Cem Adrian- Elveda ile okumanızı tavsiye ederim umarım beğenirsiniz :))
Biraz yürüdüm ve nasıl olduğunu bilmeden Dorukların evine kadar gitmişim. Ona ihtiyacım vardı. Zile basıp basmamakta karasız kalmıştım tam zile basacakken vazgeçmiştim fakat kapı birden açılınca elim havada kaldı, havada olan elimi tutarak beni içeriye aldı. Doruk benim ilk ve son sevgilimdi 2 yıl 7 ay boyunca sevgili olmuştuk fakat o beni sadece bir kere değil defalarca aldatmış. Yakışıklı çocuktu boyu uzundu kumral ve ela gözlüydü. Okulda çoğu kız ona hayrandı. Tıpkı Mete’ye ve Bora’ya olduğu gibi…
Doruk beni içeriye çekti ve bir süre öylece birbirimize baktık. Buraya gelene kadar ağlamıştım. Hala ağlamaya devam ediyordum Doruk bir anda bana sarılmaya başladığında sessizce dökülen gözyaşlarım hıçkırıklarla daha da güçlendi. Ben ellerim havada sadece ağlıyordum fakat sarılması iyice sıkılaşmıştı her an kemiklerimin kırılma sesini duyacakmışım gibi hissediyordum. Ben nefesimi düzenlemeye çalışırken Doruk kokumu içine çekerek saçımdan öptü ve elleri yavaş yavaş gevşedi. Kokumu resmen içine çekmişti… Doruk pişman mıydı? Tüm olanlar acaba boşuna mıydı, boşuna mı uzun süredir ayrıydık acaba? Uzun bir süre sessiz kaldıktan sonra Doruk beni tamamen bıraktı ve tam gözlerimin içine bakarak sessizliği bozdu.
“Seni özledim Günce.”
Özlemiş miydi? Doruk… Beni… Rüyada falan mıydım acaba? Ben şaşırmış bir halde ona bakarken kaşlarımı alayla hafif yukarı kaldırdım, bu o sinirlendirmiş olacak ki o da kaşlarını çatarak bana baktı. İçimden ona her şeyi söylemek, bağırmak, öfkemi kusmak istiyordum ama hep bir şeyler bana engel oluyordu.
“Beni özledin ha?” dedim sakin ve alaylı bir sesle.
“Evet, seni çok özledim.” dedi benden cevap bekliyordu ama ne diyeceğimi bu sefer gerçekten hiç bilmiyordum. Bir şey demeyeceğimi anladıktan sonra geri devam etti.
“Seni özledim, kokunu özledim, bana sarılmanı özledim, bizi özledim, sesini özledim Günce. Görmüyor musun sensiz nefes alamıyorum artık.”
Pis yalancı daha geçen hafta gözümün önünde bir kızın dudaklarına yapışmış gözümün içine baka baka onu öpüyordu.
“Ben seni özlemedim Doruk.” dedim ama bu yalana ben bile inanmamıştım doğrusu… İnsan yalan söyleyecekse önce kendini inandırmalı…
“O zaman burada ne işin var?” haklıydı aptal gibi ne diye buraya gelmiştim ki?
“Ben… Ben bilmiyorum… Sadece yürüyordum ve sonra buraya gelmişim fark etmedim.”
“Ben biliyorum Günce, sen hala bana aşıksın tıpkı benim sana olduğum gibi.”
Bu cümlede bir yanlışlık vardı. Evet ben ona aşıktım ama onun bana olmadığından fazlasıyla emindim.
“Kendini kandırmayı ne çok seviyorsun Doruk. Ben artık başkasına aşığım. Aslında buraya da sırf artık seni sevmediğimi ve ne kadar adi bir insan olduğunu söylemeye gelmiştim.” dedim ve surat ifadesi görülmeye değerdi doğrusu. Bozulmuştu… Neye bozulmuştu ki? Onu sevmeyişime mi? Başka birisine aşık olduğuma mı yoksa adi dediğime mi bozulmuştu…
Doruk iyice yakınlaşmıştı bir adım geriye gittim ve o da beni taklit ederek bir adım ileriye geldi. Ben tekrar bir adım geriye gittim tekrar üzerime geldi ve sırtımın kapıya çarpmasıyla yüzüne çapkınca bir gülüş yerleştirdi. Bu çocuğun derdi neydi böyle? Gözlerini gözlerimden hiç ayırmıyordu, erkeklerin gözlerine uzun süre bakmayı beceremediğim için gözlerimi kaçırmıştım. Dudağını dilinin ucuyla yaladıktan sonra yüzünü yüzüme yakınlaştırmaya devam etti, sağ elini belime koyup diğer elini kapıya koydu ve sıcak nefesi dudaklarıma çarpıyordu.
Kalbim yerinden çıkacak gibi hissediyordum, bacaklarım titriyordu. Tanrım neler oluyordu bana? Karşı koymalıydım ama yapamıyordum, karşı koyamıyordum. Tam dudaklarımız birbirine değeceği sırada kapı zili çaldı. Ben yerimden sıçrarken sessiz bir şekilde küfürler ediyordu. Yan tarafa doğru geçtiğimde eli hala belimdeydi ve elini iterek ondan uzaklaştım. O da kapıya doğru döndü ve kapıyı açtı. Kapının arkasına doğru geçmiştim kimin geldiğini merak ediyordum aslında o tanıdık sesi duymamla olduğum yerde donup kalmıştım.
“Naber tatlım?” deyip Doruk’un dudaklarını öpmeye başlamıştı.
“Senin burada ne işin var?” Dorukta şaşırmıştı onu beklemiyor muydu?
“Daha öncede defalarca gelmiştim buraya, niye şaşırıyorsun ki? Ayrıca bugün konuşmuştuk buraya geleceğimi unutmuş olamazsın.”
“Ah, evet unutmuşum.” Doruk benim burada olduğumu da unutmuştu sanırım çünkü gülümsemesi yüzüne yayılmıştı hayvan herifin.
“Bakın burada kimler varmış…” bunu dememle Rüya’nın yüzüne yumruğu atmam bir olmuştu. Doruk şaşkınca bakarken Rüya burnunu tutuyordu.
“Ah… Ne oluyor ya? Senin ne işin var burada? Onu sen mi çağırdın Doruk? Beni aldattın mı?”
“Soru sormayı keser misin yoksa senin dilini koparmamı mı tercih edersin?”
“Günce sakin olur musun lütfen.” bunu söyleyen Doruk’a alayla baktım.
“Ben zaten fazlasıyla sakinim Doruk. Sadece yılların birikmişliği vardı. Her neyse size iyi eğlenceler.” deyip kapıyı çekip gittim.
Eve geldiğimde saat kaçtı hiç bilmiyorum. Direk odamda ki banyoya kendimi atıp sıcak suyu açtım. Sıcak su yüzüme çarptıkça ağlama istediğim artıyordu. Ağlamamalıydım, hayır o şerefsiz için ağlamayacaktım. Banyoda uzun süre kaldığımdan dolayı parmaklarımın uçları büzüşmüştü. Bornozumu giyip banyodan çıkmıştım. Kıyafet dolabımın karşına geçtiğimde bir t-shirt dikkatimi çekmişti. Beyaz üstünde siyah Los Angeles yazan bir t-shirttü. Bu Doruk’a aitti, basketbol antrenmanına gitmeden önce çıkarıp bana vermişti. Hızlıca iç çamaşırlarımı giydim altıma siyah şortumu da giyip üstüme bu t-shirtü giymiştim. Hala o kokuyordu…
Saçlarımı kuruttuktan sonra topuz yapıp ağır adımlarla yatağıma gittim. Kulaklığımı mp3üme takıp Pinhani- Sevmekten Usanmam şarkısını açtım ve gözlerimi tavana diktim. Doruk’la yaşadıklarımızı, Ardayı her şeyi düşünmüştüm.
Rüya bundan 8 ay önce benim yakın arkadaşımdı ve bizim grupta takılıyordu. Doruk’la birbirilerine yakın davranıyorlardı ama hiç onlardan şüphelenmemiştim, onlara hep güvenmiştim ta ki onları Doruk’un evinde yakalayıncaya kadar… Daha sonra karşıma geçip yüzsüzce sen onu eğlendiremeyince benim kollarıma geldi deyip göz kırpmıştı. Sorunlu kız… Bunları düşünürken uykuya dalmıştım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fırtına
Teen FictionGözlerimi açtığımda karşımda hiç tanımadığım birini bulmak beni fazlasıyla şaşırtmıştı. “Sen kimsin?” diye sordum. “Senin kurtarıcın.” dedi sırıtarak. Aslında fazlasıyla yakışıklıydı ve bir an gerçek olup olmadığını sorguladım. Gözleri maviydi ve sa...