Wooyoung bu itiraftan sonra ne diyeceğini bilememişti. Tek bildiği şey, kalbinin gerçekten hızlı atıyor oluşuydu."Ben..."
Wooyoung tam konuşacakken birden kapı çalmaya başladı. Kapıyı kırmak istermiş gibi vuruyorlardı kapıya. Wooyoung ve San ne olduğunu anlayamamışlardı. San gidip kapıyı açtı ve gördükleri karşısında şok oldu.
"Ne işiniz var sizin burada! Benimle işinizin bittiğini sanıyordum!"
San'ın eski vampir ordusu kapıdaydı.
"Seninle işimiz bitemez Choi San! Sen bize ihanet ettin! Bizi bırakıp bir insan uğruna iğrenç bir şekilde yaşadın! Senden intikamımızı alacağımızı söylediğimizi unuttun mu?!"
Ordu silahlarını çıkartmış San'ı hedef almışlardı.
"Bizimle geliyorsunuz! Çok sevdiğin o insancığın da bizimle geliyor! Pişman olacaksın!"
San ne olduğunu anlamadan 2 vampir hızla Wooyoung'un yanına gidip ellerini bağladı. Wooyoung buna izin vermek istemese bile başarısız olmuştu. San sinirden delirecek gibiydi
"Lanet pislikler! Hepinizi öldüreceğim! Ona dokunamayacaksınız! Eğer ona zarar verirseniz hepiniz mahvolacaksın!"
Başka 2 vampir de San'ın ellerini bağlamıştı. Vampir ordusu ikisini de alıp yola çıkmışlardı. Wooyoung endişeli ve sinirliydi. Yapabileceği hiçbir şey gelmiyordu aklına. San ise Wooyoung için endişeleniyordu. Ona bir şey yaparlar korkusuyla sinirden ve endişeden deliriyordu.
Birkaç saat sonra Vampir ordusunun yerine gelmişlerdi. Gözleri ve ağızları kapalı olduğundan bir şey görüp, soramıyorlardı. Birkaç dakika sonra onları parmaklıklı bir odaya koyup kilitlemişlerdi.
Gözlerini ve ağızlarını açmışlardı."Ne istiyorsunuz bizden pislikler! İstediğinizi söyleyin korkakça bizi buraya kapatarak ne yapacaksınız?!"
"Seni pişman edeceğimizi söylemiştik Choi San. O çok sevdiğin insancığın gözünün önünde yok olacak. Ve biz bunu zevkle izleyeceğiz."
Vampirler iğrenç bir gülümseme ile oradan ayrılmışlardı. 1 tanesi emirleri yerine getirmek için kalmıştı. Wooyoung üzgün bir şekilde söze atıldı.
"San, ne yapacağız biz şimdi. Bize zarar vermek istiyorlar ve biz bu şekilde ne yapacağız? Lütfen lütfen düşün ve bir şey biliyorsan söyle"
"Bana değil sana zarar vermek istiyorlar. Çünkü eğer sana zarar verirlerse benim nasıl delireceğimi biliyorlar. Düşünmeliyiz bilmiyorum ne yapacağımızı bilmiyorum."
Orada kalan vampir iğrenç bir gülümsemeyle konuştu
"Hiçbir şey yapamazsınız. San onunla son saatlerin son sözlerini söylemelisin bence."
"Göreceksiniz hepinizi mahvedeceğim ve bana yalvaracaksınız sizi pislikler"
İğrenç bir kahkaha atmıştı oradaki vampir
Birden Wooyoung heyecanlı bir şekilde bağırdı."Buldum!"
San merakla sordu
"Ne buldun Wooyoung? Hayır dur şimdi söyleme"
Wooyoung bunu şimdi söylerse yanlarında duran Vampir bunu duyacaktı ve planlarına engel olacaklardı. Kısa bir süre de olsa onun gitmesini veya uyumasını beklemeleri gerekiyordu.
"San eğer işe yararsa bu pislikleri pişman edebiliriz. Şimdilik sadece bekleyelim daha sonra anlatacağım.
Wooyoung fısıldayarak bunları söyledikten sonra San onaylar bir şekilde kafasını salladı. Tam o sırada içeriye vampirlerin şu anki lideri girdi. Elinde bir şırınga vardı.
"Merhaba Choi San. Çok sinirli gözüküyorsun biraz gülümse lütfen çok heyecanlı olduğumuzdan beklemek istemedik ve hemen başlayalım dedik. Bu elimdekinin ne olduğunu bilmiyorsun değil mi? Bu tatlı insancığın için! Onun acı çektiğini zevkle izlemeni istedik! Hadi başlayalım o zaman!"
Lider alaycı bir tavırla konuşmuş, San'ın delirmesine sebep olmuştu. San ağzına gelen tüm küfürleri ve tehditleri saymış, yine de engel olamamıştı. Lider Wooyoung'a iğneyi saplamıştı ve daha sonra çıkarmıştı. İçindeki ilacın ne olduğunu bilmeyen Wooyoung ve San yalnızca sinirden bağırabiliyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampire - Woosan
Fanfiction"Pişmanlığın seni bitirecek Wooyoung. Kendi kendini bitireceksin ve sana kimse yardım etmeyecek." San kazanabilecek mi?