Karşımdaki adam garip bir şekilde bana bakıyordu ve bu fazlasıyla rahatsız edici. Adam garip bakışlarını bana yöneltirken bir şeyleri anlamaya çalışıyor gibiydi ve sonra aramıza bir taş düştü. Taş bir kağıda sarılıydı. Karşımdaki adam kağıdı alıp açtığında 'Senin için üzgünüm Chris ama Eveleyn'e bana yaptığı şeyleri fazlasıyla ödetmeliyim. Bu arada küçük bir ipucu Eveleyn her gücünü kullandığında hafızası biraz daha gidecek. -V.' yazıyordu. Okuduktan sonra çok sinirlenmişti belli ki. Kağıdı parçalayıp yere savurdu ve kafasını ellerinin arasına alıp sessizce beklemeye başladı. "Buraya kadar Eveleyn. Artık dayanamıyorum. Seni bırakıyorum. Üzgünüm ama ölmek istemiyorum. Beni bekleyen birisi var dünyamızda." Dedi ve ben birşey söyleyemeden koşarak uzaklaştı.
Şimdi ne yapacaktım bilmiyordum. Hiçbir şey bilmiyordum. Bu kötüydü. Bu hissi sevmedim. En iyi seçenek biraz yürümek ve çevreyi keşfetmekti. Burası çok güzeldi. Ağaçların arasına doğru yönelirken bir kelebek geldi ve omzuma kondu. Çok güzel bir kelebekti. Sanki bir şeyler fısıldıyor gibiydi. Omzuma biraz daha eğilip dinlemeye çalıştım. Tam olarak 'Yere yat Eveleyn' diyordu. Dediğini anladığım anda çok keskin bir sesle çığlık atmaya başladı. Kulaklarım acıyordu. Dayanılmazdı. Hemen ellerimi kulakalrıma kapatıp yere yattım. Cenin pozisyonundaydım ve bir takım sesler duyuyordum.Sonra herşey kararmaya başladı.
"Söylesene Tom onunla ne yapacağız?" Diyen bir kadın sesi duymuştum uyanır uyanmaz. "Bilemiyorum Jess. Belkide diğer gruplara ufak bir mesaj gönderebiliriz." Dediğinde adının Tom olduğunu öğrendiğim çocuk sol elini çenesinin altına koyup bir şeyler düşünmeye başladı. "Ne gibi bir mesaj?" "Sabırlı ol Jess. Sabırlı ol."
"Ellerini sıkıca bağladın mı?" Diye alay edercesine sordu Tom. Çünkü ellerimi olabilecek en gevşek şekilde bağlamışlardı. "Ahh Tom gerçekten çok komiksin, kardeşim." "Kardeşim mi?" Diye sorduğumda aslında kendime kısık sesle sormuştum ama dahi Tom hemen duydu. "Aslında tam sayılmaz çünkü üvey kardeşiz." Dedi ve Jess'in dudaklarına kısa bir öpücük kondurdu. Karşımdaki manzara karşısında midem bulanmıştı. Bu bu iğrençti."Şu iğrenç işkencenizi kesip ne yapacaksanız bir an önce bitirir misiniz? Lütfen" Dediğimde "Lider ve Chris'e ne oldu Eveleyn? Seni bırakacaklarını hiç sanmıyordum. Chris sıkı bir dost gibi, Liderde sırılsıklam bir aşık gibiydi. Yoksa onları sen mi terk ettin?" Dedi dalga geçerek ama benim söyledikleri hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. "Neyden bahsediyorsun sen?" Deyip kaşlarımı çatmıştım. O ise yeni anladığını belli eden bir sesle "Ahh tabiki Victoria senin tüm hafızanı silip süpürmüştü. Ancak Arena'da hiç olmasada bir kaç şey biliyor gibi duruyordun. Garip. Gerçi bu Victoria senden öcünü almak için canını bile verir ve sanırım yavaş yavaş alıyor da ha?" Dedi.
Beyaz kazağıma kocaman harflerle ' FIRTINA HERŞEYİ YOK EDER!' yazıyordu. "Siz ikiniz gerçekten ahmaksınız." Dedim kazağımdaki gözlerimi ayırıp Tom'a bakarken. "Senin yanında bir hiçim, canım." Dedi pis bir şekilde sırıtarak. Onu umursamamaya çalıştım. Lider ve Chris demişti. Bir de Victoria. Bunlarda kimdi böyle Tanrı aşkına. "Şimdi Jess etrafa küçük fırtınalar gönder ve diğer grupları ve Eveleyn'in sevgili dostunun yerini bul, tatlım." Dedi bana pis pis sırıtarak bakarken. Jess küçük fırtınaları göndermek için sessiz bir köşeye gitti ve gözden kayboldu. "Seninle sonunda baş başa kaldık." Dedi Tom. "Bende tam bu anı bekliyordum." Dedim yapmacık bir gülüşle. Bana gözlerini ayırmadan bakarken birden etraf kararmaya başladı.Gökyüzü lacivert olmuştu ve yıldızlar tüm parlaklığıyla lacivert sonsuzluğu aydınlatıyordu. Daha sonra yavaşca dolunay belirdi. Önce beyaz, parlak bir dolunaydı ancak daha sonra renk değiştirmeye başladı. Ben gökyüzüne bakarken Tom'unda baktığını gördüm. Sanırım daha önce böyle bir görmemişti.Dolunay beyazdan sonra mavi renge geçti. Ardından kırmızı ve siyah renge geçti. Beyaz renkte karar kılmış olacak ki dolunay bir süre beyaz kaldı. Bulunduğumuz yeri sadece parlak yıldızlar ve dolunay aydınlatıyordu. Sonunda gökyüzünün etkisinden kurtulan Tom bana döndü ve "İşaret geldi Eveleyn. Bunun anlamını biliyor musun?" Diye sorduğunda bilmediğimi elbette biliyordu. "Bu birleşme işareti Eveleyn." Dediğinde her kelimesi ağzından yavaşca çıkmıştı. "Nasıl yani?" Diye sorduğumda "Şöyle Eveleyn. Normalde her gruptaki kadın ve erkek güçlerini birleştirir ve güçlü olan daha az güçlü olanın tüm gücünü alır ve onu yok ederdi ama Victoria sanırım senin acı çekmen için herşeyi yapıyor. Dolunayı gördün mü Eveleyn? 75 Yılda bir olan bir olaydır bu olay. Her 75 yılda dolunay sadece bir yarışta görünür ve sırasıyla 4 renge bürünür. Tüm bu renkler her bir grubu temsil eder. Beyaz rengi Fırtına doğal ortamının yani bizim doğal ortamımızın rengi, siyah Kuraklık doğal ortamının rengi, mavi kar doğal ortamının doğal rengi ve kırmızı sis doğal ortamının rengi. Dolunaya bak şuan beyaz. Çünkü bu doğal ortamda artık biz hüküm sürüyoruz. Şimdi ise artık birleşme işine dönelim sana da dediğim gibi 75 yılda bir olan bu nadir olayda eşine ihtiyaç duymazsın. Karşında başka bir gruptan birinin olması yeterlidir. Gücüne güveniyor musun Eveleyn?" "Sanırım bilmiyorsun." Dedim kötü bir gülüşle. Sanırım merak etmişti. Devam etmemi bekler bir şekilde bakıyordu. "Sana söylemeli miyim? Emin olamıyorum Tom." "Bence her ne haltsa hemen söylemelisin çünkü tam olarak" elleriyle bir kaç hesap yaptı " 2 saatimiz var. 2 Saat sonra dolunay yok olucak ve herşey güzel olmaya devam edecek. Tabi ben buraları yakıp yıkmadan önce. O yüzden, bekliyorum." ona aslında bunu söyleyemezdim. Sadece biraz zaman kazanmak istemiştim ve bunu ciddiye alacağını sanmıyordum. "Ben herşeyi hatırlıyorum." Dediğimde donup kalmıştı. "Ne demek 'herşeyi hatırlıyorum' yalan söylüyorsun. Sana inanmıyorum." "Nereden anladın zeki çocuk?" Dediğimde rahatlamıştı. Mutlaka hatırlamamamı istediği bir şey olmalıydı.
"2 saat doldu, sanırım." Dedim alaycı bir gülüşle. "Hayır tatlım. Sadece artık senin sürenin sonuna geldik." Dedi ve bana yaklaşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yolculuk
FantasyGünlerdir gidiyorduk.Hiç bir şey bilmiyordum, hatırlamıyordum.Kim olduğuma dair en ufak bilgiyi bile hatırlayamıyordum.Ne adımı ne de kim olduğumu…