Bir önceki bölüme gelen oy ve yorumlar için teşekkürler
İyi okumalar ♡
Louis gözlerini açtığında koğuşunda değildi. Yerinde kıpırdandığında sol bileğinde birşey tıngırdadı, o trafa baktığında kelepçeyi gördü. Güldü. "Doğru ya, ben bir mahkumum. Her an kaçabilirim." diye düşündü Louis. Tekrar güldü.
Oda karanlıktı. Geceydi. Geceyi sevmiyordu Louis, gece ona babasının pisliklerini hatırlatıyordu. Louis ürperdi, bunları düşünmemeliydi. Anksiyetesini tetikliyordu, daha da kötüleşiyordu -zaten berbat durumdaydı ya neyse- gözlerini kapadı, biraz daha uyumaya çalışacaktı.
***
Sabah olduğunda kolundaki acıyla uyandı. Hemşire serumu çıkartmıştı,bu çok acıtmıştı.
Genç hemşire iki gün önce Louis hastaneye giriş yaptığında onunla birlikte gelen dosyayı okumuştu. Ceza evindeki hemşireler hazırlamıştı. Ona gerçekten acımıştı, bakışları öyle donuktu ki genç hemşire daha fazla bakamadı.
Hastalığı ilerlemişti, anksiyete ilaçla yatıştırılabilen bir hastalıktı. Doktor onun için birkaç hap yazmıştı. Onunla konuşacaktı.
Hemşire işini bitirip gidecekti ki Louis onu kolundan yakaladı, hemşire korkuyla arkasını döndü. Louis pürüzlü sesiyle konuştu.
"Durumum nedir?" Hemşire yutkundu. Personellerin mahkumlarla konuşması yasaktı. Onlarla sadece doktorlar konuşup durumları hakkında bilgi verebilirdi.
"Üzgünüm, size bu konuyla ilgili bilgi veremem." Hemşire kolunu çekmeye çalıştı. Louis boğazını temizleyip konuştu. "Peki birileri bana anlatacak mı?" Hemşire çaresizce bakan çocuğa baktı. Ne diyeceğini bilmiyordu, onunla konuşması yasaktı. "Doktor size anlatacak, sizinle konuşmam bile yasak. Bırakın da gideyim." Louis başını sallayıp hemşirenin kolunu bıraktı.
****
Öğle olduğunda -Louis öyle tahmin ediyordu- Sıkıntıdan patlamak üzereydi, öyle sıkılmıştı ki az kalsın bir anksiyete krizi daha geçirecekti. Kapı açılıp doktor içeri girdiğinde, Louis derin bir nefes aldı.
"Merhaba Louis." doktor yatağa doğru yaklaştı. Louis kuru ağzıyla cevapladı. "Merhaba doktor." doktor Louis'ye sıcacık gülümsedikten sonra kendisine Dawson demesini istedi.
"Sonunda uyandın demek. Hiç uyanmayacaksın sanmıştım." Doktor şakayla güldü. Louis anlamamıştı. "Nasıl?" diye sordu Louis.
"Ah! Doğru senin haberin yok. Tam üç gün uyudun Louis. Geçirdiğin kriz nedeniyle vücudun çok yorulmuş olmalı. Sana hiç ilaç vermediğimiz halde üç gün uyudun, bizi çok korkuttun."
Louis şaşkınlıkla üç gün öncesini hatırlamaya çalıştı, Harry'e çarpıp yere düştüğünü hatırlıyordu ama devamı silikti. Hatırlayamıyordu.
"Bu kadar uyumam normal mi?" Diye sordu Louis çaresizce. Durumu, hastalığı hakkında bilgi edinmek istiyordu.
"Hayır normal değil. Komaya girdiğini düşünmüştük. Dışarıdan gelen uyarılara tepki vermiyordun,seni kaldırmaya çalıştığımızda hiçbir tepki vermedin. Sağlığına dikkat etmelisin Louis, her hangi bir krizde komaya girip girmeyeceğini bilemeyiz. Bu seferki uyarıydı. Birdahakine bu kadar kolay atlatamayabilirsin." Louis zorla yutkundu, duydukları onu çok korkuttu. Ama ne yapabilirdi ki? Bu onun elinde olan bişey değildi, birden bire oluveriyordu.
