Bölüm 8-Koyunları Sayarken

49 3 0
                                    

Yazarın ağzından

Babasının tokadından sonra kararını veren Adriana geleceğinden korkuyordu. Şerefsiz sevgilisi ona tecavüz etmiş ve hatta onu hamile bırakmışen bunu ailesi öğrenmiş bebeğini aldırmasını istiyorlardı. Ama bu bebek Adriana'nın umudu olabilirdi. O hep anne olmak istemişti. Mutlu bir aile kurmak onun hayaliydi. Bundan sonra hiçbir erkeğe güvenemezdi ve bir daha hiçbir erkeğe yanaşmazdı ama bu bebeği aldırırsa da bir daha hiçbir zaman anne olamaz asla hayallerine kavuşamazdı. Annesi için hayaller saçmalıktı. Gerçek hayat kötüydü, acımasızdı ve hiçbir zaman insanların mutlu hayalleri gerçek olmazdı ama o buna hiçbir zaman inanmamıştı. İnsanlar mutlu olmak istediği zaman olurdu ve hayallerine sıkı sıkı bağlı olurlarsa hepsi olmasa da en azından bir kısmı gerçekleşirdi. Ve işte onun da hayallerinin tek bir kısmı olsa da gerçekleşecek anne olacaktı. Kimse ondan bu gerçeği değiştirmesini isteyemezdi. O da gerçeğine, tek hayaline, umuduna sıkı sıkı sarılacaktı. Bundan sonra hayattaki tek yegane amacı bebeğiydi ve o onun için yaşayacak onun için de gereken her şeyi sonuna kadar yapacaktı, ne yapması gerekirse...

Gece hastanede kaldıktan sonra yarın bebeği aldıracağını zannediyordu ailesi ama gün doğmadan hastaneden kaçtı Adriana. Cebindeki son parayla eve gitti. Girişteki vazonun altındaki yedek anahtarla gizlice eve girdi ve yanında taşıyabileceği kadar eşya aldı. Ailesinin gizli zulasından bir miktar para alıp evden çıktı. Arkasına bile bakmadan gün doğumunda uzaklaştı ailesinden, evinden, geçmişinden. Seattle'da yeni bir yaşama başlamaya hazır hissediyordu kendini. Orada yeni bir başlangıç yapacak bu kadar hayalperest görünmeyecekti insanlara. Herkese karşı bir duvar örecek kalesinin arkasında yaşayacaktı. Yanına alacağı tek kişi de tabiki bebeği olacaktı. Tam da bunları düşünürken sol elini karnının üstüne koyup usulca okşadı ve uzaklaşmaya devam ederken yeni geleceğine yürümeye devam etti yeni Adriana.

     Adriana Seattle'da

Adriana'nın ağzından

Seattle'da hayat başlarda zor olur diye düşünmüştüm ama yanılmışım.

Arkadaşım Georgina beni karşısında gördüğü zaman önce şok oldu sonra ise çok sevindi. Ona tüm yaşadıklarımı anlattığım zamansa Hadwin'in kulaklarını çınlattı küfrede küfrede. Georgina Seattle'da bir barda barmenlik yaparak hayatını kazanıyordu ama hele de hamileyken böyle işler kesinlikle bana göre değildi. Ondan daha bana göre işler bulmasını istediğimde hemen gözleri parladı ve evet buldum diye bağırdı.

Marlon Clark isimli bir zenginin evinde çocuk bakıcılığı yapabilir misin diye sorunca şaşırdım. Evet çocuk bakabilirdim ama o zengin adam beni işe alır mıydı ki? Hele de yeniyetme hamile bir kız pardon kadın iken? Pek ümitli olmasam da peki anlamında başımı salladım ve artık uyuyalım diye yalvararak Georgina'nın odasına gittim. Burası küçük bir evdi ve bu gece Georgina ile aynı yatakta yatacaktık küçükken yattığımız gibi. O zaman çocukluğumu hatırlayıp gözyaşlarımı içimde tutmaya çalışarak uykuya dalabilmek için koyun saymaya başladım.

Kennard'ın ağzından

Yarın akademinin ilk günüydü. Eğitim süreci zorlu olacaktı evet ama asıl zor olan Virgiana idi. O da Seattle'da yeni bir okulda okumaya başlayacaktı bu sene. Bu değişikliğe alışması zor olacaktı elbet ama o  bana hiçbir şey demeyecek ve tüm sıkıntılarını içinde yaşayacaktı. Her hafta düzenli olarak gittiği pedagog onun üzerine çok gitmemem gerektiğini ama gözümü de asla üzerinden ayırmam gerektiğini söylüyordu ki bende öyle yapıyordum. Ama yine de çok zor çok büyük bir sorumluluktu tüm bu yaşananlar benim için. Özellikle de geceleri ağlayıp çığlık atarak uyandığında annem yanına gider diye düşündüğüm an onların yokluğu beni de kahrediyordu ama abi olarak güçlü olmak zorundayım diye kalkıp destek oluyordum kardeşime. O bana ben ona teselli kaynağıydık ama bu şekilde ikimizde hiçbir zaman tam olarak iyileşemeyecektik. İkimizde ağır yaralıydık ve başkaları bizim yaramızı sarabilirdi ama başkasına da bizim hayatımızda yer yoktu.

Yarın Virgiana'nın da okulda ilk günüydü ve ikimizde akşam pek konuşmadan yemek faslından sonra odamıza geçtik. Odaya geçsem de aklım Virgiana'da idi. Evet ruh sağlığı önemliydi ama fiziksel olarak  da yaralıydı kardeşim. Her hafta pedagog dışında diyalize de gidiyordu ve tüm bunlar onu çok yoruyordu. Doktorlarla görüştüğüm zaman böbrek nakli için sıra da ama durumu ciddileşmedikçe yıllarca sıra gelmeyebilirdi. Hangisi daha iyiydi peki? Durumu kötü olmasında yıllarca diyaliz merkezlerine gidip dursun tek böbrekle mi idare etsin ya da durumu ciddileşsin hastaneye kaldırılsın da öyle mi nakil için üst sıralara çıksın? Ki hastaneye de düştüğünde durumu iyiye döner miydi kesin değildi. Tüm dertlerime içerledim ve yatağın içine gömülüp uyumak için koyun saymaya başladım.

KEFARETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin