12 - Sevdikçe Büyümek

481 30 21
                                    

*** Selam, biliyorum yeni bölümün üzerinden çok zaman geçti. Neden yazıp bitiremediğime dair bir bahanem de yok. Yalnızca içimden gelmedi ve tamamlayamadım bir türlü. Zaten fazla da özenemedim yazarken. Okurken belki fark edersiniz. Tabii ki diğer bölümü fazla bekletmeden bu durumu telafi de ederim.
Son 4 bölüm kaldı diye tahmin ediyorum ama kafamda kurduğum senaryoyu doğru şekilde birleştirirsem, daha erken de bitirebilirim.
İyi okumalar...

Bölüm kolajı: Nilhanimo  ❤️

Geçirdiği kırk senelik hayatı boyunca bu dünyada döktüğü gözyaşına şahit olmuş yalnızca üç an vardı. Birincisi ilk doğduğunda, ikincisi daha ufacık bir çocukken anne babasını kaybettiğinde, üçüncüsü ise sevdiği kadını kaybettiğini öğrendiği gün de döktüğü sessiz gözyaşlarıydı. Kimsenin görmesine izin vermemiş, yalnızca içinde bulunduğu an şahit olmuştu zayıflığına. Dördüncüsü de şimdi odasında tek başınayken gerçekleşiyordu. Sonuncusundan sonra bir daha gözyaşı dökmeyeceğine dair söz vermiş olsa da kızına bu kadar değer verdiğinin o da farkında değildi. Kamera karşısına geçip belki bulur diye düşünerek bir video çekecekti az sonra. Bizzat kendisi gidip evine yerleştirecekti.

Biraz daha gevşemek adına yanına bıraktığı viskisinin dibinde kalanını kafasına dikip ayağa kalktı. Birkaç tur attı geniş oda içerisinde. Derin derin nefesler aldı, biraz daha rahatladı. En azından gözlerindeki yanma yok olmuştu. Kameranın yerini konumladı. Karşısındaki sandalyeye geçip oturduğunda her zamanki dik duruşundan ödün vermeyerek kollarını bağladı. Sanki biraz önce o birkaç damla damla gözyaşları hiç ondan çıkmamışçasına normal görünüyordu. Boğazını temizledi, söyleyeceklerini gerek olmasa da bir kez daha tarttı aklında. Hep uzaktan uzaktan izlemişti kızını. Çocukluğuna, ergenliğine yanına gidemeden gördüğü birkaç fotoğraf ya da uzaktan ufak bakışlarla şahit olmuştu. Annesi değil de kendisine benziyor olması içten içe çok hoşuna giderdi. Gece karası gür saçları aynıydı, sert bakışları, kendinden emin duruşu, tıpkı kendisi gibi daha çok koyu renkler tercih edişi... Daha tanımadan bazı huylarını bile almıştı. Bir tek gözleri benzemiyordu ancak onlar da babaannesinden hatıraydı.

Bir kez boğazını temizledi Ercüment. Sert ifadesine bürünmüş maskesini giyerek yeniden bir anlam belirtmeyen bakışlarına geçiş yaptı. Kayıt başladığında kendisi de çoktan hazırdı.

"Sana önce kendimi takdim edeyim, ben Ercüment Çözer. Sen de Helen'sin, Helen Çözer... Senin biyolojik baban olabilirim ancak bunlar bir şey ifade etmeyebilir. Madem babamsın, neden bunu şimdi anlatıyorsun diye soracağını tahmin ediyorum. Bunu bilmeye hakkın var. Sana kimseye yapmayacağım şekilde bütün çıplaklığıyla bahsetmek istiyorum. Adalet kavramını yitirmiş bu dünyada bazı şeyler istediğimiz gibi gitmez kızım. Ben bunu çok küçük bir yaşta, annemi ve babamı kaybettiğimde en acı şekilde tecrübe ederek öğrendim. Kendi babaannemden nefret ederek, kocaman bir nefret kalıbının içerisinde büyüdüm. Bu yüzden her şeyin başına geçtiğimde Çözer soyunun benimle sonlanacağına yemin etmiştim. Annene aşık oldum, gerçekten çok sevdim. Belki inandırıcı gelmeyecek sana ama hâlâ da seviyorum. Sandım ki, çocuğumuz olmadan da beraber yaşayabiliriz, beraber yaşlanabiliriz... Acı gerçekler sert bir tokat gibi yüzüme inene kadar bu rüyaya dalmış gidiyordum. Sonra bir gün annen hamile olduğunu söyledi ve tam da o an bir yıldırım düştü beynime. Rüyadan uyanıp gerçek dünyaya döndüğümde fark ettim ki içimdeki o büyük nefret, kin hiçbir şeyden üstün değildi. Zaten bu yüzden kendi adaletimi sağlıyorum. Kanunlarmış, devletmiş, hukukmuş bunlar boş. Bir boka yaradıkları da yok. Size de kıyamadım, bu yüzden terk ettim. Beni affetmen için anlatmıyorum tüm bunları. Sadece gerçekleri bilmek hakkın diye anlatıyorum. Gelip de yüzüne anlatamam çünkü seninle baban olarak karşı karşıya gelmeyeceğim."

Onunla Bir GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin