Atış 12

453 31 27
                                    

NE ÖLMESİ KARDEŞİM

Ya bölüm çok kısa ama uzun zamandır atmıyordum o yüzden hemen atayım dedim kusuruma bakmayın ;(((

"Neden ayrıldınız?"

"Feza, n'olur söyle."

"Lütfen söyle Minik Feza."

"Hadi ya."

Bir tarafında José'nin, diğer tarafında Raúl'un olduğu Feza'yı göz ucuyla izliyor, arada bana değen bakışlarıyla kafamı çeviriyor lakin kabarttığım kulağımla konuşulanları dinlemeye devam ediyordum. "Sonra anlatırım," dedi kaçıncı olduğunu sayamadığım cümleyi yeniden kurarak.

"Kulağımıza fısılda. Bak meraktan ölürüm," diyen Raúl, Feza yüz vermemeye devam edince benim tarafıma kaçamak bir bakış atıp zaten fazlasıyla yakın durduğu Feza'nın koluna sarılarak kulağına eğildi, tek beden haline büründüler. Ne söylediğini bir gram olsun duyamıyordum lakin Feza'nın kaşlarını çatıp sinirle geri çekilmesi ve Raúl'un suratındaki arsız ifade Raúl'un Feza'yı bir şeyle tehdit ettiğini gösteriyordu.

Çattığı biçimli kaşlarıyla kapıyı işaret etti kızgınlığını koruyarak. Raúl'un biraz olsun alınmasını bile sağlayamayan sevimli suratındaki düz bir çizgi halini almış dudaklarını oynattı. "Siktir git buradan."

Göz kırpıp öpücük attı geri geri adımlarken. "Elbet öğreneceğim." Feza yerde duran kramponunu eline aldığı gibi fırlattı ancak Raúl çoktan bir dolabı siper etmişti kendine.

Feza yanına oturan José'ye dönmeden önce son kez buluşan gözlerimizin temasını bozmadım bu sefer. Aksine gülümseyip başımı salladım. Aynı şekilde karşılık verdiğinde içimde tatlı lakin bir o kadar kavurucu bir hüzün oluştu. Derin bir iç çekip dolabıma döndüm.

Gollerle süslediğimiz, birçok tecrübe edindiğimiz, takım olarak birbirimize alıştığımız hazırlık ve dostluk maçları sonrası ilk resmi maçımıza çıkmak üzereydik. Feza'nın maç öncesi bunların konuşuluyor olmasına, kimsenin dikkatinin maçta olmamasına kızdığını tek tek insanların üzerinde gezinen, kısa süre onları süzen meraklı ancak sövercesine bakan mavilerinden, sıktığı çenesinden, ısırdığı dudaklarından anlayabiliyordum.

Fabián'ın yaptığı taktik ve moral konuşması sonrası tünele yönelirken gördüğüm tanıdık simayla Pamir'in arkasına geçtim. "Pamir, beni saklasana."

Kimden kaçtığımı anlamak için kaldırdığı kafasını bana çevirdi sinirle. "Nereye saklayayım, mal. Her türlü maça çıkacağız zaten."

Formasının belini çekiştirerek gelen Feza Pamir'e yaklaştı ilgiyle. "Neden saklayacaksın ki?"

Dayak atmaya hazır görünen Pamir eliyle beni işaret etti. "Bu salak, hakemle sevgili olmuştu zamanında."

"Bula bula hakem mi buldun?" dedi Feza aptallığıma hayıflanırcasına. Omuzlarımı kaldırdım suçlulukla.

"O beni buldu," dedim refleksle, sıra sıra gelen hakaretlerden bir nebze olsun sıyrılmak adına.

"Hakemle kalsa neyse. Bir de futbolcu buldu sonra. Kaşınıyor ya."

"Bir değil," diye düzeltti Feza kısık sesiyle. Kolumu kaşıdım üstüme fazla ağır düşen pişmanlıkla.

Tünelin çıkışına baktığı için onu duymayan Pamir söylenmeye devam etti. "Maçı kaybettirirse şaşırmam bakın."

Daha da merak kaplayan suratındaki kaşlarını çattı Feza. "O neden?"

"Adama çektirmediği kalmadı çünkü. Pisi pisine ayrıldı bir de."

