Evin önündeki kısa merdivenleri çıkıp kapıyı açtım. Tam kapıyı geri kapatıcakken. Kapı tutuldu. Korkuyla arkamı döndüm. Gelen Yavuz' du. Kapıyı kapatıp içeri girdi. "Y-yavuz abi bir şey mi oldu?" Dedim titreyen sesimle. Korkmuştum, böyle eve mi girilirdi? "Abi mi oldum?""Sen hep benim abimdin." Bir kaç adım yaklaşıp kafasını eğdi. Malum, aramızda ciddi bir boy farkı vardı. "O çocuk kimdi?" Bunu sormak için mi gelmişti? "Arkadaşım." Güler gibi bir ses çıkardı. "Her arkadaşın sana güzelim diye mi sesleniyor? Eğer öyleyse boku yemişiz biz." Bu adamı gerçekten çözememiştim. Her cümlesinin, her kelimesinin altında bir ima yatıyordu. "Seni neden gerdi bu?" Diye sordum. "Arkadaşımın kardeşisin ya hani." Ona misilleme yaparak "Her arkadaşının kardeşiyle böyle ilgileniyorsan boku yemişiz biz." Dedim imayla. Konuşucaktı ki birden zil çaldı. Kimdi ki bu? Kapıya doğru yürüyüp delikten gelene baktım. Gelen abimdi! Görevden dönmüştü. Yavuz' a dönüp kolundan tuttum. "Abim gelmiş yukarı çık odama hemen." Sürüklemeye çalışıyordum fakat yerinden asla kıpırdamıyordu. "Çocuk gibi saklanamam ben. Hem abi nde ziyaretimin sebebini öğrenir. Nasıl olur?" Abim erkekler konusunda çok sertti. Arkadaşım hakkında bile söylenirdi. Askeriyeye bir erkeğin arabasıyle geldiğimi ögrense kızardı.
"Lütfen, lütfen çık." Resmen beni gıcıklığına yalvartıyordu. "Bir şartla, bir daha o çocuğu çevrende görmicem." Zil bir daha çalınca iyice korkmuştum. "Tamam çık hadi." Yavaş yavaş yürüyüp merdivenlerden çıkmaya başladı. Hızla dönüp kapıyı açtım. "Ağaç oldum Alaca, kök salıcaktım az kalsın." Gülümseyip boynuna atladım. "Abicim." Kafamı göğsüne bastırıp kafamı öptü. "Seni çok özledim abi." Kafamı çekip anlımdan öptü. "Cirkinleşmişsin sanki?" Dedi gülerek. "Ya abi." Diyerek omzuna hafifçe vurdum. Çok özlemiştim abimi. O benim ailemden geriye kalan tek kişiydi.
Omuzuma kolunu attı ve beraber içeriye girdik. "Aç mısın abi? Keşke gelmeden önce haber verseydin, yemek hazırlardım." Dağ başında ne yiyip içiyordu Allah bilir. "Aç değilim güzelim. Duş alıp uyucam. Akşama kadar rahat rahat hazırla sen."
"İyi peki madem. Güzelce dinlen sen." Diyerek gülümsedim. O da bana gülümseyip odasına doğru ilerledi. Hızlı adımlarla merdivenlerden çıkıp kapısı aralanmış odama girdim. Yavuz yatağımın üstüne oturmuş elindeki sütyenimi inceliyordu. Şu an yer yarılsada içine girseydim keşke. Havaya doğru kaldırıp gözümün önünde salladı. "Kırmızı, güzel tercih."
"Ver onu bana." Diyerek yanına yaklaştım. "Seksen beş beden.." Düşünceli bir şekilde göğüslerime bakıp "Senin ki o kadar büyük mü ya?" Ellerim refleksle göğüslerimi kapattı. "Pis sapık, ne hakla alıyorsun sen benim eşyamı izinsiz?"
"Sen niye böyle önemli eşyalarını ortada bırakıyorsun?" Resmen benimle dalga geçip eğleniyordu. Ayaklanıp sütyenimi uzattı. Yine o soğuk tavrına bürünüp "Ortalığa böyle şeyleri bırakma." Elinden sütyenimi alıp kafamı salladım. Yüzüme son kez bakıp odadan çıktı.
Bu adamla benim işim vardı. Utanmaz arlanmazsın tekiydi. Utançtan kızaran yanaklarıma ellerimi bastırıp sütyenimi çekmeceye koydum.
Evi bir güzel temizlemiş ve abimin gelişine özel bir sürü yemek yapmıştım. Abim de hepsini iştahla yemişti. Şu an ise arkadaşlarıyla beraber içeride oturuyor ben ise onlara kahve hazırlıyordum. Çıkardığım dört kahve bardağına kahveleri eşit bir şekilde koydum. Kahveleri tepsiye koyup mutfaktan çıktım. Yavaşça kapıyı aralayıp içeri girdim. Hararetli bir şekilde konuşup maç izliyorlardı.
"Sikerler, O top kaçar mı odun?" Diye bağırdı Gökhan Abi. Her maç gecesi bir yerde toplanıp beraber izlerlerdi. "Adam ayaksız abi." Diye bağıran Berkan Abi' ye çevirdim gözlerimi. Geldiğimi fark edip gözlerini bana çevirdiler. Aralarında Yavuz' un da olduğu gruba kısa bir gülümseme gönderip "Kahveler hazır." Dedim neşeli çıkarmaya gayret ettiğim sesimle.