Yatağımda uzanmış Yavuz' un dediklerini düşünüyordum. Gitmemi ve düşünmemi istemişti. Sürekli düşünüyordum. Sürekli onu düşünüyordum. Düşünmekten sıkılmıştım. Onu seviyordum. Belki heves olarak düşünecekti ama değildi. Evet, beni fazlasıyla üzüp kıracak bir adamdı ama ben bunu bile istiyordum. Beni sadece o mutlu etsin sadece o üzsün istiyordum. Belki saçmaydı ama ben bunu gerçekten istiyordum. O ise bunu anlamıyordu. Ben onsuz daha çok üzülürdüm ki.
Kapımın tıktıklanmasıyla "Gir." Diye seslendim. "Abicim." Diye seslenerek abim odaya girdi. "Neden yatağından çıkmıyorsun?" Dedi. Yatağımın ucuna oturup dikkatli bir şekilde bana baktı. "Halsizim biraz." Dedim. "Bugün sana kartımı veriyim ve alışverişe çık. Olur mu?" Alışveriş yapmayı çok severdim. Uzun zamandır da yapmıyordum. Babamın ölümünden beri. "Olur." Abim gülümseyerek ayağa kalktı. "Ben şimdi çıkıyorum. Kartı ayakkabılığa bırakırım. Dikkat et kendine." Eğilip alnımdan öptü. "Sende dikkat et." Dedim gülümseyerek. Göz kırpıp odadan çıktı.
Hazırlanıp çıkıcaktım. Aklıma Mirayı' da çağırmak gelmişti ama tek başıma çıkmak istiyordum. Yataktan çıkıp soğuk bir duş aldım. Saçlarımı düzleştirip makyaj masama oturdum. Bu sıcakta fondoten sürmek istemediğim için cansız gözüken cildime renkli güneş kremi sürdüm. Keskin bir eyeliner çekip kirpiklerime bolca maskara sürdüm. Dudağımın da boş gözüktüğüne karar verip kahverengi mat rujumu sürdüm. Dolaptan siyah büstiyerimi ve beyaz eteğimi çıkarıp üstüme geçirdim. Siyah kol çantamı da alıp odadan çıktım. Ayakkabılığın üstündeki kartı çantama attım. Beyaz sporlarımı da giyip evden çıktım.
Adımlarımı hızlandırıp askeriyeden çıktım. Askeriyenin arka sokağında taksi durağı vardı ordan bir taksiye binip alışveriş merkezine gidecektim. Sokağın başında gördüğüm tanıdık Range Rover la adımlarım duraksadı. Araba hiç hızını kesmeden devam etti tam yanımda durduğunda ise aniden fren yaptı. O durunca ben de durdum. Camını indirip "Nereye böyle?" Dedi Yavuz. "Alışverişe gidiyorum." Dedim bakışlarımı etrafta dolaştırarak. Şu an aptal gibi gözüktüğümü biliyordum ama yüzüne bakmakta istemiyordum. "Arabaya bin." Bakışlarımı yüzüne çevirdim. "Alışverişe gidicem dedim duymadın galiba." Histerik bir şekilde güldü. "Arabaya bin dedim sana." Bana zorla bir şey yaptırmasından nefret ediyordum. Fakat konuşmamız gerektiğinide biliyordum. Oflayarak arabaya bindim. "Kemerini tak." Dedi her zamanki sert sesiyle. Uzanıp kemerimi taktım. Araba tekrar hareketlenince "Nereye gidiyoruz?" Diye sordum. "Alışveriş merkezine gidiyoruz." Yavuz' la alışveriş mi yapıcaktık? "Niye ben tek gidemiyor muyum."
"Elbette gidebiliyorsundur ama benim canımda gitmek istedi." Dedi rahat bir şekilde. "Peki benim senle gitmek istediğimi nerden çıkardın?" Kırmızı ışık yandığında araba durdu ve Yavuz bana doğru döndü. "Sencede konuşmamız gerekmiyor mu?" Kafamı salladım. Konuşmamız gerekiyordu. "Evet." Diye mırıldandım. Bildiğim alışveriş merkezi yolundan çıkıp başka bir yola girdik. Sormadım nereye gidiyoruz diye. Ben sustum, o da sustu. Gideceğimiz yere kadar konuşmadık. Ormana gelmiştik. Fakat hala durmuyordu. Bir süre daha devam ettik ve yolun ortasında durdu. Bir süre arabanın içinde sessizlik hakim oldu. "Çok sinirliyim sana." Sesim içime kaçmış gibi çıkmıştı. "Biliyorum."
"Senle yaşadığımız her şey çok güzeldi. Her bir saniyesi benim için çok özeldi. Seni istiyorum, Hayatımın her anında istiyorum ama üzülmendende korkuyorum. Evde beni bekliceksin sürekli. Sağ mı gelicem ölü mü belli değil. Bu korkuyla yaşamanı istemiyorum. Seni başkasıyla da düşünemiyorum." Sustu. Tekrar bir sessizlik hakim oldu. "Beklerim, ben seni hep beklerim. Geleceğin umuduna sarılırım. Senle olmak istiyorum." Gözlerim dolmuştu. Onu tanımaya başlayalı kısa süre olmuştu. Yaşadıklarımızda bazı insanların her gün yaşadığı şeylerdi ama benim için öyle değildi. "Gel buraya." Dedi kucağını işaret ederek. Kemerimi çıkardım aceleyle ve kucağına geçtim. Arabanın ön tarafı geniş olduğu için rahatlıkla geçmiştim. "Sakın ağlama." Gözümden gelen damlayı sanki o görmicek gibi kafamı çevirip sildim. "Ağlama diyorum, bak buradayım seninleyim."
"Şu an buradasın, ya sonra?" İki elini belime sarıp beni kendine çekti. "Artık sen istesende ben seni bırakmam. Söz veriyorum yavrum." İnanıyordum. O sözünün eri bir adamdı. Bir söz verdiyse tutardı. Kafamı göğsüne yasladım ve kollarımı omzuna sardım. Kafasını eğip alnıma bir buse bıraktı. "Güzel sevgilim benim. Artık benlesin, beraberiz." Dedi sessizce. Gülümsedim, kafamı sallayıp "Beraberiz." Diye mırıldandım. Kafamı kaldırdım. Gözlerinin içi gülüyordu. Ben de çok mutluydum. Umarım hep beraber gülerdik.
Merhalar
Sizi çok beklettim biliyorum. Artık yeni bölümlerle karşınızdayım. Bu zamana kadar yalnız bırakmayan herkese çok teşekkür ediyorum. Elinizden geldiğince yorum yaparsanız sevinirim.SINIR: 80 VOTE 200 YORUM