iyi okumalarr <33rosé'nin ağzından
aylar öncesi
Duyduğum hafif sesle kafamı sola döndürdüğümde bana doğru gelen bir beyzbol topu olduğunu gördüm ve ani bir haraketle topu elimle tuttum.
Jungkook'un deneylerinden birinin içindeydim. Hızımı ve gücümü ölçmek için sabahtan beri çeşitli uygulamalarda bulunmuştuk.
Islık sesiyle beraber ıslığı çalan kişiye döndüm : Jungkook'tu.
"Bravo, harika iş çıkardın." dediğinde çalışmanın sonunda bittiğini anladım. Şarjım neredeyse bitmek üzereydi.
Gülümsedim ve yere doğru eğildim. Ne yazık ki belimdeki mekanizmada hâlâ sorunlar çıkıyordu bu yüzden eğilirken biraz ani eğilmiş olmalıyım ki kırt diye bir ses duydum. Haraket edemiyordum. Yere doğru eğilmiş bir vaziyette donakalmıştım.
"Jungkook." sakince seslendiğimde bana arkasına dönük olduğunu fark ettim çünkü ayakları bana doğru bakmıyordu.
Arkasını dönmediğinde bir daha seslendim. Bana doğru asla dönmüyordu.
Mekanizmam ile ilgili korkunç bir problem olduğunu anlamıştım çünkü içimden gelen sesler hiç normal değildi. Aniden tüm bedenimin kontrolünü kaybettim ve kendimi yerde buldum. Beynim hâlâ aktifti ama doğrulmayı bırak göz bebeklerimi bile haraket ettiremedim.
"Rosé?" diye endişeli bir ses duydum ve daha sonra yerden kaldırıldım.
Hızla beni demir ve ağır olan kutumun içine koydu ve kapağını da kapatarak beni karanlığa hapsetti. Sanırım aktif olduğumu düşünmemişti.
Telefonunu hoparlöre aldığında aradığı kişinin tek arkadaşım Park Jimin olduğunu duydum.
"Jimin, hemen laboratuvara gel! Rosé'nin yazılımında veya mekanizmasında bir sorun çıktı sanırım. Emin değilim! "
"Tamam sakin ol, yola çıktım bile." diyip telefonu kapattı.
Aniden kendimi haraket ettirebildiğimi fark ettim ve beynimde tuhaf şeyler hissettim. Sanırım biri beni ele geçirmeye çalışıyordu. Kutunun kapağına vurdum, hemen Jungkook'u uyarmam gerekiyordu.
Sanırım duymamıştı.
Bir kez daha elimi kaldırdığımda vurmam mümkün olmadı çünkü çoktan ele geçirilmiştim.
**
jungkook'un ağzından devam
Her şey bir anda gelişmişti ve şu an laboratuvara yetişemezsem Rosé'yi kaybedebilirdik.
Arka koltuğa koyduğum kutudan sesler geldiğinde şaşırmıştım. Arabayı sağa çektim ve hızla arka koltuktaki demir kutuyu açtım. Rosé aktifti ve dümdüz yukarıya bakıyordu.
"Tanrı'ya şükür." dediğimde Rosé aniden doğruldu ve gözlerini bana dikti. Çok tuhaf bakıyordu.
"Rosé?" dediğimde gözlerini yumdu ve tekrar açtığında gözlerinin kıpkırmızı olduğunu gördüm. Korkarak geriye bir adım attığımda tek eliyle boğazıma sarıldı ve hafifçe sıktı. Nefesim kesilirken dişlerini sıktığını gördüm.
Ona zarar vermek istemiyordum ama beni öldüresiye boğuyordu. En sonunda çırpınmayı bıraktığımda elini gevşetti ve beni kutunun yanına koydu.
Arabadan inip direksiyona geçtiğinde ağzım açık kalmıştı. Resmen hipnoz etkisinde gibiydi.
"Nereye gidiyoruz?" diye korkuyla sorduğumda yazılımına ayarladığımız gibi konum bildirmesini beklerken hiç beklemediğim bir cevap verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love, rosè // rosèkook
Fanficname: Park Rosè age: 22 eye color: grey favorite color: baby pink created by: Jeon Jungkook warning (!) : this story is very painful