"Bunu nasıl engelleyeceğimi bilmiyorum, tedavisi var mı bilmiyorum. Ne yapmam gerekiyor?" gözleri dolmuştu, o kadar çaresizdi ki.
"Merak etme sana yardımcı olacağım. Bir meslektaşımla (adam psikiyatrist meslektaşım dediği kişi bir psikolog) görüşüp senin için bir görüşme hazırlayacım, tüm hepsinin bir travmayla ilgili olduğu aşikar. Hapishane müdürüyle konuşup haftanın bir gününün en az bir saatini o'nunla konuşarak geçirmeni talep edeceğim. Şimdilik sana birkaç ilaç vereceğim, düzenli olarak kullandığından emin olmalısın Louis. Louis'in gözleri umutla parladı. Yıllardır bu hastalıkla uğraşıyordu, artık o'nu yenebilirdi.
"Teşekkür edirm, çok teşekkür ederim. Peki ne zaman çıkacağım." doktor akşama çıkabileceğini söyleyip odadan çıktı. Louis sevinçten neredeyse ağlayacaktı, sonunda bu lanetten kurtulacaktı.
****
Akşam olduğunda doktor Louis' ye ilaçlarını verip dikkatli kullanmasını söyleyerek onu taburcu etti.
Harikalar diyarına döndüğünde akşam yemeğine 10 dakika vardı. Kapı açıldığında Niall, Louis'in üstüne atladı. Meraktan çatlamıştı.
"Tanrım! İyisin, burdasın. Seni çok merak ettim." Louis gülümseyip Niall'ın sarılışına karşılık verdi. Birlikte sarıldıktan sonra kapı açıldı ve birlikte yemek için çıktılar.
****
Louis Niall'ın büyük(!) ısrarıyla hastanede neler olduğunu anlatmıştı. Sıra ilaçlara geldiğinde Niall takibini bizzat yapacağına yemin etmiş, eğer aksatırsa Louis'yi bir güzel pataklayacağını söylemişti.
Ashton ve Luke yemekte milyon kez özür dilemişlerdi, yemek boyunca kendilerini suçlamışlardı. Eh biraz da haklıydılar nede olsa onlar yüzünden kriz geçirmişti.
Louis, yemeğini yedikten sonra Niall ile birlikte hava almak için avluya çıktı. Zayn ve Harry ortalıklarda yoktu, Louis ne olduğunu gerçekten çok merak ediyordu.
"Zayn nerede? Yemeğe gelmedi mi?" Louis Niall'a sordu.
Niall, kafası karışık bir şekilde Louis'ye baktı. Ancak iki dakika sonra Louis'nin birşeyden haberi olmadığını anladı. "Dostum sen gittikten sonra işler çok karıştı. İlk kez Harry ve Zayn cezaya gittiler. Herkes çok şaşırdı." Eh Louis'de biraz şaşırmıştı ama neden cezaya gitmişlerdi ki?
"Peki neden cezaya gittiler?" Niall banklardan birine oturduğunda Louis'de arkasından gelip yanına oturdu.
"Harry ve Zayn birbirlerine girdi. Harry sana zarar veriyordu, senin o halinle dalga geçiyordu. Ben de Zayn'i çağırdım. Harry'nin yaptığı kurallara aykırıydı, sana zarar vermemliydi. Sonra birbirlerini yumruklamaya başladılar. Zayn yarın çıkacak, Harry'nin 3 günü daha var." Louis onaylarcasına kafasını salladı.
"O çıktıktan sonra çok dikkatli olman gerek Louis. Seni götürürken Harry'nin tehditlerini duydum dostum, iyi şeyler olmayacak. Hiç iyi şeyler olmayacak. Onun ne kadar ileri gidebileceğini tahmin edemezsin."
Louis yutkunamadı..
Sonraki bölümde görüşmek üzere ♡

ŞİMDİ OKUDUĞUN
PRISONER || LS
FanfictionLouis Tomlinson işlediği bir suç yüzünden hapise gönderilir.. Ve Harry Styles 8 yıldır oradadır. -Harikalar Diyarı'na hoşgeldin prenses. [Başlangıç tarihi: 28/08/2016]