"Huylu huyundan vazgeçmiyormuş demek ki."

"Ya hayır," diye müdahalede bulundum sonunda. "Ergenlik zamanlarımdı. Gözüm ilk defa para görmüştü, götüm kalkmıştı doğal olarak. Sonra paşa paşa özrümü diledim zaten. Aramız kötü kalmadı."

"Özür dileyince düzeliyor mu oğlum? Ne çekti senin elinden o."

"Ya kardeşim," diye söze başladım ancak Pamir'in şu an laftan anlamayacağını bildiğim için derin bir nefes çekip kendimi sakinleştirdim. "17 yaşında milyonlar kazanmaya başla da göreyim seni. Kimseyi tanımazsın. İlah sanarsın kendini."

"Hala sanmıyor musun?" dedi piç bir gülüş kaplarken yüzünü.

Koluna vurdum sinirle. "Suçsuzum demiyorum zaten. Elimden geldiğince hatalarımı telafi etmeye çalışıyorum ama."

Sahaya çıkma zamanının yaklaştığını haber eden zil sesini duyunca son kez konuşup önüne döndü Pamir. "Dua et de kasıtlı kaybettirmesin maçı."

"Öyle bir şey yapmaz. Profesyonel birisi." O kadar sabrını sınamama rağmen asla açık vermemişti. Umuyordum ki bugün de öyle davranırdı.

Oyuncuları kontrol etmek için yanımızdan geçeceği sırada beni görüp gülümseyen Larry elini uzatınca Pamir kulağıma doğru "Sıçtık," dedi. Umursamadan gülümsemesine karşılık vererek sıktım elini.

"Naber?" dedi tanıdık ancak olgunluğun yansıdığı samimi tebessümü yüzüne otururken.

"İyidir, senden?" dedim maçı kaybettirecek güce sahip olduğunu hatırlayınca kendimi samimi olmaya zorlayarak. Zorlamamın sebebi bana karşı herhangi kötü bir hareketi olması değildi kesinlikle. Yaptıklarımdan dolayı utanıyor olmamdı. En çok da beni herkese karşı korumaya çalışırken, paramı ve başarımı kıskanmakla suçlamış olmamdan utanıyordum. Buna rağmen kötü ayrılmamış olmamız üstümde bir baskı kuruyordu. Hemen arkasında duran, meraklı bakışları aramızda turlayan Feza'yı gördükçe de ilişkilerde ne derece beceriksiz ve kıymet bilmez olduğumu hatırlıyor, fazladan bir baskı daha eklenmiş oluyordu.

"İyidir. Görüşmeyeli birçok başarıya imza atmışsın, tebrik ederim. Kıskanmadım bu sefer," dedi iğneleyici bir tonla.

Kafamı eğip kolumu kaşıdım. "Teşekkür ederim ve özür dilerim."

"Dert etme. Çok zaman geçti." Tekrar zil çalınca "Sahada görüşürüz," deyip sıranın en önüne ilerledi.

"Ne demek bu şimdi?" dedi Pamir arkasından bakakalırken.

Kaşımaktan yanmaya başlayan kolumu karnıma yasladım acısını dindirmek adına. Sahaya doğru yürümeye başladık çizgi halinde. "Sakin ol," diyen yumuşak bir ses duydum hemen arkamdan. Derin bir nefes çektim talimatına uymak için lakin pek işe yaramamıştı. "Maça odaklan," dedi bu sefer, elini narince, çok kısa bir süreliğine bileğime sarıp. Tüm vücudum elektrik çarpmış gibi uyarılıp kalbim hızını en üst seviyelerine çıkarırken kafamı bir kez sallayarak onayladım. Adeta yenilenmiştim.

Taraftarların tezahüratları daha net bir hal alırken kurumaktan bir hal olan boğazımı yumuşatmak adına sertçe yutkundum. Gözlerimin, ters bir bakışını yakalayabilecek miyim merakıyla üstünde olduğu Larry, kaptanlarla konuşmayı bitirip topu gayet sıradan bir sakinlikte kaptanımız Martin'e uzatınca tuttuğum nefesimi uzunca geri verdim. Her şey oldukça normal ve olması gerektiği gibiydi, sadece Pamir kuruntu yapıyordu.

En azından öyle ummuştum.

PenaltılarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin