Atış 7

495 45 101
                                    

SONUNDA GELDİM

"Hey, hile yapmayın!"

"Ne hilesi?"

"Oyun bozanlık yapma, Feza."

"Dalga geçme," dedim gülmemek için zor duruyor gibi görünen Oflaz'a, gözlerimi kısarak. Parmağımla iki adım arkasını gösterdim. "Geriden kullan."

Elleriyle durduğu yeri gösterip "Sen de buradan kullandın," dedi şaşkınlıkla gülerek.

Kaşlarımı kaldırdım inatla. "Geriden," dedim ellerimi belime koyup. Eğlenerek ama konuştuğumuz dili anlamayarak bizi izleyen Dom'a baktım. "Ben daha uzaktan vurdum."

Topu gösterdiğim yere bırakıp üç adım geriye giderken "Yine atacağım, biliyorsun," dedi Oflaz alaylı bir bakışla. Atışmayı, yarışmayı özlemiştim ancak bu hala sinir olduğum gerçeğini değiştirmiyordu.

"Belli olmaz." Yine atacaktı, biliyordum.

Çok oyalanmadan topa doğru adımlayıp estetik bir kıvrılmayla bükülen bacağının ölçülü gücüyle topu doksandan ağlara gönderdi. Sakince ellerini cebine atıp vuruş noktasından uzaklaştı. Bana dönüp 'Söylemiştim,' bakışları atmak istediğini biliyordum. Ki aramız limoni olmasaydı atardı ancak sinirliyken, nasıl yeneceğimi bilmiyorken böyle bir harekete girişmemesi kendi yararına olurdu.

"Durum 3-3," dedi Dom ellerini ovuşturarak. "Şimdi barajlara karşı oynayacaksınız."

Gülümsedim. Kaçmam gereken engeller, vuracağım bölgeler belli olduğu zaman daha doğru kuvvet uyguluyordum topa. Lakin Oflaz serbest vuruşlarda ciddi anlamda en iyisiydi. Dolayısıyla bu kategori de onun için fazlasıyla kolaydı.

Topu Dom'un işaretlediği noktaya bırakırken eğilmiş halde kolumun altından gözlerini bende yakaladığım Oflaz'a baktım. Elleri hala ceplerinde, eğlenen bir ifadeyle beni izliyordu. Göz göze gelince yutkunup kaleye döndü. Eğilmeyi bırakıp geri adımladım. Derin bir nefes çektim kendimi sakinleştirmek adına. Normalde kazanabileceğim bir savaşı yalnızca Oflaz'a karşı olduğu için kaybetmek istemiyordum.

Belimi kırıp topa adımladım. Son kez kaleye baktım o noktaya göndermeyi hedeflediğim topa vurmadan önce. Serinkanlılığımı korumaya ve üzerimdeki asıl baskıyı oluşturan vuruş şiddetimi ayarlamaya çalıştım zorlukla. Ayağımın iç kısmı topla temas ettiği vakit düşünme zamanım geçmiş, hareket zamanım gelmişti. Ayağımın ucunu topun altına doğru yönlendirip havalandırmak için, iç kısmını ise falso vermek için kullandım. Tahmin ettiğim gibi barajın omzunun biraz üstünden geçerek boş kaleye rahatlıkla girmişti. Kendimi kasmayı bir an evvel bırakmam ve eğlenmeye bakmam gerekiyordu.

"Neredeyse köşeye!" diye tezahürat yaptı Dom. Güldüm sessizce. "Sıra Oflaz'da. Ne düşünüyorsun?" dedi elini Oflaz'ın omzuna koyup.

Dudağını büzüp kaleyi izledi Oflaz gözlerini kısarak. "Sol alt köşe."

"Şov yapmasan olmaz," diye mırıldandım sinir ve dalgayla karışık.

"Şov yapmıyorum. Düşündüğümü ve olacakları söylüyorum."

"Tamam hadi..." dedim elimle acele etmesini işaret ederek.

Kafasını belli belirsiz iki yana sallayıp topu aldı elleri arasına. "Durduğun açıdan sol alt köşe biraz imkansız değil mi?" dedi Dom tekrar yanına yaklaşıp. Haklıydı, Oflaz benim gibi sağ ayağını kullanıyordu. Barajsa kalenin sol kısmını kapatıyordu. Üst köşe olasıydı ancak alt köşe gerçekten zor görünüyordu.

"Değil," diye karşı çıktı, çok sıradan bir şeymiş gibi. "Topu havalandırıp falso vereceğim. Topun tekrar aşağı ineceği kadar mesafe var."

PenaltılarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin