6- Sınırlardan içeri sızan çiçek kokusu

8.8K 774 675
                                    

Selams, iyi okumalar...

Bu arada oy vermeyi unutmayın tamam mı? Hadi ben kaçtım.🥳😘

Medya: Cecilia Krull - My Life Is Going On

💜💜💜

Tatlı kahve renginin hakim olduğu eskitme tahta döşemelerin üzerine düşen sabah güneşine karşı gözlerini açmadan hemen önce duyduğu martı sesleriyle kaşları çatıldı Taehyung'un. Dört bir yanını saran çiçeksi kokuyla bezenmiş deniz kokusu alışılagelmişin dışında gelse de kaynağına burnunu gömme isteği uyandırıyordu kendisinde.

Yüzünü çiçek kokularına doğru eğdiğinde tenine değen yumuşaklığa karşı burnunu kırıştırdı hafifçe. Ara ara yüzüne değen yumuşak yapıya rağmen daha sıcak bir yapıyla karşılaştığında burnunu sürttü oraya. Karşılığında aldığı mırıltıyla yüzünü iyice yasladı bulunduğu yere.

Koku tanıdık, bir o kadar da yabancı gelirken düşündü içinden. Hangi kadındı bu? Byul, Yuna...Ah yoksa geçenlerde beraber bir gece geçirmiş olduğu Seohyun muydu emin olamadı.

Gözlerini yavaşça açarak ortama bakmaya çalıştığı an beyaz bir tene dağılmış kuzguni saçlar ve dümdüz göğse yaslı olan kendi elini gördü.

Oturur vaziyette uyuduğundan bütün kasları kasılmıştı fakat ondan kötü durumda olan birinin varlığıyla şikayet edemedi. Genç adamı bir yastık gibi kullanarak resmen yan yatmış, bir elini de sarılırcasına onun üzerine atmıştı.

Zavallı çocuk kafası kanepenin sırt kısmına yaslı arkaya eğilmiş bir biçimde otururken elini adamın beline atmaktan başka bir şey yapmamıştı. Düzenli nefes alış verişleriyle elinin altındaki sıcak göğüs yükselip alçalırken çocuğun dudakları hafifçe aralıktı. Taehyung durumu bir anda algılarken çocuğun uyanık olmamasına güvenerek hızla kendini ondan uzağa çekti.

Ayağa kalkıp üstten çocuğa baktığında çocuğun uykusunda yüzü buruşarak "hyung-ah" diye mırıldandığını gördü. Üşümemiş miydi tüm gece çıplak durmaktan?

Taehyung bir şey deyip çocuğu uyandırmak veya uyandırmamak arasında kalırken dudaklarını birbirine bastırarak odasına geçti sert adımlarla. Saate baktığında hala vakitlerinin olduğunu görmüş, duşa girerek çiçek kokusundan arınmaya çalışmaya karar vermişti.

Taehyung çiçek kokmazdı.

İnanamıyordu kendine. Koyduğu tüm kurallar ve düzen bu ara kendinden habersiz bir şekilde sekteye uğrarken akışa uymaktan başka bir şey yapamıyordu. Dur demesi lazımdı bu duruma bir. Patronla zırt pırt uyumakta neyin nesiydi, hem de sarılarak!

Kendine olan siniriyle beraber hızlı bir duş almış, üstüne takımını geçirmeye başlamıştı sert hareketlerle. Bir an için oturma odasına gidip Jungkook'u uyandırması gerektiğini düşündü. Kravatını seri ve alışık hareketlerle bağladıktan sonra salona geçti.

Jungkook, ortalıkta gözükmezken odasından su sesi geliyordu. Bu iyiydi, genç adam ikisini de daha garip bir duruma sokmaktan kurtarmıştı bunun üzerine.

Denizin kenarında bulunan otel restaurantına indiğinde, martı sesleri daha da yoğunlaşarak Taehyung'un rahatsız olmasına neden olmuştu. Tabi bu Yugyeom'un Hoseok'u karşısına alıp kahvaltı dahi etmeden kendini anlatmasından da olabilirdi.

 Tabi bu Yugyeom'un Hoseok'u karşısına alıp kahvaltı dahi etmeden kendini anlatmasından da olabilirdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yes, Sir.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin