Arabanın benim tarafımda olan camı indi ve içerden Mete kalın sesiyle bana seslendi.
“Selam güzellik.”
“Selam Mete.”
“Naber?” dedi gülümseyerek bende, gülümsemeye çalışarak cevap verdim.
“İyi senden naber?”
“Eh işte idare eder. Atla hadi okula beraber gidelim.” Dedikten sonra kapıyı içerden açtı. Hemen yan koltuğa geçtim oturdum, radyoyu açtım. Yabancı bir müzikte durdum ve sesini açtım. Ben şarkıya eşlik ediyordum Mete boş bakışlarıyla yola bakıyordu.
Mete benim çocukluk arkadaşımdı bir de Işıl ve Bora da var tabi… Mete’nin Işıl’ın ve Bora’nın ailesi bizim aile dostlarımızdı aynı zamanda babalarımız ortak. Çocukluktan beri hep aynı okullara gittik, hep aynı sınıflarda okuduk, hafta sonlarımızı bile birlikte geçiririz, neredeyse her gün beraberiz anlayacağınız yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez.
Mete esmer dalgalı saçlara sahip, mavi gözlü ve kas yığının teki. Mete normalde çok konuşkandır hiç susmak bilmez ama bugün bir durgunluk var üzerinde…
“Mete!” dedim müziğin sesi yüksek olduğu için bağırmak zorunda kalmıştım. Mete beni duymayınca radyoyu kapattım ve mavi gözlerini benim gözlerime dikti. Belli ki bir şeylere sinirlenmişti… Sonra tekrar yola baktığında dudağının kenarını dişlemeye başladı… Ne zaman sinirlense ve sakin olmaya çalışsa dudağını dişlerdi. Artık kesin emindim bir şeyler olmuştu.
“Mete sorun ne” dedim bu sefer daha sakin bir sesle.
Tekrar mavişlerini bana çevirdi fakat konuşmadı ve bu sefer dizide devreye girmişti. Dizini yukarı aşağı sallayıp duruyordu. Kesinlikle büyük bir şey vardı. “Cevap vermeyi düşünüyor musun?” diye sordum.
“Dün ne halt yemeye Doruk’ların evine gittin?”
Dorukların evine gittiğimi biliyor muydu? Kahretsin! “Şey… Ben…”
“Ney sen Günce ney sen? derken bağırmıştı.
“Ben… Onu seviyorum Mete ve siz bunu bildiğiniz halde üstüme geliyorsunuz.”
“Lan o çocuk seni aldattığında omzumda ağlayan sen değil miydin? Şimdi ne bok yemeye gittin o şerefsizin evine?”
Haklıydı, Doruk beni aldatmıştı. Hem de en yakın arkadaşımla aldatmıştı. Onları Dorukların evinde hatta Doruk’un yatağında yakalamıştım. O günden sonra pek görüşmemiştik ama hala onu unutamadım. Ondan sonra hiç sevgilim olmadı ve aşık olmaya gerçekten hazır değilim. Doruk sonrasında çok koşmuştu peşimden fakat yüz vermemiştim. Dün abim Arda’nın eski sevgilisinin hamile olduğunu öğrenmiştim fakat Arda çocuğu ve kızı istememiş daha sonra Arda’nın arabasında tartışmaya başlamışlar, Arda da direksiyonun kontrolünü kaybetmiş arkasından kaza yapmışlar. Arda’yla aramızda 2 yaş olduğu için ona genelde Arda diyorum.
Arda kazadan sonra hemen eve geldi ve o kızı orada yalnız başına bırakmış gerizekalı. Bunu bana söylediğinde önce kavga ettik sonra ben kızın yanına gitmeye çalıştım vicdanım onun orda olmasında kendi kendine azap duyuyordu... Bu azabı Arda'nın çekmesi gerekmez miydi? Bakın çalıştım diyorum çünkü gerizekalı Arda gitmemem için odamın kapısını kilitlemişti. Tabi ben o oda durur muyum, asla durmam! Çantamı aşağıya attım, balkona çıktım ve borunun kenarlarında tuttum daha sonra kendimi aşağıya bıraktım. Üstüm biraz toz olmuştu ama biraz silkelemeyle hallolmuştu. Ali abiyi çağırıp beni oraya götürmesini istedim. Biraz zor bulmuş olsakta en sonunda yetişmiştik. Şu anda yoğun bakımda yatıyor ve durumu ağır. Bebeğine gelince onu da kaybetti. Bu Arda’nın ilk hamile bıraktığı kız değildi fakat o kalın kafası bir türlü basmıyordu madem bu işi yapacaksın korun demi salak.
Ben hastaneden çıktığımda babamı aradım ve durumu anlattım babamsa sadece "Arda'nın işlerine karışma bırak ne istiyosa onu yapsın" demişti. Tam örnek olacak baba! Böyle bir tepki beklemiyodum gerçekten şok olmuştum ağzım açık sadece etrafa baktım. Yanağımdan süzülen yaşın farkına yürüdükçe varmıştım. Sırf gönül eğlendiren, şımarık bir ergen gerisi sefile bunları yapsın diye ödül vermedikleri kaldı cidden… Kız abime aşıktı bir keresinde yemeğe getirmişti ve benim gerizekalı ağabeyim bu kızı annemlerle tanıştırmıştı. Hangi kız ailesiyle tanıştığı bir erkeğin bu işi ciddiye aldığını düşünmezdi ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fırtına
Novela JuvenilGözlerimi açtığımda karşımda hiç tanımadığım birini bulmak beni fazlasıyla şaşırtmıştı. “Sen kimsin?” diye sordum. “Senin kurtarıcın.” dedi sırıtarak. Aslında fazlasıyla yakışıklıydı ve bir an gerçek olup olmadığını sorguladım. Gözleri maviydi ve sa...