2

1.4K 104 165
                                    

İnsanlar benim ne kadar güzel, asil, terbiyeli ve zeki bir kadın olduğum hakkında konuşurdu hep. Onlara göre kusursuz, ailesinin soyunun değerini yükselten bir kadındım.

Öyleydim.

Onunla tanışana kadar öyleydim. Onun, olana kadar öyleydim. Artık ailemin soyuna uygun davranmıyordum.

Bir melek olarak doğmuş, ve Kim Taehyung ile bir şeytan olarak evrilmiştim.

Kim Taehyung, mantık dışı her şeyden nefret ederdi. Her zaman onun için bir istisna olduğumu, bana dokunurken kimseye söylemediği şeyler söylerdi.

Önünde eğildiği, diliyle tadına baktığı ilk kadındım. Seviştiği ilk kadındım. Adıyla inlediği ilk kadındım.

Bile isteye yaptığı tek yanlıştım. İlk ve tek yanlışıydım.

Babam merdivenlerden inerken beni süzmüş, gurur dolu bir gülümsemesi dudaklarına yerleşirken konuşmuştu.

"Melek gibi olmuşsun, güzelim."

Ah, sevgili babacığım... bu davete neden geldiğimi bilsen kesinlikle böyle düşünmezdin. Sevimli olduğunu düşündüğüm bir tebessümle karşılık vermiş, başımı sahte bir utançla eğip, konuşmuştum.

"Utandırıyorsun beni, babacığım. Sen de çok sık görünüyorsun."

"Senin kadar değil. Taehyung, yeni ortaklarımızın senin yaşlarında sıkıntılı bir oğlu olduğunu söyledi ve evde kalmanı tavsiye etti. Ancak ben iyi anlaşacağını umuyorum. Bu davet bizim için çok önemli."

Taehyung'un beni kıskanıyor olması sırıtmama sebep olmuştu. Kim Taehyung, karısının eski sevgilisiyle iş yapıp, onları evinde ağırlarken benim bir davete gelmemi bile istemiyordu. Sırıtışım gittikçe büyürken kendimi engellemek için dudaklarımı ısırıp, endişeli bir edayla sordum.

"Nasıl sıkıntılı? Korkmalı mıyım babacığım?" Şöförün açtığı kapıdan geçip, arabaya yerleştim. Babam da yanıma oturduğunda başını iki yana sallayıp, güven verici ses tonuyla, "Korkmana gerek yok. Senin yaşlarında olduğu için fazla eğlenceli bir hayatı var ve tadını çıkartıyor. İyi birisi olduğundan eminim." dedi. Başımı sallayıp, önüme döndüm.

Babamın iş davetleri seviyordum. Bunun tek sebebi ise o'ydu. Onunla olabileceğim her an günümün en değerli vakti oluyordu.

Sıkıcı bir yolculuğum ardından mekana giriş yapmış oturma alanında diğerlerinin gelmesini bekliyorduk. Babamın bir anda başını çevirip kocaman gülümsemesiyle onun geldiğini anlamıştım. Bende tıpkı onun gibi gülümseyerek arkamı dönmüştüm.

Ancak arkamı döner dönmez koluna girmiş olan kadını görmemle gülümsemem solmuştu.

Jisoo'nun samimiyetle gülümseyen gözleri benim kıskanç gözlerimle buluşunca kendime gelerek kocaman gülümsedim. Babamla el sıkıştıktan sonra kollarını boynuma sarmıştı. Hiçbir şey belli etmemek adına ben de isteksizce sarılışına karşılık verdim.

Taehyung, babamla selamlaştıktan sonra duygusuz gözlerimin içine parıldayan gözleriyle kısa bir bakış atmış başımı okşayarak eşinin yanına geçmiş ve kollarını onun beline sarmıştı. Jisoo, beline sarılan kollarla başını hafifçe çevirerek kocaman gülümsemiş, Taehyung ise yanağına öpücük kondurmuştu.

Hah.

İkisi de harika oyunculardı gerçekten. Ne olursa olsun bu yaptığını ona kesinlikle ödetecektim. Benimle küçük bir çocukmuşum gibi oynamamalıydı.

dangerous | taenniekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin