final: goodbye to god

471 51 35
                                    



150 yıl sonra

Rosé'nin ağzından

Gözlerimi açtığımda hiç bilmediğim bir yerdeydim. Hemen ayaklandım ve gözlerimle Jungkook'u aradım. Oda küçük ve griydi. Kapsül gibiydi.

"Jungkook ?" diye seslendiğimde odanın kapısı açıldı ve sarışın bir adam içeriye girdi.

"Başlat tuşuna basalı çok oldu Chaeyoung Park. Demek anca kendine gelebildin." dediğinde meraklandım. Ne zamandır buradaydım ?

Ayrıca adam Rusça konuşuyordu ve sanırım ayarlarımı değiştirmişti çünkü ben de Rusça konuşarak devam ettim.

"Siz kimsiniz ? Ben neredeyim ?"

Adam güldü ve bana elini uzattı.

"Benim kabalığım, maruz görün. Ben David. Şu an Rusya sınırları içerisindesiniz. Ve tahminimce bir robot olarak 150 yıldır hiç 'başlat' tuşunuza basılmamış, yani 150 yıldır uyuyordunuz Bayan Park."

Dediklerini algılamakta zorluk çektim. Nasıl yani 150 yıl mı geçmişti ? Şaka mı yapıyordu ?

Benim cevap veremeyeceğimi anlayınca devam etti.

"Yaratıcınız Jeon Jungkook 150 yıl önce öldü. Daha doğrusu öldürüldü. Kendisi idolümdü ve çoğu teknoloji firmasında hâlâ bile sizin hakkınızda konuşuluyor. Yapılmış en gelişmiş robotsunuz Bayan Park. Çünkü 150 yıldır dünya berbat bir hale döndü ve ilk çağlardan farksız bir hayat yaşamaya başladık. Tahminimce bunu Bay Jeon öngördü. Öldürüleceğini ve dünyanın berbat bir hale geleceğini biliyordu. Bu yüzden sizi korumak için elinden geleni yaptı."

Cümleleriyle kasıldım ve daha sonra ağlamaya başladım. Bu nasıl mümkün olabilirdi ? Jungkook 150 yıl önce ölmüştü yani öyle mi ? Kesinlikle inanmıyordum.

Ağlamaya devam ettiğimde adam elini omzuma koydu.

'Vay canına' diye mırıldandığını duydum. "Ne kadar da insansı."

Aklıma Jungkook'la son konuşmam geldiğinde daha çok ağladım. Onu çok özlemiştim, yanımdayken bile çok özlüyordum.

"Bayan Park,  Bay Jeon size bir mesaj bırakmış." dediğinde kafamı kaldırdım.

"Bu mesajı sizin cebinize yerleştirilmiş bir bellekte bulduk. Biz birazını ne olduğunu anlamak için izledik ama sonra özel bir şey olduğunu anlayınca kapattık. İsterseniz izlemeniz için sizi odaya götüreyim."

Usulca kafamı salladım ve peşinden yürümeye başladım. Askeriye gibi bir yerdeydik ve yürürken camdan dışarıya baktığımda dışarıda gri bir gökyüzü ve ağaçsız bir toprak gördüm. Toprak yer yer çatlaktı ve çok kötü görünüyordu.

"Ben buraya nasıl geldim ?" diye sorduğumda kafasını çevirmeden yanıtladı.

"Efendim sizi bulalı henüz 2 gün oldu. Kayıptınız ve tüm hükümetler peşinizdeydi. Jeon'un melek gibi fakat insanlardan farkı olmayan robotuydunuz. Elbet herkes sizi istiyordu."

Dedikleriyle sessiz sessiz ağlamaya devam ettiğimde o da konuşmayı sürdürdü.

"Fakat daha yeni edindiğimiz bir bilgiye göre Jeon sizi 150 yıl önce Rusya'ya getirmiş, size şu an söyleyemeyeceğim kadar önemli ve gizli bir yerde muhafaza etmişti. Bir zaman kapsülüne hapsedilmiş bir şekilde bulundunuz."

İnanmak istemiyordum ama her şey öyle gerçekçiydi ki kendimi berbat hissediyordum.

Nihayet uzun koridordan geçip odaya geldiğimde sandalyeye oturdum ve önümdeki dev ekrandaki 'başlat' yazısına tıklayarak izlemeye başladım.

love, rosè // rosèkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin