-10-

2 1 0
                                    

Birisi beni boğuyordu ve nefes alamayacak duruma gelmiştim. Ama hayır, pes edemem. Son gücümü de kullanıp gözlerimi açtım ve boğazımdaki elleri çekmeye çekmeye başladım. Eller bir erkeğe aitti. Buruşuk ellerin sahibi yaşlı bir adamdı. "Bı-bırak be-beni." Derken nefes almak için çırpınıyordum. "Seni bırakmak mı?" Dedi iğrenç gülümsemesiyle ve boğazıma daha fazla baskı uyguladı. Anlamıyordum, burada en azından 1 saattir boğazımı sıkıyordu ve ben ölmüyordum. Bu çok anlamsızdı.

"Neden hala ölmedin lanet olası?" Diye bağırdığında daha fazla sıktı boğazımı. Artık daha fazla karşı koyamıyordum. Bir an önce bu işkencenin bitmesini istiyorum. Karşı koymayı bırakıp alabileceğim en derin nefesi aldım. Adam ise mutlulukla ellerini boğazımdan çekmişti. "Seni öldürdüm, Yenilmez kız. Kendi çocuğum olsanda." Dediğinde son duyduğum sesti yaşlı adamın sesi.

Gözlerimi açtığımda yaşıyordum, nefes alıyor ve korkuyordum. Yaşlı adam yoktu. Ve etrafa baktığımda artık sonsuz beyazlık yoktu. Bir çöldeydim ve birden yağmur yağmaya başladı. Çok şiddetliydi. Ancak bana hiçbir şekilde etkisi olmuyordu. Sanki yokmuşum gibi içimden geçiyordu yağmur damlaları. "Neden yağmurdan etkilenmediğini anlamaya çalışıyorsun sanırım." Dedi karşıdan gelen kalın sesli tanıdık sima. "Bende öyle tahmin etmiştim." Dedi alayla daha da yaklaşırken. Adını bilmiyordum ama bu gelen aynı isme sahip olduklarını söyleyen 'Lider' lerden biriydi. İlk gelendi. "Burası nasıl bir yer?" Diye mırıldanıp etrafı daha da incelerken konuştu, "Burası öyle bir yer ki Eveleyn, tüm korkuların burada. Aynı zamanda tüm mutluluklarında. Ve tahmin et bakalım senin mutluluğun nerede?" Diye sorduğunda ellerini iki yanına açmış keyifle gülümsüyordu. Biraz zaman geçtikten sonra sıkılmış olacak ki yanıma gelip bana sıkıca sarıldı. Karşılık vermediğim her saniye daha da sıkı sarılıyordu. "Karşılık vermeyi düşünür müsün?" Diye sitem ettiğinde içimdeki en ufak hücre bile ona sarılmayı reddediyordu. "Hadi ama Eveleyn, yapma sana 'senin buradaki mutluluğun benim' diyorum sen ise en masum olan sarılmayı çok görüyorsun." Dediğinde derince bir nefes almıştı. "Eğer bana sarılırsan sana kelebeği bulmanda yardım edebilirim." Dediğinde şarşırmıştım. "Bir kelebeğin beni buradan çıkarabileceğine inanıyor musun?" Dediğimde ellerini gövdesi hizasında açarak arkasını döndü ve kafasını geriye atıp derin bir nefes aldı. "Burayı kim yarattı sanıyorsun. Yağmuru nasıl hissedemedin sanıyorsun. Neden buradasın sanıyorsun." Dedi bana doğru gelmeye başladı. Kolumu tuttu ve beni sürüklemeye başladı. Ben ise hiçbir şey söylemeden hızına yetişmeye çalışıyordum. Biraz ilerledikten sonra kolumu bıraktı ve durdu. Aniden durması ona çarpmama neden olmuştu. Kafamı ovalarken beni dürtmesiyle karşıma baktığımda karşımda denizi gördüm. Dalgaların çıkardığı ses karşısında huzurla dolmuştum. Gözlerimi kapattım ve anın tadını çıkardım. Birinci Lider ise elimi tutmuştu. Elimi çekmemiştim ancak karşılıkta vermemiştim, tekrar. "Burada daha önce deniz var mıydı?" Diye sorduğunda gözlerimi yavaşça açtığımda artık karşımda deniz yoktu. "Hey! Deniz nerede." Diye şaşkınca sorduğumda arkama geçip saçlarımı ensemde topladı ve sıcak nefesiyle "Ben yok ettim. Daha önce var ettiğim gibi." Dedi ve arkamdan çekildi. Bir kaç saniye  yanıma gelmesibi bekledim ama gelmedi. Arkamı döndüğümde yoktu, gitmişti. Ben öylece bakıp kalırken etrafın tekrar bembeyaz olduğunu gördüm. Etrafda iyice göz gezdirirken sağ tarafımda küçük uçan birşeyin bana yaklaştığını gördüm. Daha fazla yaklaşırken bir kelebek olduğunu gördüm. Bana yaklaştıkça büyüyen kelebek daha fazla yaklaşırken yerimde öylece duruyordum. Kelebek yanıma geldiğinde yok olmuştu. Birden bir çığlık duydum. Gözlerimi kapatıp ellerimi kulaklarıma bastırdım ve yere çöktüm.
-

Ellerimi çektiğimde ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Yerden kalkıp doğrulduğumda etrafımda bir ateş çemberi gördüm. Sadece ateş ve duman vardı. Arkamdan gelen biri vardı, nefes alış verişini duyuyordum. Ellerini omzuma koyup konuşmaya başladı. "Eveleyn sence buradan çıkıp bedenine kavuşabilecek misin?" Dediğinde arkamı döndüğümde ikinci gelen Lideri gördüm. İfadesiz yüzüyle bana durmadan bakmak için and içmişti sanki. " Sen benim buradan kurtulup kendi bedenime dönebileceğime inanıyor musun?" Dediğimde kısa sürede aramızda olan birkaç adımlık mesafeyi kapattı. Ciddi yüzünü hiç bozmadan "Ben, benim olan herşeye inanıyorum, Eveleyn. Özelliklede sana." Dediğinde ateş daha da yükselmeye başladı. "Eminim bu ateş çemberini de sen yaratmışsındır." Dediğimde ellerini iki yanına açıp ellerini aşağı yukarı hareket ettiriyordu. Ellerini her aşağı indirdiğinde ateş aşağıya iniyordu. "İyi tahmin, aşkım." Dediğinde en yapmacık gülümsememi ona gönderdim. Gözlerine baktığımda bir an için nasıl bu kadar koyu olduklarını düşündüm. Ortam beyaz olmasına rağmen zifiri karanlık kadar koyuydu. "Eveleyn senin buradan çıkmanda yardımcı olacağım ancak bedenine döndüğünde ve yarışı kazandığında hafızanı geri getirmelerine izin vermeyeceksin, anlaştık mı?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 11, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

YolculukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin