&7.Bölüm

218 22 0
                                    

20.05.2021
İyi okumalar...

"Onu buradan uzaklaştırın lütfen." Dedi yumuşak ses. Annemin eli kolumu dahada sıktı. O an önümden gelen sesi görebilmek için gözlerimi açtım ve önümde dağ gibi duran adama baktım. Bakışlarımız kısa bir süre için birleşsede rahatsızca çekti bakışlarını. O an içime koca bir şey oturdu bana bakmak istemediğini fark edince.

"Tamam. Bütün restoran bizi bakıyor, kızın korkuyor bağırmaktan vazgeç. Oturalım. Kızınızın sizi bir serseriye getirirken bir amacı var illaki, sakin ol ve kızına kızmadan cevabını al. İnsanlar önünde rencide ettiğin kız senin kızın, ben değilim o!" Dediğinde o an az önce yüzüme vuran rüzgarın nedenini fark ettim. Babamla arama girmişti. Babam o gelmeseydi ne yapcaktı? Ben sözünü dinlemediğim bu adamın korumasına mı kalmışttım. Gerçi neden yardım ediyordu ki ben olsam benim sözümü dinlemeyen kadının yüzüne bile bakmam.

Zaten yüzüme bakmıyordu.

Ha tamam o zaman sorun yok.

Babamı göstermeyen önümde her zaman beni koruyacağına dair yemin eder gibi duran adama baktım. O an göğsüm gururla kabarmıştı nasıl güzel huylu bir adam sevmiştim ben böyle. Onca şeye rağmen önüme geçip beni yinede babamdan bile korumaya çalışan adam. Ama beni uyarmamış mıydı bu adam? Ben olsam güle güle yani.

"Sana mı soracağım lan ben kızımla ilişkimi?!" O an Şuayb sarsıldığı için bir adım geri sendeledi bize doğru. O an halâ gitmediğini fark edip anneme baktım.

Babam, annem tarafından sözü dinlenmiyordu Şuayb'ın. Onları geçtim bende... Karısı tarafından sözü dinlenmeyen bir adam. Şuayb nasıl hissediyordur. Onur kırıcı olsa gerekti.

Annem gitmiyordu fakat ben gitmek istedim. Bu adamın sözünü dinleyip kalbini yapmayı deli gibi istedim. Annemle beraber geri çektim kendimi. Az önce Şuayb'ın oturduğu masaya yürüdük.

"Sorun demiyorum. Yalnızca sakinleşip nerede olduğunuzu fark edin." Dediğinde babamın elleri hırsla sakince konuşan adamın yakalarına yapıştığında yeni oturduğum yerde gerildim. Neden böyle sakin ve nazik bir adama hırslanırdın? Neden yani. Bu kin neyin nesiydi.

O an yanlarına restoranttan bir kaç garson koştu. Nasıl yaptılar bilmiyorum fakat babam biraz sakinlemiş biçimde annemle oturduğumuz masaya gelmişti. İki, iki karşılıklı geçmiştik ilk tabii babam çıldırana kadardı o. Şimdi ben dikdörtgen masanın başında iki tarafıda rahatça görebileciğim bir konuma nazil olmuştum. Neymiş Şuayb'ın yanında bir saniye daha kalırsam hayatım sonlanacakmış. Hayır yani babam yapmayacağından değilde neden böyle oluyor anlamıyordum. Şuayb bana lanet mi etmişti acaba sözünü dinlemediğim için.

Şimdi ne Şuayb gözlerini masadan kaldırıyordu ne de babam onun varlığı masadaymış gibi davranıyordu. İki taraftada gözle görülecek bir şekilde nefret dalgaları neydi.

İki din kardeşi neden bu hale gelirdi?

Bu masanın konuşmacısı olarak yemeğini sipariş edip sessizliğe gömülmüş cemiyete baktım. Nereden başlamam gerektiğini kestirmem gerektiğini kestirmeye çalıştım. O sırada büsbüyük bir sorun vardı. O da saldırmak için hazırda bekleyen babama dediğim her şeye kızma ihtimali veriyor olmamdı. Bu durumu ne kadar yumuşatabileceğimi düşünmeye çalıştım. O an tesadüfen Şuayb'ın nadir bakışlarından biriyle çarpıştım. Çekmedi gözlerini. Saniyelerce deldi gözlerimi. Sonunda yorgun ama sıcacık bir gülümseme oluştu dudaklarında. Kalbim teklerken gözlerimi kaçırdım.

Dakikalar sonra beynimdeki sözcükleri topladım güç almak ister gibi masaya tutunup beni geren masada derin bir nefes aldım.

Bismillah.

Kuklacının Kelebeği (✓)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin