"Jennie neden orada duruyorsun? Hadi, buraya gel!!"
Lalisa'nın cırlamasıyla kulaklarımı iki elimle kapatmış, yüzümü buruşturmuştum. Yüzümdeki ifadeyle gülümsemesi silinirken gözlerini devirmiş, beni kolumdan tutup sürüklemeye başlamıştı.
Sonuç olarak; dans pistinde onca insanın içinde uyumsuzca dans ediyordum. Buraya Taehyung kişisini beş dakika olsun görebilmek için gelmiştim ancak bir türlü denk gelememiştik.
Onu çok özlüyordum ve onu beş dakika görmek için her şeyi yapabilirdim.
Dans pistinde kenara bir yere geçip, gözlerimi etrafımda gezdirdim. Eğer gitmemişse, ki beni görmeden gitmemesi gerekiyordu çünkü beş dakika olsun görüşeceğimiz hakkında konuşmuştuk. Aslında burda buluşmamamız gerekiyordu. Yat partileri bizim için çok tehlikeli oluyordu çünkü her yerde bir topluluk bulunuyordu, başka bir sebebi ise yüzme bilmemem ve birkaç travmaya sahip olmamdı.
Hala dans ederken pistin ortasına geçen insanlar yüzünden çember genişliyordu. İnsanların beni ittirmesinden bıktığım için demirliklerin oraya geçmiştim. Tam rahat bulduğumu sanarken art arda gelen büyük dalgalar yüzünden dengemi kaybedip sendelerken, yanımdakilerin de bana çarpmasından dolayı ayağım halata takılıp denize doğru düşmüştüm.
Soğuk suya düşerken diğer insanlar gibi bir korku çığlığı dudaklarımdan kaçtı ve soğuk suyu bulunca gözlerimi sımsıkı kapattım.
"Ayy, kız düştü!"
Panikle nefes almaya çalışıp dudaklarımı araladığım anda su ciğerlerimi doldurmaya başladı. Suda yüzeye çıkmak için deli gibi çabalarken sakinleşemiyordum.
Soğuk suda daha çok mücadele edip dibe çekilirken nefesim artık tükenmişti ve ciğerlerim acıyla dolmuştu.
Sonunda kaçamayacağımı, hiçbir yardımın bana ulaşamayacağını anladığımda çırpınmayı bıraktım, pes ettim ve dibe çöktüm.
Paniği bedenimden atamıyordum, bilinçsizce su yuttuyordum. Ayaklarım işlevini kaybettiğinde ciğerlerim patlayacak gibiydi. Böyle acı çekip yok olacağımı bilmek beni üzüyor, babamı düşünüyordum. Birini daha böyle kaybetmek onu nasıl etkilerdi?
Vazgeçip karanlığın beni yutmasını beklerken başka bir şey oldu.
Belimi saran bir kol beni tuttu ve yüzeye doğru itti. Yüzeye ulaştığım anda öksürmeye başlarken öksürükler arasında nefes almaya çalışıyordum.
Beni kurtaran kişi, yardım etmek için sırtıma sert bir şekilde vurmaya başladı. Acımı artıran acıyla inledim, belimde duran kollarına sıkıca tutunup istemsizce yüksek çıkan ses tonumla konuştum. "Yavaş ol hayvan." Darbeleri anında durdu ve sert elleriyle sırtımı okşamaya başladı. Kulağıma özür dileyen cümleler geliyor ancak tam olarak ne olduğunu anlamıyordum.
"Şşş, bitti, tamam. Sakin bir şekilde nefes al." Sesin bana söylediklerini yapmaya çalıştım. "Tamam güzellik, bitti. Sakin ol." Erkeksi sesin sahibini yardımıyla sakinleşmiş ve onun yardımıyla öksürmeyi bırakmıştım. Nefes alabilmenin verdiği rahatlamayla derin bir nefes almaya başladım. Sonunda suya düştüğümde korkuyla kapanan gözlerimi açtım ve bana sarılan bedene baktım.
Jeon Jungkook.
Gözlerim şaşkınlıkla büyüdüğünde ağzımı açıp bir şeyler söylemek istedim ama yapamadım.
Bunun yerine kollarımı boynuna dolayıp ona sığındım. Şaşkın olsa da, Jungkook beni yavaşça kaldırdı, kolunu belime doladı, diğer elini başımın üzerine koydu ve okşadı. Kollarının arasında rahatsız olmam gerekirdi ama bu his şimdilik benden çok uzaktı.