Medyada Aras var.
Bölüm müziği: Blueneck- Barriers Down
Masanın olduğu yer deniz manzaralıydı ve denizin üstünde parlayan ‘Seni Seviyorum’ yazısı vardı. Hava yeni kararmıştı zifiri bir karanlığı yoktu ama güneş tamamen battığı için yazı net okunuyordu. Normalde böyle şeyler hiç hoşuma gitmezdi. Romantik bir insan değildim ve hiçbir zaman da olmak istemedim. Doruk belki de bu yüzden beni aldatmıştır. Ona daha önce hiç sormamıştım sebebini. Duyacaklarımdan korkmuştum ya da onu dinlemek istemiyordum, bilmiyorum…
“Beğendin mi?” Aras’ın sesini duyduğumda düşüncelerimden sıyrılıp ortamın büyüsüne kapıldım. Bu kadarını nasıl düşünmüştü bu çocuk? Ama asıl düşünmem gereken konu Aras’ın beni sevmesi olmalıydı. Yazıyı yanlış görmüyordum kocaman bir seni seviyorum yazısı karşımda duruyordu.
“Beni sevdiğini bilmiyordum.”
“Sen hiç görmek istemediğin için olabilir mi Günce?”
“Ama sen hep başka kızlarla takılırdın. Bizim aramızda arkadaşlıktan başka bir şey yoktu.”
“Sen kendine güvenmiyordun ve ben kendine güvenen kızlardan hoşlanıyordum.”
“Şimdi ne değişti?” Neredeyse başka kızlarla takılmasının suçunu bana atacaktı.
“Amerika’dan döneli uzun zaman oldu Günce. Orda çok düşündüm arkadaşlığımızı ve seni. Buraya geldiğim günden beri seni izliyorum. Senin Doruk’a nasıl direndiğine bizzat şahit oldum.”
“Niye beni izledin? Ne oldu birden bire, hiçbir şey anlamıyorum.”
“Ben senden iyisini bulamam Günce. Sen ve ben… Ne dersin biz olalım mı?” dediği cümle bende şok etkisi yaratırken olduğum yerde kaldım. Ne söyleyeceğimi gerçekten hiç bilmiyordum. Böyle bir şey ilk defa başımdaydı ve bunca zaman Aras aklıma bile gelmemişti. Onu sevmiyorum ki, ben Doruk’u hala unutamadım, başka birisiyle de unutmak istemiyorum.
“Aras… Ben…” Gözlerimin içine parlayan gözleriyle bakıyordu ve kahretsin bunu söylemek çok daha zor olmuştu.
“Ben, sana karşı çocukken bir şeyler hissediyordum. Şimdi arkadaşlıktan başkasını görmüyorum ve sen bir anda hayatıma girmek istiyorsun üzgünüm ama buna izin veremem.” Kahverengi gözleri bir anda koyulaşmaya başladı. Sol elini belimin kıvrımına koyup beni kendisine doğru çekti. Yakındık, fazla yakın… Sağ elinin tersiyle yanağımı okşamaya başladı. Ona karşı içimde heyecan yoktu ama içimde oluşan daha başka bir şey vardı. "Korku… "
“Aras, b-bırak lütfen.” Dedim elinden kurtulmaya çalışarak ama tutuşu daha da sıkılaştı.
“Şş, bu anın büyüsünü bozma.” Ne büyüsünden bahsediyordu bu ya? Burada korkudan altıma yapmak üzereydim daha büyü diyor.
“Eve gitmek istiyorum, beni eve götür. Hemen!” sesimin titremesine engel olamamıştım. Korkudan her yerim titriyor gibi hissediyordum. Aras’ın gözleri de sanki mümkünmüş gibi koyulaştıkça koyulaşmıştı.
“Benden korkuyor musun?” Korkmadığımı nasıl söyleyebilirim ki şu gözlere bak. Avını yakalamış aslan gibi ve birazdan büyük bir açlıkla beni yiyecekmiş hissi veriyordu.
“Evet, korkuyorum hadi bırak da eve gidelim.”
“Korkma Günce, lütfen benden korkma.” Gözlerinde tuhaf bir şey oluşmuştu. Acı mı pişmanlık mı hiç anlayamamıştım ama gözleri artık neredeyse siyah olmuştu diyebilirim. “Ne istiyorsun Aras?” dedim ifadesiz bir sesle.
![](https://img.wattpad.com/cover/33667344-288-k866970.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fırtına
Teen FictionGözlerimi açtığımda karşımda hiç tanımadığım birini bulmak beni fazlasıyla şaşırtmıştı. “Sen kimsin?” diye sordum. “Senin kurtarıcın.” dedi sırıtarak. Aslında fazlasıyla yakışıklıydı ve bir an gerçek olup olmadığını sorguladım. Gözleri maviydi ve sa...