4.Bölüm

43 3 0
                                    

Toprak elinde titreyen telefonu kimin aradığına bakmadan yanıtladı.
“Kız ifade vermiş, diğer kızdan bir iz bile yokmuş.” dediğinde Toprak karşısında uyuyan kıza baktı.
“Bak, eğer kız yanındaysa bırak gitsin senin de başın belaya girecek.”
Toprak “Kız benim yanımda değil, kimin ne düşündüğü de umurumda değil.” dediğinde karşısında ki kişi sıkıntılı bir şekilde nefes aldı.
“Kendine çok dikkat et ve çok iyi düşün Toprak.”
Toprak çağrıyı sonlandırdı ve telefonu koltuğa fırlatıp kızı izlemeye devam etti.

Yüksekten düşmüş hissiyle gözlerimi açtığımda Toprak başımda bekliyordu.
Elimi saçlarıma attığımda terlediğimi fark ettim.
Dün gecenin tamamını hatırlamıyordum.
Koltukta toparlandım ve ona baktım.
Çok uykusuz ve yorgun görünüyordu, gece boyunca uyumadığı her hâlinden belliydi.
Ayağa kalkıp yanına oturduğumda gözleri bana döndü.
“Çok yorgun ve uykusuz görünüyorsun.” dedim yüzüne bakarak.
“Gece uyumadım.” dedi gözlerime bakarak.
“Dinlenmek ister misin?” dediğimde hiçbir tepki vermeden gözlerimi bakmaya devam etti.
Hiç düşünmeden elimle kucağımı gösterdim.
O her şeye rağmen beni evine almıştı, birkaç saat kucağımda uyuması sorun olmazdı değil mi?
Gözlerime birkaç dakika daha baktıktan sonra pes edip başını dizlerime koyarak kızarmış gözlerini kapattı.
Kokusu burnuma dolduğunda gözlerimi birkaç saniye kapattım.
Kokusunun ne kadar güzel olduğunu o an fark ettim.
Nefesi düzene girdiğinde uyuduğunu anlayarak derin nefes aldım.
Küçük kız, kulaklarını kapatarak koşmaya başladı.
Biraz sonra boş bir sınıfa girdi kapıyı kapatarak yere çöktü.
Defalarca hiçbir şey olmadığı söyledi kendine.
Duyduğu şeyler sakinleşmesini önlüyordu.
Geçmeyeceğini anlamıştı artık.
Hıçkıra hıçkıra ağlayarak güçlü olacağını fısıldadı.
Dışarıdan gelen sesler yüzünden ayağa kalktı ve gözündeki yaşları sildi.
Küçük kız, bu günden sonra asla ağlamadı.
Yaşadığı kabus gün geçtikçe daha çok kötüleşti.
Gün geçtikçe kendini tanıyamayacak duruma geldi.
Bu küçük kız Mia’dan başkası değildi.
Yaklaşık iki saat sonra Toprak gözlerini açtığında kendimi toparlamaya çalışarak ona baktım.
Birkaç dakika birbirimize baktıktan sonra kucağımdan kalktı.
“Teşekkür ederim Mia.” dediğinde gülümsedim.
Biraz sonra mutfakta ki masa da kahvaltı yapmaya başlamıştık.
Sessizlikten rahatsız olup “ Bir şey mi oldu?” dedim.
“Ne olabilir ki?” dedi sabit bir sesle.
Her şey olabilirdi...
Yemek yemeye devam ettiğin de ben onun kadar rahat olamıyordum, içimde kötü bir his vardı.
Konuyu değiştirmek ister gibi “ Ailen nerede?” dedi.
“Yurt dışındalar.” dediğimde tek kaşını kaldırarak “Neden?” dedi.
“Orada bir şirketimiz var, o yüzden.” Dedim kısa bir şekilde durumu açıklamaya çalışarak.
“Neden sordun?” dedim sorgulayıcı bir sesle.
“Seni merak edebilirler.” dediğinde başımı aşağı yukarı salladım.
“Ama yapacak bir şey yok. “ dediğimde kafasını kaldırarak bana baktı.
“Senin ailen nerede?”
Birkaç dakika bekledikten sonra “İkisinin de farklı hayatları var.” dedi ve devam etti.
“Düzenli para göndermekten başka bir şey yapmıyorlar. Yıllardır yüzlerini bile görmedim.”
Hassas bir konu olduğunu fark ettiğimde konuyu hemen kapatmak istedim.
“Dün geceyi pek hatırlamıyorum, sana zorluk çıkardım mı?” dedim.
“Hayır, hemen uyudun.”  dediğinde kafamı aşağı yukarı salladım.
Tabağımda ki kahvaltılıkların bir kısmını bitirdiğimde birkaç yudum portakal suyumdan içtim.
Tam bir şey diyecekken telefonu çaldı ama o anında çağrıyı reddetti.
“Açabilirdin önemli bir şeydir belki.”
“Önemli değil.”
Telefon ikinci kez çaldığında Toprak umursamadan kahvaltısına devam etti.
Arka arkaya bildirim sesi geldiğinde gözleri telefona çevrildi.
Hızla ayağa kalkıp odası olduğunu düşündüğüm yere gitti ve kapıyı sertçe kapattı.
İçeriden konuşma sesleri geldiğinde telefonda konuştuğunu anladım.
Yanıma geldiğinde koltuğa oturmuş televizyonda ki yansımama bakıyordum.
“Kız ve ailesi senden şikayetçi olmuş.” dedi soğuk bir sesle.
“Tek yapabilecekleri şeyi yapmışlar.” dediğimde sesim düşünceli çıkmıştı.
“Senin de başın belaya girecek artık buradan gitmem lazım.” dedim gözlerim gözleriyle buluşurken.
“Nereye gideceksin?” dediğinde aklımdan geçeni biliyor gibiydi.
Gülümseyerek “Teslim olacağım.”  dediğimde başını iki yana salladı.
Teslim olacağıma o kucağımda uyurken karar vermiştim.
Ne olacağını umursamıyordum, sadece artık bu oyuna son vermek istiyordum.

“Öyle bir şey olmayacak Mia.” dedi gözlerini gözlerimden çekmeden.
“En doğrusu bu.” dedim sesimi kontrol etmeye çalışırken.
“Böyle düşünmene sebep olan şey ne?” dedi tek kaşını kaldırarak.
Karanlık bir oda da kafamı duvara yaslamış yerde oturuyordum.
Dudaklarım karanlığa  sadece iki cümleyi fısıldıyordu.
“Ben karanlıkta ki son ışık tanesiyim.”
“Ben Mia, rol yaptığım her saniyeyim.”
Defalarca tekrarladığım cümleleri başka sesler bastırıyordu.
Kafamda yankılanan ilk cümle “Herkese zarar veren bir mikropsun.” Olmuştu.


Devam edecek...

Kukla'nın yeni bölümü için yorum sınırlamasını kaldırdım.
Sizden istediğim tek şey, bölümü okurken  düşüncelerinizi ve  duygularınızı yorumlarda belirtmeniz şimdiden teşekkkür ederim.♥

Yeni bölümde görüşmek üzere...








KUKLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin