Megumi: Itadori
Yuuji: haha evet?
Megumi: Bugün sende kalabilir miyim?
Yuuji: Evet tabii ki
Sormana gerek bile yok
Ancak, bir sorun mu var? Umarım kötü bir şey olmamıştır.Megumi: Buradan açıklayabileceğimi sanmıyorum
Hayır, yanına gelsem de açıklayabileceğimi düşünmüyorumYuuji: Ailen ile mi ilgili
Megumi: Sadece kötü hissediyorum
Yuuji: öyleyse aşağı inip seni bekleyeceğim
Megumi: Bunu yapmana gerek yok
Yuuji: Hayır hayır sorun olmaz seni aşağıda bekliyor olacağım
Ah bu arada sen neredesin?Megumi: Sokağın başında
Yuuji: Büyük bir sorun olmalı |
Kapıda seni bekliyorum öyleyse!~
Yuuji endişelenmişti. Megumi onda kalmayı teklif ettikten beş dakika bile geçmeden evinin az ilerisinde olduğunu söylemişti ve bu, arabayla gelse bile imkanı olabilecek bir süre değildi. Evleri arabayla birbirlerine on dakika kadar uzaklıktaydı çünkü. Demek ki genç çocuk evinden uzun bir süre önce çıkmış fakat Yuuji'ye biraz daha geç haber vermişti.
Yuuji telefon ekranına bakmayı kesip abisinin ceketini üzerine giydi, hızla merdivenleri indi ve kapıyı sessiz şekilde açarak kendini evden dışarı attı. Yolun sonundaki birkaç sokak lambası sönmüş, bu nedenle Megumi'nin geleceği taraf tamamen karanlıkta kalmıştı.
Pembe saçlı oğlan tereddüt bile etmeden ellerini eşofmanının cebine koyup karanlığın içine daldı. Ezbere bildiği yolda yürürken etraftaki bütün seslere odaklanmıştı. Gözlerinin karanlığa alışması biraz zamanını alabilirdi ama sokak zaten sessiz olduğu için Megumi'nin adım seslerine odaklanması için ekstra bir çaba harcaması gerekmiyordu.
Sokağın sonuna yaklaştığını, komşularının küçük kızının açık mavi gece lambasının yansımasından anlamıştı. Yerinde durarak etraftaki sesleri dinlemeye koyuldu yine. Ağustos böceklerinin çıkardığı sesler, rüzgar yüzünden birbirine sürtünen yaprakların hışırtısı, tam yanında durduğu evden gelen hafif derecedeki müzik sesi...
Ve tabii ki yavaş birkaç adım sesi. Yuuji başını kaldırdı ve karanlığa doğru bakmaya başladı. Sesler tam da önünden geliyordu. Yine de aceleci davranmak yerine karşısındaki silüet yakalaşana kadar bekledi. Uzun boylu, saçları dağılmış arkadaşının yüzündeki acı ifadeyi görünce kalbine sert bir yumruk yemiş gibi hissetti. Onu daha önce hiç böyle görmemişti. Doğrusu onu hiçbir zaman böyle görmek istemezdi. Megumi'nin gülümsemesi ya da en kötü ihtimalle kaşlarını çatması gerekiyordu. Yüzündeki bu ifade hiç iyi değildi.
"Yuuji..." diye mırıldandı Fushiguro, aralarında bir metre kala durduğunda. Gözleri yaşlar ile parlıyor, dağınık saçları hafiften esen rüzgar ile daha da karmaşık hâle geliyordu.
Itadori ona destek olmak için bir adım ilerleyip kolunu uzattığında karşısında duran, koyu mavilerin sahibi ani bir şekilde kollarını ona doladı. Buna ihtiyacı olduğu açıktı. Yuuji şaşkınlığını bir kenara atmaya çalıştı ve içindeki garip hisle kollarını Megumi'nin vücuduna doladı. Kalp atışlarını ve nefes alış verişlerini hissedebiliyordu. Arkadaşının akıttığı gözyaşlarının omzunu ıslatmasına izin vererek ona daha sıkı sarıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Central Park :: itafushi
Fanfiction"Beni sevdiğini söyle," diye fısıldadı Megumi, pembe saçlı oğlanın kulağına doğru, "Duymak istiyorum."