2. Bölüm - Kan Kırmızısı Deniz

149 24 6
                                    



Jin kahvaltısını yaptıktan sonra hizmetlilerden birine birkaç kitap ismi vermiş ve odasına çekilmişti. Odasında yatağın üzerinde öylece oturuyor ve başını eğmiş ve şekilde bacaklarına bakıyordu. Pantolonun üzerinde parmaklarını daireler şeklinde gezdiriyor sanki tüylerinin diken diken olduğunu hissediyormuş gibi pantolonunun üzerinden bacaklarını okşuyordu. Tırnaklarını dizlerine bastırıp ayağa kalkmış ve ayağa kalkmasıyla beraber çalışma masasının yanındaki camın önünde duran küçük tezgahtan bir duman yükseldiğini görmüştü. Çok cılız görünen dumana yaklaşmış ve eğilmişti. 

Eğildiğinde gördüğü şey ise küçük bir kase içinde yakılmış tütsüydü. Ada Çayı yakılmıştı. Seokjin tütsüye biraz daha yaklaşıp ateş yüzünü ısıtırken kokuyu iyice içine çekmiş ve burnuna gelen güzel kokuyla gülümsemişti. Eğilmeyi bırakıp camdan dışarı bakmıştı. Odası denize bakıyordu. Odasının bu özelliğini Jin çok seviyordu çünkü Jin , giremese bile denizi görmeyi çok severdi. 

Akşamüstü dışarı çıkıp ayaklarını denize sokma planını  aklının bir köşesine yazdı. Usulca camın yakınından çekildi. Bir ses geldi arkadan... 

‟Ding... Ding... Ding″ diye bir ses... Seokjin sesi duyduğunda şöminenin olduğu duvara ilerledi. Duvardaki demir kapağı kaldırdı. Adını verdiği kitapları gördüğünde bir eliyle kitapları almış ve diğer eliyle de kapağı tutmuştu. Kitapları eline aldıktan sonra kapağı yavaşça bırakmış ve kapaktan çok ses çıkmamasına sevinmişti. Sevinmesinin nedeni çok basitti aslında , Seokjin çok sesli ortamlardan hoşlanmıyordu ve ayrıca sessiz bir ortamdayken yüksek bir ses duyulması onu gıcık ediyordu. 

Kitapların isimlerini okumaya başladı içinden. Savaş Sanatı , Tao Yolu Öğretisi , Ayetler Kitabı , Kupa Arabası Cinayeti. 4 güzel kitap dedi Seokjin. Zamanını geçirebileceği 4 güzel kitap. Seokjin kitaplarını eline aldığında şöminenin yanındaki sandalyeye oturmuş ve bacak bacak üstüne atmıştı. Kitapların kapaklarını incelemiş. Ellerini kaliteli deriden olan kitap kapaklarında gezdirmişti. Kitap okumayı çok severdi Seokjin. Çocukken hep kitap okurdu. Bazen onu büyüten hizmetliler ona kızarlardı büyüklerin kitaplığından kitap aldığı için. Fakat Seokjin asla akıllanmazdı. Kitapları alır ve bahçenin bir köşesine saklayıp bir , ikin günde okurdu o kitabı. Yeni şeyler öğrenir ve bu öğrendiği şeylerden guru duyardı. Çünkü Seokjin başkalarına göstermek istiyordu yeni şeyler öğrendiğini , takdir edilmek , sevilmek istiyordu. Çocukken bu uğraşı sayesinde çok kez başı okşanmış ve aferin denmesine rağmen hiçbiri Jin için yeterli değildi. Sanki kalbinin tam ortasında bir boşluk vardı ve o boşluk onu içten içe kemiriyordu. 

Bu anıları hatırladıkça güldü Seokjin.  Biraz haylazdı çocukken diğer çocuklar gibi. Fakat asla tam olarak onlar gibi olamamıştı. Onlardan hep farklı şeyler sevmiş , istemişti. Mesela bütün çocuklar yılbaşında sıcak çikolata içerken yeni hediyelerini açmak isterken Seokjin karadut şerbeti içerken kitap okumak istemişti. Öyle de yapmıştı zaten. Bu yüzden diğer çocuklar onu aralarına pek almazdı fakat bu onun için pekte önemli değildi. Seokjin onları aptal olarak görürdü ve açıkçası haksız da değildi. Hiçbir şeyden haberleri olmayan ve bir şeyler yapmak için çabalamayan misafirlerdi onları Seokjin için. 


Seokjin daha fazla bu anılar üstüne düşünmek istemedi. Bunun yerine ellerindeki cezbedici kitaplara gömülmek istiyordu. 

Sandalyede olabildiğince rahat bir pozisyon almış ve Savaş Sanatı adlı kitabı eline almıştı. Kapağını açmış ve okumaya başlamıştı. Sayfaları büyük bir özenle çeviriyor ve yazılan her bir harfe sevgi ile yaklaşıyordu. Kimsenin ona yapmadığını o kitaplara yapıyordu. Arkadaşlarına yapıyordu.

𝙸𝚗𝚟𝚒𝚝é  𝙳𝚞 𝙲𝚒𝚎𝚕               ¦Taejin ¦Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin