Bölüm 23

397 52 31
                                    

Bir önceki bölüme gelen oy ve yorumlar için teşekkürler ❤️

İyi okumalar.


"Ne?" Diye sordu Louis yuvasından fırlamış gözleriyle Harry'ye bakarken.  Harry bir anda fark etti içinden söylemediğini, çoktan Tanrıya dua eymeye başlamıştı onu bu durumdan kurtarması için.
 
Louis şaşkın bakışlarıyla cevap beklerken geveledi Harry.

"Ben... şey... demek isted-"  Koca alanda yankılanan anons Harry'yi açıklama yapmaktan kurtarmıştı. Tanrı ilk kez bu kadar hızlı yanıt vermişti ona.

  "Kapılar kapanmadan gitsek iyi olur." Dedi Harry giriş bloğuna doğru koşarken(!) aynı koğuşta kaldıklarını hatırlaması çok uzun sürmemişti.

Louis şaşkın bakışlarıyla çalıların arasında kala kalmıştı, giriş bloğuna doğru ilerken anımsadı Louis az önceyi. Ah bir de benim gözlerimden görsen kendini. Kızardım mı ben diye düşündü Louis, yanaklarının alev aldığına yemin edebilirdi.

  Elleriyle alev alan yüzünü yelleyip bloğa giriş yapacakken bir el onu yakalayıp kuytuya doğru sürükledi. Kolları arkasından birleştirilmiş, ağzı aynı kişinin diğer eliyle kapatılmıştı. Kim olduğunu göremiyordu Louis.

O çırpındıkca elin sahipi daha çok sıkıyordu Louis'nin kollarını. Blokların arasında kuytu bir yere vardıkkarında ısırdı adamın elini...

°°°

Harry boş koğuşta volta atarken düşünüyordu, resmen oradan kaçmıştı.

  Çocukluk mu ediyorum diye düşündü Harry. Alt tarafı güzelsin diyecekti neden bu kadar gevelemişti ki? Geri gitsem mi diye düşündü, korkak olmamalıyım dedi içinden ben korkak değilim. Hem Louis neden hala gelmemişti ki?

Kapılar kapanmadan çıktı koğuşundan, gidip onunla konuşacaktı Harry,

  Koğuşuna varmaya çalışan insanların arasından geçip giriş kapısına indi Harry, çalılara doğru ilerlerken birinin bağırdını duydu. Ses arka taraftan geliyordu, giriş bloğunun ardından.

O tarafa doğru adımladı Harry, aklından geçenin olmamasına dua ederek.

Köşeyi döndüğünde iri yarı bir adamı gördü, önündeki her kimse karanlıkta pek anlaşılmıyordu. Harry görünmemeye çalışarak yaklaştı adama.

"İhanetin bedeli ağır olacak Tomlinson." Louis'yi zapt etmeye çalışırken söyledi adam. Louis duyduklarıyla duraksadı. "İşte böyle uslu dur da işini hemen bitireyim. " dedi adam, eğlendiği apaçık ortadaydı.

Zayn mi yaptırıyor bunu? diye düşündü Louis içinden. Ölmesini mi istemişti gerçekten?

Louis hala onu tutmakta olan adamın elini ısırdı ve kendini onun ellerinden kurtardı, adam gür çığlığıyla parmağını tutup geriledi.

Tam o sırada gördü Harry Louis'yi, bu sefer duası kabul görülmemişti, zaten karşısında Louis olmasa şaşırırdı..

"Seni Zayn mi gönderdi?" Diye sordu Louis nefes nefese. Adam sinsice gülümseyip yaklaştı.

"Ya kim olacaktı? ona yaptığınız iğrenç oyunun bedelini ödemeyeceğinizi mi sandınız?"

Tam Louis'nin boynunu tutacakken duyduğu sesle durdu adam.

"Önce bana ödet bakalım şu bedeli." Dedi Harry karanlıktan çıkıp. Louis derin bir nefes verdi. İlk kez Harry'i görmek onu rahatlatmıştı.

Harry kollarını göğsünde birleştirmiş duvara yaslanıyordu, adam kahkaha atıp odağını Harry'e yöneltti. "Bir taşla iki kuş, patron buna bayılacak." İri adam dudaklarını ıslatıp parmaklarını kütletti ve Harry'e doğru ilerlemeye başladı. Adam Harry ile hemen hemen aynı boydaydı ama o daha kaslıydı. Louis kavgayı kimin kazanacağını kafasında tarta dururken adam ilk hamlesini yaptı. Harry seri hareketiyle yumruktan kaçtı ve ardından adamın karaciğerine hızlı bir yumruk indirdi. Adam acıyla geri savruldu. O sırada 2. anons yankılandı tüm arazide, "Koğuşuna git Louis." Diye bağırdı Harry adamın yumruklarından kaçarken. Louis ise olduğu yere çakılmıştı sanki kımıldayamıyordu. 3. ve son anons da verildiğinde Louis koşmaya başladı, vücudu onu dinlemeden harekete geçmişti her şey o kadar yavaş ilerliyordu ki Louis'nin gözünde köşeyi dönmesi bir asır sürmüş gibiydi.

Louis'nin kaçmasıyla Harry biraz daha rahatlamıştı, şimdiye kadar henüz bir darbe almamıştı. Orospu çocuğu babasının küçükken verdiği 'erkek olma dersleri' çoğu zaman işe yarıyordu, tek yapması gereken adamın hamlelerinden kaçmaktı. 'eğer yakalanırsam işim biter' dedi Harry içinden.

  "sevgilini koruyorsun demek, ne büyük aşk." Gürledi adam ağzından kan fışkırtarak. "Kes sesini." Dedi Harry yumruklardan kaçarken, yorulmaya başlamıştı. "Gerçekten kucakta iyi iş çıkarıyor değil mi Styles?" Kapıların kapandığına dair öten alarmla birlikte söyledi adam. Harry'nin başından aşağı kaynar sular döküldü. "Orospu çocuğu! Seni öldüreceğim!" Harry seri bir hareketle adamın üstüne atladı, adamın yüzü darmadağın olmuştu. Kahkaha attı ve Harry'nin havadaki yumruğunu tutup ters çevirdi, az önce Louis'nin olduğu pozisyonda şimdi Harry vardı. Adam kahkahasını şiddetlendirip konuştu. "Başka nelerde iyi biliyor musun Styles? Aslında sen de bizim kadar iyi biliyorsundur." Harry sinirden deliye dönmüş burnundan soluyordu, adamın onu zapt etmesi çok güçtü. Bir eline aldığı bıçağı Harry'nin boynuna götürdü.

"Şimdi anımsıyorum da gerçekten iy-"

Harry serbest kalan bileklerini ovuşturup hamle yapmak için arkasını döndü. Louis elinde büyük bir taşla yere yığılan adamın tepesinde duruyordu. Elindeki taşı sıkı sıkı tutarken bir adama, bir de Harry'e bakıyordu. Bir süre şaşkın şaşkın bakıştılar, Louis'nin nefes alışı hızlanmaya başladığında Harry kendine gelip ona yaklaştı, elindeki taşı alıp diğer elini yanağına koydu.

  "Şşş sakin ol." Louis Harry'e bakıp bir kahkaha patlattı. "Tanrım ne yaptığımın farkında bile değildim! Yarı yolda pişman olup geri döndüm ve seni öyle görünce korktum ve ve.." Kahkahası ağlamaya dönüştü Harry hala yanağında duran elini Louis'nin ensesine götürüp sarıldı. "Sakin ol Louis, hayatımı kurtardın. Az daha geç kalsaydın... başım adamın elinde olacaktı." Louis kocaman sulu lacivert gözlerini Harry'e dikti ağladığı için kaşları ve burnu kızarmıştı -Louis o ara bir şeyler söylemişti ama Harry sadece ne kadar güzel göründüğünü düşünüyordu-

"Sana söylüyorum Harry, koğuşa geri nasıl döneceğiz?"  Dedi Louis Harry'nin kollarından uzaklaşıp. Harry transtan çıkmış gibi irkildi ve düşünmeye başladı. Daha önce bir çok kez kaçmayı deneyen olmuştu ama sadece denemişlerdi.. buradan kaçış yoktu.

"Çoktan yokluğumuzu fark etmişlerdir."

"Çok zekisiniz bay Styles." Louis korkuyla arkasını döndü, daha önce görmediği takım elbiseli adam ve birkaç gardiyan onlara bakıyordu. Adamın yüzünde cana yakın bir gülümseme vardı.

  Harry Louis'yi arkasına alıp geriledi. Takım elbiseli adam başıyla işaret verdi ve gardiyanlardan biri silahını ateşledi, silahtan çıkan şey Harry'nin göğsüne yapıştı, bedenine yayılan şok dalgasıyla titreyerek olduğu yere yığıldı. Louis çığlık atıp geri adım attı, "Biz bir şey yapmadık! O saldırdı!" Çığlık çığlığa konuştu Louis kendini savunabilmek adına. Adam başıyla onayladı onu "Biliyorum bay Tomlinson, biz her şeyi izledik." Adam aynı baş hareketini yaptı ve diğer gardiyan silahını Louis'ye doğrultup ateşledi.

Vücuduna yayılan elektrik, bacaklarını hissizleştirip düşmesini sağladı sonrasımda da gözleri kararıp bilinci kapandı.

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum ❤️
 









PRISONER || LSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin