Bölüm biraz gecikti kusura bakmayın…
Multimedyada Günce var.
Bölüm müziği: Rihanna- Stay
Doğum günü boyunca Çağan bizim masadaydı ve tam karşıma yayılarak oturmayı tercih etmişti. Ben ne zaman ona baksam hep bana bakıyor oluyordu. Bu durumu Mete’de anlamış olacak ki elini omzuma atıp ona ters bir bakış gönderdi.
“Mete, ben sıkıldım artık gitsek mi?” dedim biraz yaklaşıp kulağına doğru fısıldayarak. Beni duyduğunu düşünerek ayağa kalktım Mete bana bakıyordu ama hala hareket etmemişti. Gözlerimi ona çevirerek ‘hadi kalk’ işareti yaptım hala aldırış etmiyordu. Tekrar yanına yaklaşıp “Mete gelmiyorsan ben eve kendim gidiyorum.” Dedim düz bir sesle o ise bana sade “iyi, git.” Dedi. Bugün bu çocukta bir şeyler var ya hadi hayırlısı…
Herkese görüşürüz dedikten sonra kapıya doğru ilerledim fakat bir anda bileğimin tutulmasıyla olduğum yerde kaldım. Mete dayanamayıp gelmiştir deyip hızla arkamı döndüm ve bum! Çağan fazla yakınıma geldiği için çarpıştık. “Ne yaptığını sanıyorsun sen? Üstüme çıksaydın istersen?” dedi. Çağan… Bana… Üstüme çıksaydın dedi… Bu çocuk özürlü falan mı acaba? Dibime kadar giren o sonra üstüme çıksaydın bir de diyor. Allah’ım sabır…
“Sen ağzıma girecek kadar yaklaşmasaydın bende sana çarpmazdım hem bileğimi tutan sensin…” Cidden doğum günümde böyle salak şeyler yaşamak zorunda mıydım?
“Neyse, nereye gidiyorsun?” dedi biraz geri çekilerek. Tabi bu sırada hala bileğimi tutuyordu bende ister istemez rahatsız olup bileğimi çektim.
“Sanane.” Dedim kısa ve net bir cevapla.
“Ne demek sanane?” dedi o da hayır yani kendini ne sanıyor anlamadım ki, iyi ki bir hayatımı kurtardı.
“Bas bayağı sa-na-ne” dedim sanane kelimesine vurgu yapıp heceleyerek.
“İyi nereye gidiyorsan söyle seni ben bırakırım.” Dedi o da bana karşılık, her yerde kurtarıcılığını belli etmek istiyor herhalde…
“Gerek yok ben kendim giderim.” Dedim ve yanından geçip dışarı çıktım. Tabiki çıktım demek için fazla erken davranmışım, bu sefer önüme geçerek beni durdurdu.
“Günce seni gideceğin yere ben bırakırım, yürü arabam şurada.” Ah, beyefendi bir de emir veriyor, çok güzel(!)…
“Pardon, duyamadım biraz önce sen bana emir mi verdin?” Bıkkın bir halde bana bakıp “Evet, emir verdim. Şimdi arabaya ya kendi isteğinle binersin ya da ben seni kucağıma alır bindiririm.” Gerçekten bir kere olsun beni akıllı insan bulmuyor. Ne kadar tuhaf insan varsa hepsini mıknatıs gibi çekiyorum. Sonunda pes ettim ve arabasına doğru yürüdüm. Şimdi etraftakiler falan görür yanlış anlaşılırız, en iyisi gidiyim ve beni rahat bıraksın. Arabasının hangisi olduğunu bilmiyordum ve önden gidiyordum ama o zekice davranıp uzaktan kumandayla arabasını açtı ve turuncu ışıklar arabaların arasında bir kere yanıp söndü. Adımlarımı biraz daha hızlandırıp arabaya geçip oturdum ve onu bekledim. Aynadan baktığımda yavaş adımlarla geliyordu kaplumbağa bile yanında hızlı kalırdı…
***
Yol boyunca tek konuşmamız beni nereye bırakacağıydı. Sahile geldiğimizde arabasını park alanına çekti ve bana dönerek “Geldik.” Dedi.
“Ciddi misin? Burası sahil mi aman tanrım inanamıyorum!” dedim şaşırmış gibi yaparak o da bana sadece göz devirdi. Arabada ona sahile gitmek istediğimi söylemiştim beni kırmayıp getirdiği için teşekkür mü etmeliyim yani şimdi?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fırtına
Teen FictionGözlerimi açtığımda karşımda hiç tanımadığım birini bulmak beni fazlasıyla şaşırtmıştı. “Sen kimsin?” diye sordum. “Senin kurtarıcın.” dedi sırıtarak. Aslında fazlasıyla yakışıklıydı ve bir an gerçek olup olmadığını sorguladım. Gözleri maviydi ve sa...