Ama yanına gelmeden önce sandalyeler dolmuştu. Blair'in parlak kızıl saçları önümde bir at gibi sallandı. Camian'ın yanında oturmak için koştuğuna eminim. İyi. Endişelenmeden Camian'In arkasındaki sandalyeye oturdum, sonra kolumu uzattım ve omuzlarına bastırdım.
Camian bana onaylamayarak baktı.
"Sadece bana ödevini göster," dedim.
"....."
"Hızlı ol."
İç çekti ve teoloji ders kitabını elime koydu. Geleneksel teşekkür yerinde burnumu buruşturdum
Camian şaşkınlıkla baktı ve sırtı düzeldi, geri önüne baktı.
Kafasının arkasına baktım, zeki bir çocuğun nasıl insanları katleden bir kötü adam olduğunu merak ediyorum? Buna inanamıyorum. Şimdiki Camian ve gelecekteki Camian arasındaki boşluk iki kutup karşıtlarıydı.
Belki de Liv iyi bir arkadaş istediği için, Camian her şeye rağmen hürmetkar ve iyi kaldı. Bazı zamanlar onun bir şeytan, bir iblis olduğunu unutuyorum. O önceden hiç büyü kullanmadı ve günde üç öğün yemek yerdi... insanlardan farkı yok.
Ve onun yakışıklı yüzü ve hoş vücudu... Camian ile arkadaş kalacağıma yemin etmiş olmama rağmen, onun yüzüne bakmak kalbimi çarptırıyor. Bu yardım edilemez. Yakışıklı bir adam, yakışıklı bir adamdır.
Camian sıcak bakışlarımı hissederek başını bana çevirdi ama gözlerimiz buluşmadan önce, aceleyle bakışlarımı düşürdüm ve ödevimi yapıyormuş gibi davrandım. İlgilendiğimi düşünmesini istemedim.
O sırada, birisi sırtıma dokundu ve beni günaydın ile karşıladı. Bu tanıdık eli ve sesi tanıdım.
"Selam, Liv. Ne, ilahiyat ödevini mi yapıyorsun?"
"Tessa. Sen de bunu kopyalamalısın."
Camian'ın ders kitabını hafifçe yana ittim. Tessa tiz ses çıkardı ve hızlıca bana katıldı. Şevkle
Camian'In ödevini kopyaladı.
Ellerim dehşetle ağladı ama dinlenmedim. Yarın yokmuş gibi Camian'ın ödevini kopyalayarak sevgili hayatım için bir şeyler karaladım. Ama aniden, ders kitabı kayboldu ve kalem görülecek hiçbir yerde değildi. Başımı kaldırdım. Camian ders kitabına dokunaklı bir şekilde bakarken kalemi parmaklarının arasında çevirdi.
"Oynamak için zamanım yok. Çabuk ver onu bana."
Camian'ın kısık gözleri ders kitabını ona yaklaştırdı ve sırıttı.
"... Ver onu bana," homurdandım.
"Kendi ödevini yapman gerek." Sırıttı ve ders kitabını sırasına geri getirdi.
Bu aptalla oynamak için zamanım yok. Can sıkıntım çatıdan yükseldi ve buruşuk yüzle sırasına yürüdüm.
Onu yazarken gördüm.
Camian'ın ödevini az önce kopyalayan Tessa, sandalyesine gitti ve kendisi problemi çözmeye başladı. Sorun yaşıyordu, soruyla kafası karışmıştı ama işte o, süreçten bir aksaklık içinde geçiyordu.
Şaşkındım. İblisler doğal olarak ilahiyatta iyi mi?
"İşte. Senin için yaptım," dedi Camian.
Minnettardım.... ve öfkemden dolayı utandım.
"... Bunu yapman için hiç sormadım."
"Rica ederim," Camian kısaca söyledi. Sonra arkasını döndü ve önüne baktı.
Tessa masasında dönüp durdu, bileklerini salladı ve ödevimi kopyaladı.
"Ah, doğru. Liv, duydun mu?"
"Neyi?"
"Genç bir profesör sonraki dönem burada olacak. O bir dövüş sanatları öğretmeni. İnanılmaz değil mi? Dövüş sanatlarında genç bir öğretim görevlimiz olacak."
"...Oh."
Ilık yanıtım onu tatmin etmedi. Kolumu dürttü ve, "İnanılmaz değil mi? Ne? Konuşamıyor musun? Dilsiz misin?" dedi.
Cevap veremedim ve bunun yerine başımı aşağıda tuttum. Yeni dövüş sanatları profesörünün kim olduğunu oldukça iyi biliyordum. Sadece onun ismini değil, aile ilişkileri, meslektaşları, yakın arkadaşları, en sevdiği yemek ve hayvanlara karşı zayıf olan bir adam olduğunu biliyordum.
Bu kulağa...takipçi...gibi geliyor...
Yeni profesör Luke Florence'ydi. Onu şahsen görme düşüncesi kalbimin çılgınca atmasına neden oldu.
"Benim ilk aşkım..."
Sırama geri oturdum ve yüzümü sakladım. Her an zıplayabileceğim ezici duygudan korktum.
***
"Hah!"
Luke'nin kolları şiddetle sallandı, şakağının altından ter dökülürken çenesi gerildi.
"Sadece bu haykırış beni bir evi kaldırdığımı düşündürüyor."
Yüzünün hemen üzerinde bir sepet patates tuttu ve ısırılmış bir elmayı çiğniyormuş gibi uzun bacakları gerilmiş olarak bankta oturdu. Çıkıntılı bacaklarını sert bir nefes alırken birden çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saving You, Villain
Romance'Saving You, Villain' romanının türkçe çevirisidir. *** Liv, bir romanın içine kötü adamın ilk aşkı olarak geçti. Orijinal dünyasına dönmenin tek yolu, kötü adamın kararmasını önlemekti. Kötü adam, Camian, iblislerin prensi ve dünyadaki en güçlü ad...