4."Tekrarlamak,"

250 27 41
                                        

~
Saat sekizdi ve sessizde olan telefonumun bilmem kaçıncı kez ekranının yanıp sönmesini, çalışını izliyordum.

Buluşmaya sonradan akşam yedi olsun diye karar kılmıştık ve saat akşam sekizdi.

Taehyung otuz dakikadır bana sayısız mesaj atmış ve aramıştı. Hiçbirine bakmamıştım.

Çünkü ona kıyamayıp gitme olasılığım vardı. Gidersem ailemin beni yakalama olasılığı da tabii ki.

Onlarla bugün pek işleri yüzünden yüz yüze gelmesem de onlara olan kırgınlığım ve iki tarafında, ki bu çok saçma haklı olan benim, özür beklediği ortadaydı.

Her an odama girip "Hala bir özür almadık Bay Jeon. " diyip bana uyuşturucu, alkol, sigara kontrolü yapıp bir çok şeyimi elimden alabilirlerdi yine. Ki bu kavgamız en büyük kavgaydı. Diğerleri bu kadar ciddi bile değildi. Bu yüzden bana ne yaparlar diye düşünmeden de edemiyordum. Sonunda kararan ekranla vazgeçtiğini düşünüp telefonu elime aldığımda mesajlarını, yaklaşık yüz elli mesaj atmıştı, hızla okumuştum.

İlk hevesli hevesli olan mesajları sonradan gelmeyeceğimi düşünerek kırgınlaşmış, asabileşmiş, endişelenmişti.

Kalbim acıyordu. Etkilendiğim ve bir çok şeyde ilkim olan kişiyle ailemin, yani çoğu kişinin her şeyi olan aile kavramımda ki kişilerin engel oluşu üzüyordu.

Beni korumak istiyorlardı, beni mutlu etmek ve en iyi yere ulaştırmak istiyorlardı.

Lakin böyle yaparak gençliğimi, özgürlüğümü ve mutluluğumu elimden aldıklarının farkında bile değillerdi.

Yanaklarımdan hızla akıp giden gözyaşlarımla ani bir sinirle gitme kararı alarak üstümü değiştirmiştim.

Tamam belki biraz da Taehyung'u yarı yolda bırakmak istememiştim.

Kot pantolon, tişört, kalın gömlek giyip telefonumu elime alıp kardımı da alarak koşarak aynı duvardan atlamış ve birazcık taksi beklemiştim.

Bindiğim takside hemen telefonumu açıp "Özür dilerim. Geliyorum." diyerek mesaj atmıştım.

Durmadan "Daha hızlı süremez misiniz?" diye geçen yolculuğum taksi şoförüne parayı ödememle son bulmuştu.

Koşarak etrafta onu ararken kalbim korkuyla çarpıyordu. Ve tek düşündüğüm şey artık sonsuza kadar yalnız kalacağımdı.

Ama gitmemişti Taehyung. Bilmeden beni bu karanlıkta bırakmamış, uçurumdan itmemişti.

Taehyung elinde telefonuyla bank da öylece oturuyor ve arada etrafına bakınıyordu.

Bana bir şey olduğunu düşündüğüyle alakalı mesajlarından dolayı ağlayıp kızardığını düşündüğüm yanaklarıyla çok uzakta olan bedenine koşmuştum.

O ise o an anlamayacağım ama sonrasında anlayacağım hareketi yapmıştı.

Anında ayağa kalkıp anında çatılan kaşlarıyla elini arka paltosunun arkasına götürmüştü.

Önüne gelip anlamadığım bakışlarla ona baktığımda o yumaşamış yüzüyle bana bakıyordu sadece.

"Geç kaldığım için özür dilerim."

Gerisinde o hızla gelip bana sarılmıştı. Bir an üstümüze koştuğunu sandığım siyah kıyafetli adamsa hızla yanımızdan geçmişti. Koşu yaptığını düşünerek pek tınlamamıştım. Çünkü Taehyung'un kokusu ciğerlerimi kutsarken isterse kıyamet kopabilirdi.

Umrumda olmazdı.

~
Bölüm sonu.

Opsi pupsi 🐤

Kendimi çok halsiz hissediyorum. Durmadan uyumak istiyorum. Uyanık olduğum an ağlıyorum zaten.

Bu halde doğru düzgün bölüm yazamıyorum. Özür dilerim.

Kendinize iyi bakın!



Eep and GuyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin