

Bundan bir ay önce Mark'ı aramış ve hiçbir şey sormamasını isteyerek gelip kendisini şehrin dışında, çok saçma bir yerden almasını istemişti. Sonra aralarında bir olay haline gelmişti ve Mark'ın da yardıma ihtiyacı olduğu zaman hiçbir şey sormaması şartıyla Yangyang'ı arama hakkı vardı. Bu olayı How I Met Your Mother'da izlemişti ama başına geleceğini hiç düşünmezdi.

Ve bir-iki hafta önce Mark bu hakkını kullanmıştı. Hiçbir şey sormadan, birkaç bilgi vererek üniversiteden bir kızı bulmasını istemişti. Bölümden bile değil, direkt üniversiteden demişti ama Yangyang gökte ararken yerde bulmuştu. Resmen kendi gelmişti yanına.

"Ya adın Cherry, değil mi?" Cherry'nin aniden durmasıyla Yangyang'da çarpmamak için büyük bir çaba göstererek durmuştu. Çok ciddi bir ifadeyle arkasını dönmesi biraz onu ürkütse de başını hafifçe geriye çekerek ona baktı. Az bir boy farkları vardı, o yüzden Cherry'de başını kaldırarak ona bakıyordu.

"Sal beni." dedi ciddi ifadesini bozmadan. O kadar ciddi ve sinirli duruyordu ki Yangyang sadece başını sallamıştı. Arkasını dönüp mavi arabaya ilerlemesini ve binmesini izledikten sonra o da arkasına döndü. Hızlı adımlarla Luna ve Donghyuck'un yanına vardığında ikisi de olayı umursamamış gibiydi.

"Gördünüz mü?! Yerde ararken gökte buldum kızı! Luna, acilen bana kullanıcı adını vermen lazım."

İkisi de anlamamış gibi ona bakarken Yangyang göz devirdi. Uzun uzun açıklamak istemiyordu. Donghyuck zaten olayı biliyordu ve sevgilisine de anlatabilirdi. Kendisi de kızın kullanıcı adını alır ve sosyal medyadan bulursa anlatması daha kolay olabilirdi.

Luna onun uzattığı telefonu alırken şüpheli bir bakış atmayı unutmamıştı. Yangyang'ın kötü biri olmadığının farkındaydı ama amacını merak ediyordu. Yine de arkadaşının kullanıcı adını arama kısmına yazıp telefonu uzattı. Yangyang sırıtarak telefonu neredeyse yüzüne sokup profili incelemeye başlamıştı bile.

"Onun sorunu ne?" dedi Luna fısıldayarak. Donghyuck'ta aynı şekilde ona yaklaşıp fısıldayarak cevap verdi.

"İki yıldır bununla yaşıyorum ama inan bana bilmiyorum." Luna başını sallayıp geri çekildi.

"Neyse! Birden enerjim yerine geldi görüyor musun bak? Siz gidin, ben eve dönüyorum."

Cevaplarını beklemeden arkasını dönüp yürümeye başladı. Eve gidince Mark'a haber verecek ve doğru kişi olup olmadığını soracaktı. Açıkçası emindi ama garanti olmasında fayda vardı. Ayrıca biraz tuhaf davrandığının farkındaydı o yüzden sosyal medya hesabını bulduğu kıza da kendini açıklamalıydı. Aynı düşüncelerle telefonunu cebine atıp ilerlemeye devam etti.

looking for you [liu yangyang]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin