Bölüm 3

609 81 28
                                        

Herkese yeniden merhaba, bir önceki bölüme oy verenler sizi seviyorum teşekkürler! İyi okumalar
 
★★★

"Merhaba ben Niall."

Cidden, bir koğuş arkadaşı vardı ve bu çakma sarışın o'na gülümsüyordu.
Louis'yi kolundan çekiştirip yataklardan birine oturttu. "Hey! Senin adın ne?" Fazla mutlu görünüyordu? Uzun süre cevap vermeyince ofladı. "Dilin var öyle değil mi?"

"Adım Louis." Cevabını duyar duymaz Niall parlayan gözlerle o'na baktı. "Memnun oldum Louis." Duvardaki saate baktı. "Birazdan öğle yemeği için çıkacağız istersen şurada kıyafetlerini giy." Koğuşun köşesindeki küçük kabini işaret etti.

Louis başını olumlu anlamda sallayıp kabine girdi. İçeride bir klozet bir de parmaklıklı küçük bir pencere vardı, Sanırım ellerini yıkıyamaycaktı. Bu iğrenç. Kıyafetlerini giydikten sonra dışarı çıktı. Sanki içinde kayboluyordu.

Kabinden dışarı çıktığında Niall gülmemek için kendini tutuyordu. "Dostum.. Sanki.... Biraz büyük olmuş. İdare etsen iyi olur, bir ara sana uygununu isteriz.." Sinir edici bir şekilde kıkırdıyordu.

"Niall! Susacak mısın?" Louis hızla Niall'ın yanına yürüdü. Bu Niall'ı daha çok güldürdü. "Dostum.. Lütfen..." Gülmekten konuşamıyordu. "Lütfen yürüme, yavru bir penguene benziyorsun." Abartılacak birşey yoktu. Sadece gömleğin kolları ve ayak bilekleri biraz uzundu o kadar. "Niall!! Abartma." Niall kendini durdurduğunda yeni arkadaşının yanına yaklaştı. "Özür dilerim. Hadi gel şunları biraz kıvıralım."

İşleri bittiğinde koğuşun otomatik kapısı açıldı. "Hadi, 2 saat iznimiz var." Kapıdan çıkarken konuştu. "Saat 12 de öğle yemeği ve biraz aktivite için 2 saat iznimiz olur. Merak etme burası cani bir hapishane değil, burası Harikalar Diyarı dostum." 20'ye yakın koğuşun önünden geçtikten sonra sonunda dışarı çıktılar. Louis gelirken de fark etmişti, burası devasa büyüklükte bir yerdi. "Neden buraya harikalar diyarı deniyor?" Niall garip bir şekilde o'na baktıktan sonra konuştu. "Burası diğer hapishanelere benzemez, çoğu insan buradan gitmek bile istemiyor! Dışarıdaki hayatlarından çok da farklı değil." Niall omuz silkip devam etti. "Alışınca sen de anlayacaksın." Göz kırptı. Harikalar Diyarı ismi Louis'e çok saçma gelmişti, üzerinde durmadı. Tek katlı uzun bir binaya girdiler, burası yemekhaneydi.

Niall'ın yönlendirmesiyle yemek sırasına girdiler. Yemeklerin içi sinek doluydu ve az önce pürenin içinden 5 kişilik bir sinek sürüsü çıkmıştı. Sıra Louis'ye geldiğinde aşçı, biraz patates püresi, biraz makarna, iki dilim ekmek, bir elma ve bir şişe de su koydu. Yani..Yorumsuz.

Birlikte boş bir masaya oturdular ve Niall o iğrenç şeyleri yemeye başladı. Bu iğrençti, hem de çok. "Niall?" hala yemeğe devam ediyordu. "Niall? Bu iğrenç, az önce onun iç-" Niall Louis'in sözünü kesti ve dolu ağzıyla konuşmaya başladı. "Louis, şu an çok açım eğer susmazsan seni bile yerim."

Louis şaşkın şaşkın Niall'a bakıyordu. Koğuş arkadaşı az önce, o'nu yemekle tehdit etmişti ve Louis bu gece onunla aynı odayı paylaşacaktı! Louis tepsisindeki elmayı alıp yemeye başladı. Etrafta bir sürü adam vardı kimisi kahkaha atıp yemek yiyor, kimisi sohbet ediyordu. Çok...rahat görünüyorlardı.

Niall yemeğini silip süpürdükten sonra konuştu. "Dostum, bence alışmaya bak. Yaklaşık 1 aydır buradayım ve inan bana şu ana kadar çıkan en iyi yemek. Daha iyisini burada bulman çok zor. Sana tavsiyem, göm."

Tabii ki de hayır! Bu yemekleri yemeyecekti. Louis elmasını yemeye devam ederken Niall'ın bakışlarının tepsisinde olduğunu fark etti, "Hâlâ açsın öyle değil mi?" Niall kafasını olumlu anlamda salladı. Louis tepsisinden ekmeklerini ve suyunu alıp geri kalanını o'na verdi. "Teşekkür ederim dostum."

"Keyfine bak, dostum." gülümsedi.

Yaklaşık 20 dakika sonra yemekhaneden dışarı çıkıp tahta masalardan birine oturdular. Etrafta ağırlık kaldıran adamlar, içeride masa tenisi oynayan bir grup ve basket maçı yapanlar vardı. Birde kavga eden birkaç kişi.

"Sana buranın kurallarından bahsedeceğim." Niall elindeki su şişesiyle oynarken konuştu. "Burada senin peşinden kimse koşmaz, ölmediğin sürece hiçbir gardiyan seninle ilgilenmez. Sabah saat 8, öğleden sonra 12, akşam 8 olmak üzere üç öğünümüz var. Sabah ki boşluğun 1 saat, öğleden sonra 2 ve akşam 3 saat. Bu saatlerde ihtiyacın olan herşeyi karşılarsın. Bunun dışındaki zamanlarda dışarı çıkman yasak." Louis yutkundu. Niall anlatmaya devam etti.

" 'Gardiyan yok istediğimi yapabilirim.' Triplerine sakın girme. Aklına gelebilecek her yerde kamera var 7/24 izleniyoruz. Bir de cezalar var, tabi bunlar söylenenler. Hiç kuralları çiğneyip ceza almadım, umarım sende almazsın." 'Umarım' diye iç geçirdi Louis.

Niall oturduğu yerden kalktı. "Hadi gel etrafı gezerken anlatayım." birlikte koca alanı turlamaya başladılar. Niall tek katlı uzun bir binayı işaret etti. "Bu bina ceza alanlar için yapılmış. Tek kişilik koğuşlar var, bizim kaldıklarımızdan çok daha farklıymış diyorlar. Duyduklarıma göre; seni bir odaya tıkar üzerine kapıyı kilitler sadece bir öğün kuru ekmek ve su verirlermiş. Ne kadar kalacağın çiğnediğin kurala göre belirlenirmiş."

Niall'ın sözünü, avazı çıktığı kadar bağıran bir adam kesti.

"Yapmayın! Lütfen! Benim bir suçum yok, ben birşey yapmadım. Harry istedi, herşeyin sebebi o, yanlış kişiyi götürüyorsunuz!" 2 gardian ve bağıran adam Niall ve Louis'in önünde durdukları binaya girdiler. Bu adam az önce kavga edenlerden birisiydi.

"Tabii ya! Bir de Harry faktörü var." Niall Louis'yi başka bir yöne doğru yönlendirirken konuştu. "Harry de kim?"

"O'nu görüyor musun? Elinde gömleği olan" basketbol sahasının yanındaki boş alanı işaret ediyordu. Uzun saçları toplu, yarı çıplak adamı işaret etti. Bir sürü dövmesi vardı. Louis kafasını onaylar şekilde salladı.

"Harry buranın en tehlikelisi. Burada klasik gruplaşmalar var, ya Harry'nin yanında olursun ya da Zayn'in ve yatta dini/ırk gruplarına girersin, ya da kendin takılırsın ki bu en kötüsü." Çok saçma. Eğer bir yerde gruplaşma varsa oradan hemen defolun, çünkü gruplaşma olan yerlerde bela eksik olmaz.

"Peki sen? Sen kimin tarafındasın?" omuz silkti. "Buraya geleli 1 ay oldu ama sanırım Zayn'in yanıdayım. Emin ol Harry'den daha iyi birisi." Louis güldü.

"İyi mi? Niall burası bir hapishane, burada iyi kimse yok. Burası suçluların evi." Niall Louis'in söylediklerine aldırış etmeden ana bloğa doğru ilerledi.

"Sadece 1 ay Louis. Zayn'i 1 ay içinde tanıyacaksın...ve Harry'yi de." Tanımak mı? Hadi ama bu insanların hiçbirini tanımak istemiyordu ki. Pekala, Niall bir istisna olabilir ama onun haricinde kimse. Eski yerlerine döndüler. Louis suyundan bir yudum alıp konuştu.

"Nereden biliyorsun? Belki de Harry'yi seçeceğim." Niall'ın yüzü garip bir şekil aldı. "Aklın varsa onu seçmezsin, o biraz..." Doğru kelimeyi arıyordu. "Cani."

"Sanırım birini seçmek gibi bir saçmalık yapmayacağım."

"Pekala dostum, dediğim gibi, sadece 1 ay. Ama ne derler bilirsin, başı boş kuzuyu ya kurt kapar ya da tilki."

Bir önceki bölüme göre baya uzun oldu.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın!
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere♡

PRISONER || LSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin