"Bence öyle değil. Teoride bazı hatalar var. Ezra -A takımında ise, nasıl birbirlerinden haberleri olmuyor? Bizi kandırmak için bir arada öyle davranıyorlarsa da saçma olur. " diye fikrini sundu Drew.
Uzun zamandır Pretty Little Liars izlemediğini ve ya takip etmediğini söyleyince, bizim için eski olan ama onun haberi olmayan, Ezra'nın A takımında olduğu haberini vermiştim. Şu an The Big Bang Theory izliyor olsak da, apayrı bir konuya giriş yapmıştık.
Tabağımdaki onun yaptığı makarnadan çatalıma biraz daha alıp ağzıma atmadan önce "Finalde öğreneceğiz sanırım. " dedim basitce.
Allison'ın yaşadığını duysa ne tepki verirdi acaba?
Omuz silkip düşüneli bakışlarını tekrar televizyona çevirdi.
"How I Met Your Mother'a başladım. " dedi birkaç dakika sonra.
Bakışlarım anında değişti ve kaşlarımı çatarak ona döndüm.
"Daha önce başlamadığını bilmiyordum?" diye bir soru yönettim.
"Zamanım olmuyordu." dedi yavru köpek bakışı atarak. Kızacağımı düşündüğünü biliyordum. Ama kızmak yerine kocaman sırıttım.
"Bak birde birlikte yapacak bir şeyimiz yok diyoduk. " dedim şirin şirin.
Gülümseyerek o da makarnasından biraz yedi.
How I Met Your Mother dendiğinde, aklıma ilk arkadaşlık geliyordu. How I Met Your Mother'daki gibi arkadaşlarım asla olmamıştı ama eğer bir gün beni o kadar seven ve benim de onu o kadar sevdiğim bir arkadaşım olursa, ona nasıl davranmam gerektiğini biliyordum. "Takım Elbise Giy" sözünü ona söylemezdim tabiki.
Arkadaşlık demişken, aklıma Drew geldi. Arkadaşlarını merak ettiğimi fark ettim.
"Peki arkadaşların? Onlardan bahset biraz." dedim televizyondan gözlerimi çekerek.
Bitmiş tabağını orta sehbaya bırakıp bana döndü. Yüzünün maskeden görünen kısımlarına baktım tek tek.
Dudağının kenarı kıvrılmıştı.
"Arkadaşlarım, " diyerek başladı söze. "Genelde Ryan ve Chris hep yanımdadır. Ikisi de biraz manyak. Ryan en aklı başında olanımız gibi görünür ama değil. O da delinin teki. " dedi gülerek. Ben de güldüm.
"Onun dışında, aslında geniş bir arkadaş çevrem var." dediğinde dudaklarında olan bakışlarımı gözlerine çektim. Bana bakıyordu.
Kısa süre bakıştıktan sonra bana dönen vücudunu düz çevirip kafasını koltuğun sırt kısmının tepesine yasladı ve tavana baktı.
"Yani aslında bakacak olursak, Ryan ve Chris dışında, çoğunun arkadaşlığı sahte geliyor. Belki anlamsız gelecek sana. Hatta sorgulayacaksın çünkü sebepsiz, hepsi beni kullanıyormuş gibi geliyor. Ne hissettiğimi umursayan çok az kişi var. " dedi.
Bu sırada yüzünü inceliyordum.
Konuşması bitince dudağımı ıslattım. "Sebebi yok deme. Mutlu olmayı biliyorsun. Kıskanılacak ve cesaret isteyen şeyler yapıyorsun, " dedim kendimi kast ederek. "Yani insanlar neden seni kullanmasın ki?" dedim gülümseyerek. "En azından kimin seni kullanmadığını biliyorsun."
Kafasını bana çevirdi koyduğu yerden. "Baksana. Sen bile beni neredeyse tanımıyorsun. " dedi buruk bir gülümsemeyle.
Nasıl birden ruh hali değişmişti ki?
Kucağında olan ellerinden birini tuttum. "Tanımaya çalışıyorum şapşal. Oradan bakınca seni başımdan savmak gibi bir niyetim varmış gibi mi görünüyorum? Çünkü görünüyorsam, öyle bir niyetim yok. " dediğimde yüzündeki gülümseme gerçekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizemli Misafir (Justin Bieber)
FanfictionSakin bir gecede evinizde oturup dizinizi izlerken kapının çalması sizde normal duygular uyandırabilir. Kapıyı açmanız da. Fakat içeriye maskeli birinin girip ağzınızı kapatması ve "Bana güvenir misin?" demesi? Bir insan kendisini en fazla ne kadar...