Bölüm 10-Ani Teklif

55 2 1
                                    

Yazarın ağzından

Adriana'nın hayatı biraz daha düzene girmiş gibiydi. Sıcak ve büyük bir evde kalıyordu. Gün boyu yaptığı tek iş ise küçük kıza bakmaktı. Stella ise çabuk alışmıştı Adriana'ya. Her günü onunla geçirmek eğlenceliydi. Marlon Clark için ise günler daha ilginçti. Kızının mutlu olması onu fazlasıyla mutlu ediyordu lakin evin içindeki kızın ölen eşine benzerliği onu hüzünlendiriyordu. Kendisi için olsa daha fazla dayanamaz ve kızı kovardı ama Stella'nın onun yanında mutlu olduğunu görmek bile onu yıllarca bu evde tutacağının garantisini veriyordu. Hele kız şu an hamileyken onu sokağa atmak ona yakışacak bir hareket değildi. O yüzden herkes için günler böyle geçip gidecekti elbet.

   Aylar Sonra 

Adriana için hayat daha neşelenmeye başlamıştı. Çünkü artık oğlu kucağındaydı. Bu güzel evde onu da Stella ile büyütecekti. Oğluna en sevdiği kitaptaki başrolün adını vermişti: Gilmar. Stella'da bu yeni ufaklığı sevmişe benziyordu ama elbette ki ara ara kıskandığı oluyordu. 

Bu sırada günler için Kennard ve Virgiana için daha zor geçiyordu ne yazık ki. Hem okul hem ev idare etmek birbirleriyle kalmak iki kardeş için de zordu. Hele de Virgiana 'nın sağlık durumu daha da kötüye giderken. Her hafta diyalize gitmek gerçekten zordu ve buna alışmak daha da zor geliyordu küçük kız için. Yine de abisine dert olmak istemediğinden her zaman hayattan memnun olduğunu belirtmeye çalıştığı yüz ifadesiyle dolaşıyordu etrafta. Kennard ise kardeşinin sıkıntılarını az çok anlasa da ne yapacağını bilmediğinden kardeşine ayak uyduruyor ve her şey normal oyununu oynamaya çalışıyordu o da. Akademi ise daha zorlu geçiyordu ama yine de her şeye boyun eğiyordu. Kimseyle muhattap olmadan sadece eğitimi ile ilgileniyordu. 

Marlon Clark ise karısının boşluğu daha çok kahrediyordu onu. Hele de her gün evin içinde Adriana ile çocukları görmek daha da zordu onun için. Sürekli iş gezilerine gidiyor geceleri evine geç geliyordu ama bu süreçte de kızından ayrı kalmak daha da hüzünlendiriyordu adamı.

Birkaç hafta sonra küçük bebek Gilmar rahatsızlandığı akşam Marlom Clark iyi ki de evdeydi. Hemen hastaneye yetiştirilen çocuğun durumunu teşhis edebilmek saatler sürmüştü ve bu hüzünlü bekleyiş sırasında Marlom Clark her daim Adriana'nın yanında olmuş ona güç vermeye çalışmıştı. Adriana ise uzun zamandır yaşadığı yalnızlığı unutmuş ve patronun verdiği destekten güç alarak kendine gelmeye çalışmıştı. Ki uzun zaman sonra bir erkekle bu kadar yakın olmak ona hiç zor gelmeyince şaşırmıştı. 

Doktorlar sabaha doğru testleri bitirince Adriana'ya acı haberi verdiler. Küçük Gilmar'ın böbreklerinde sorun vardı ve çok uzun bir süre tedavi görmesi gerekliydi ayrıca bu süreç hem çok uzun hem çok yorucu hem de çok maliyetliydi. Adriana bakıcılıktan kazandığı para ile asla bu tedaviyi karşılayamazdı. 

Marlom Clark ise karşısındaki çaresiz anne için daha çok üzülmüştü ve aklına karısının son zamanları geliyor onun özlemi ise daha çok içini yakıyordu. İşte o an aklına bir teklif geldi ve Adriana'ya dışarıda konuşmak için bahçeye doğru çıkardı. Bir banka oturduktan sonra hemen konuşmaya başladı.

''Ben gayet net bir insanım Adriana. Kızım seninle çok mutlu ve onun mutluluğu beni her daim mutlu eder lakin ne yazık ki ölen eşimin yokluğu beni kahrederken evde senin varlığın hep onu hatırlatıyor ve bu beni daha da çok kahrediyor. Ve küçük Gilmar için tedaviyi karşılayacak maddi durumunun olmadığını ikimizde gayet iyi biliyoruz.

O yüzden sana teklifim gayet açık benimle evlen, eşim ol. Zaten evde hepimizin ortak kurulu bir düzeni var. Beraber bir aile gibiyiz. Bende Gilmar'ın tedavisi için elimden gelen her şeyi yaparım. Bir ömür boyu da rahatlığınızı sağlarım. Karşılığında istediğim tek bir şey var o da karım ol.''

Patronunun teklifiyle şoka uğrayan Adriana uzun bir süre öylece bakakaldı. Bir yanda uğradığı tecavüz, erkeklerden nefret edişi, hamile kalması, ailesinden kaçması ve Seattle'da yepyeni bir hayat. Her şey düzene giriyor diye sevinmiş sonunda bebeğini kucağına almışken bu hastalık ve patronunun teklifi. Eğer teklifi kabul etmezse oğlunu tedavi ettiremezdi ve elbette ki işten ayrılması gerekirdi. Çocuklu bir anne olarak ile iş bulması çok zordu ki bu işten daha da iyi bir iş hayatta bulamazdı. Ama bir yandan da kendine verdiği sözler vardı. Kendi kişiliğinden ödün vermemek için patronu ile evlenmemek mi annelik duygusu ile karar verip oğlunu yaşatmak için patronu ile evlenmek mi? Tüm bunlar kafasında dönüp dururken o an cevap bekleyen patronunun suratına baktı ve verdiği karar ile ilgili konuşmak için önce derin bir nefes aldı ve sonra konuşmaya başladı..

KEFARETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin