Bölüm 1-Başlangıç

349 7 3
                                    

Adriana'nın ağzından

Mutluluğu onda bulmuştum evet bu doğruydu. Beni tüm kötülüklerden koruyacak bir ömür birlikte yaşamak istediğim adam oydu. Hadwin'e aşıktım ben. Beni sokaktaki birkaç serseriden kurtardığı gece ona aşık olmuştum. Evet koruyucusuna aşık olan aptal aşık bir kızdım ben. Adriana Lucky idim ben.

Saftım, çocuktum belki de. Ailemin içindeki aptal kızdım biraz da. Babam zaten sadece erkek çocuklarını severdi. Kız kardeşim ve ben ikinci plandaydık onun gözünde. Ama artık fark etmezdi benim için. Benim Hadwin'im vardı. Belki de kısa bir süre sonra onunla evlenecek ve çok mutlu olacaktık. O kızlarımıza da oğullarımıza da çok iyi davranacak çok iyi bir baba olacaktı. İyi bir adamdı Hadwin. Ve ben onu gerçekten çok seviyordum.

Yarın cumartesiydi ve erkek kardeşlerim ile babam her zamanki gibi balığa çıkacaktı. Bense annemden izni koparıp  Hadwin ile buluşmaya gidecektim. Ona geçen gün çokbeğenip aldığım lucky yazan bilekliğini armağan edecektim. Bululşmaya giderken de onun en sevdiği elbiseyi giyecek ve hediye ettiği kolyeyi takatacaktım. Bir an önce yarın olsun istiyordum. Yarın olsun ve Hadwin'e kavuşabileyim.

Hadwin'in ağzından

Gerçekten saf ve aptal bir kızdı Adriana. Kandırılması kolay ve işimi gördükten sonra kolay kurtulabieceğim bir kızdı. Güya ben iyi bir adamdım ve bana aşık olmuştu. İstesem o gece onunla işimi görürdüm ama biraz eğlenmenin zararı olmaycağına karar verdim. İşler onun istediği gibi gitti. İki mutlu aşık rolü yaptık birkaç ay boyunca. Gerçekten saflığı ile beni güldüren bir kızdı. Ama oyun da bir yere kadardı. Yakında uyuşturucu işi için Tayland'a gidecektim ve ne zaman döneceğim belirsizdi. O yüzden yarın Adriana ile son kez buluşacak, işimi görecek ve sikir olup gidecektim buralardan. Onun için zor bir durum olmazdı elbet. Bu zamana kadar bu saflık ile muhakkak ki bekaretini kaybetmişti zavallı Adriana...

Adriana'nın ağzından

Babamlar evden çıktıktan hemen sonra odama koştum. Daha önceden karar verdiğim gibi Hadwin'in en sevdiği kırmızılı arasında siyah küçük benekleri bulunan mini elbisemi giyindim. Sarı saçlarımı at kuyruğu yapıp topladım ve  aşkımın hediyesi olan ucunda melek bulunan kısa, sade kolyemi taktım. Hafif bir göz makyajı da yaptıktan sonra siyah babetlerimi giyip siyah çantamı kaptığım gibi evden fırladım.

Dışarıda yanında geçip gittiğim arabaların camından sürekli kendime bakıyordum. Hala güzel miyim? Saçım bozuldu mu acaba? Makyajım akmamış değil mi diye sürekli kendimi kontrol ederken bir anda camından baktığım bir arabanın kapısı açıldı. Bir anda korkudan olduğum yerde sıçradım ve 'ayy' diye küçük bi çığlık attım. Ama tam da o anda koruyucum bana kocaman beyaz dişlerini göstererek gülümsüyordu. Onun bu sürprizi beni de çok mutlu etmişti. Bende hemen arabaya bindim ve sıkıca sarıldım sevgilime. Gururla yüzüne bakıp evet bu adam benim diyordum içimden. Sonra ona dönüp dudaklarına masum bir öpücük bıraktıktan sonra konuşmaya başladık.

''Canım bugün şoför de ayarlamışsın neden ki nereye gidiyoruz?''                                                              ''Bugün sevgilime güzel bir sürprizim var ve bekle hanımefendi yakında göreceksin. Eminim ki sende çok mutlu olacaksın sürprizimi görünce.''                                                                           ''Sürprizlere bayılırım aşkım'' dedim ve yeniden dudaklarına bir öpücü kondurdum.                        ''Ama çok uzağa gitmiyoruz değil mi biliyorsun bugün babamlar erken döner ve bende eve çok geç kalmak istemiyorum.''                                                                                                                                  ''Merak etme canım geldik sayılır zaten.''

Yazarın ağzından

Evet yaklaşmışlardı eski balıkçı barınağına. Eskiden babası ve Hadwin haftasonlarını burada geçirirlerdi. Mutlu bir çocukluk geçirmişti Hadwin ta ki babasının ölümüne kadar. Babasının borcu yüzünden uzun bir süre bu barınakta saklanmışlardı. Bir gün annesinin canına tak etti ve onları orada bırakıp kendine yeni bir hayat aramak için uzaklara gitti. Bir hafta sonra ise çocukluğunun kötü adamları gelip barınakta babasını öldürdüler ve onu babasının cesedi ile orada bırakıp gittiler.

Tüm yaşanan kötü anılar bir anda aklına gelince kötü olmuştu Hadwin. Ve evet o günden beri hep kötüydü o. O zamanlardan sonra da bu barınağa hiç uğramamıştı. Yıllar sonra da işini görmek için neden burayı seçmişti bilmiyordu ama burada olmalıydı sürpriz Hadwin'e göre. Yine buralardan uzaklaşmadan önceki son kötülüğü  burada yapıp gidecekti yeni kötülükler yapmaya.

Adriana'nın ağzından

Hadwin eskiden beri kullanılmayan balıkçı barınağına götürüyordu beni. İyice heyecanlanmıştım. Korkuyordum da bir yandan. Umarım orada benimle birlikte olmak istemezdi. Daha önce kimseyle beraber olmamıştım ve ben peri masallarına inanan bir kızdım. Evet beyaz atlı prensim Hadwin idi ve bende bir prenses olamasam da onunla evlenmeyi bekleyecektim. Zamanımdaki kızlar gibi değildim. Geri kafalıydım belki de bir çoğuna göre ama ben sadece bunun özel olmasını istiyordumm. Kendimi sunacağım erkek bakirelikten kurtulmam için bir araç olmamalıydı bence. Benim hayatımın tüm amacı tüm anlamı o olmalıydı. Aşık olmalıydım ve ona kendimi en temiz halimle sunmalıydım. İçimdeki tüm korkuları susturmalıydım artık çünkü araba park etmiş ve Hadwin benim tarafımdaki kapıyı açıp çıkmam için elini bana uzatmıştı. Susturamadığım korkularıma rağmen aşkımın elini tuttum ve karanlığa doğru bilmeden bir adım attım.

Hadwin'in ağzından

Ah Adriana.. Benim en sevdiğim elbiseyi giymiş ve ona hediye ettiğim kolyeyi takmıştı. Nasıl da güzel görünüyordu. Heyecanlanıyordum onun için. Böylesi bir güzellik ile barınağa girer girmez beraber olmak istiyordum. Ama önce onunla konuşmalıydım bilmiyordum. Sonra bir an döndüm ve yanımdaki çıtıra şöyle bir göz atınca içimden boşverr ne konuşması işini gör ve git buradan dedim. Sonra da pantolonumun cebinden çıkardığım anahtarla barınağın kapısını açıp Adriana'nın beline elimi koyup onu içeriye çektim.

Adriana'nın ağzından

Kalbim deli gibi çarpıyordu. İçimdeki hormonlar beni ele geçirmişti. Bir yanım peri masallarına bağlılığını sürdürürken bir yanım şu an burada bu adamla beraber olmak istiyordu. Ha biraz önce ha biraz sonra ne fark eder bu adam senin diyordu içimdeki çıldırmış ses. Bense kendimi tutmaya çalışırken etrafa şöyle bir göz gezdirdim. Köşede tek kişilik bir yatak gözüme çarpan ilk şey olmuştu nedense. Her tarafta küçük mumlar vardı ve içerinin loş karanlığında birbirimizi görmemizi sağlayan tek ışık kaynağıydı mumlar. Elbette ki bu loş karanlıkta adamım çok daha yakışıklı gözüküyordu. Tam onu böyle incelerken ne olduğunu anlayamadan beni kollarının arasına çekti ve şehvetle öpmeye başladı. Ama bir türlü durmuyordu dudakları. Daha da sert öpmeye başlamıştı ki korkum iyice tavan yapmıştı. Artık öperken alt dudağımı da ısırıyor elini bütün bedenimde dolaştırmaya başlıyordu. Ve bense sadece çaresizce korkuyordum...

KEFARETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin