Choso: Hazır mısınız?
Nobara!!: Maki, Miwa ve ben size doğru geliyoruz.
Megumi: Sizi biz alabiliriz, hava biraz soğuk. Elbiselerle o kadar yolu yürümeniz gerekmiyor.
Nobara!!: Elbiseler Miwa'nın çantasında. Yine de batırmadığınıza emin olmak için oraya geliyoruz.
Choso, sen geliyor musun?
Choso: Bana mı yürüyorsun?
Maki: Haha ne kadar komik olduğunu biliyor musun Choso
Choso: Hayır
Maki: Bizi düşündüğün için teşekkürler, Fushiguro
Megumi: Evet
Yuuji: Neden sıradan bir şekilde partiye gidemiyoruz?
Yani zaten evinde olmayacak mı?
Nobara!!: Erkek olduğun için ekstradan hazırlanmaya ihtiyacın bile yok ve sen bir pantolon giymeye mi üşeniyorsun?
Megumi: Cinsiyetle ne ilgisi var?
Choso: Yüzünü boyamaya ekstra çaba mı diyorsun?
Maki: Kapıyı açın, vardık.
Yuuji: Geliyorum!
~
Yuuji havuz kenarına oturup ayaklarını suyun içine soktuğunda diğerleri, onun çevresine daire olacak şekilde yerleştiler. Choso'nun yüzü ifadesizdi, Miwa çekingen, Nobara sessiz, Maki garip bir şekilde sırıtıyordu. Herkes Toge'ye hediyelerini verdikten sonra tanımadıkları birkaç kişi oradan ayrılmış ve sonunda sadece kendileri kalmıştı.
"Oyun oynayalım," diye bir fikir attı ortaya Nobara. Maki onu onaylayınca diğerlerinden de onay mırıltıları yükseldi.
"Ne oynayacağız? Göz kırpmama yarışı falan mı?" dedi Megumi ortamdaki garip sessizlikten dolayı herkesin birbirine bakmasının garip olduğunu imâ ederek. Toge ve Miwa birbirlerine kısa süre baktıktan sonra Miwa ayağa kalktı ve bahçenin ortasında duran masadaki şişeyi alıp yanlarına geri geldi.
"Doğruluk mu Cesaret mi oynayacağız. Sorulardan kaçma hakkınız olacak ama kaçtığınız her soruda doğruluk için bir, cesaret için üç kadeh içeceksiniz." diye kısa bir bilgilendirmede bulundu Toge, "Oynamak istemeyen şimdiden çıkabilir."
Yuuji bundan rahatsız olsa da hiçkimseden aksini belirten bir laf çıkmadığı için sadece ortama ayak uydurmaya karar verdi. Şişeyi açmadan aralarına koydu Miwa. Maki de bütün gücünü şişeyi çevirmeye verdi.
Gecenin geri kalanında birbirlerine sordukları komik sorulara gülmüş, bazı sorularda sinirlenmişlerdi. Choso ortam gerildiği zaman araya girip sakinleştirmişti ve Megumi yapmak istemediği iki cesaret görevi için aynı anda kaliteli alkolden altı kadeh içmek zorunda kalmıştı. Nobara'nın gülmekten gözleri dolmuştu ancak sonunda Miwa'nın uyarması ile susmak zorunda kalmıştı.
Yuuji havuzun içindeki ayaklarını yavaşça ileri geri sallarken yanına ne zaman geldiğini fark etmediği Megumi de aynı şekilde ayaklarını suya soktuğunda yüzünde küçük bir gülümseme belirtmişti. Yuuji, çocuğun hafiften kızarmış yüzünü ve küçük gülümsemesini izlerken tanrının onu ne kadar eşsiz ve nefes kesici yarattığını düşünmeden edemedi.
Megumi başını ona doğru çevirip gülümsemesini genişletti ve Yuuji'nin kalp atışlarının ritminin bozulmasına sebep oldu. Büyük ihtimalle hiçbir zaman genç çocuk üzerinde yarattığı etkinin büyüklüğünün farkına varmayacaktı. Büyük evin ışıkları Megumi'nin yüzüne vuruyor, gözlerinin daha parlak görünmesine sebep oluyordu. Yuuji bunu beğenmişti, Megumi'nin gözleri en sevdiği özelliklerinden biriydi çünkü.
"Hoşlandığın biri var mı, Yuuji?" diye sordu Megumi.Itadori baştan sona kızarırken bunun sebebinin sorduğu soru mu yoksa ona ismiyle hitap ettiği nadir zamanlardan birinin olması mı olduğunu kestiremiyordu. Cevap veremeyeceğini anladığında başını iki yana sallamakla yetindi. Megumi başını tekrar ayaklarına çevirdi.
"Daha önce sana..." dedikten sonra kısa bir süre daha suyun içindeki ayaklarını izledi ve başını Yuuji'ye çevirirken aynı zamanda yüzünü onun yüzüne yaklaştırdı. Yuuji daha fazla kızarmamak için bakışlarını ondan kaçırırken Megumi'nin sesinin sıcak nefesi ile kulaklarına dolduğunu hissetti, "Ne kadar güzel olduğunu söylemiş miydim?"
Çocuk sakinleşmek adına derin nefesler alıp verirken Megumi ellerini destek aldığı yerden ayırdı ve vücudunun ağırlığı ile havuza düştü. Etrafa sıçrattığı suların birkaç damlası Yuuji'nin yüzüne gelirken diğer herkes gülerek ve bağırışarak onun yanına toplandı.
* * *
"Megumi, ağırlığını sabit tut," diye söylendi Yuuji, sırılsıklam arkadaşına destek olmaya çalışırken kendisi de ıslanmıştı ancak bunu umursamıyordu. Onu havuzdan çıkardıktan sonra Toge'nin boş odalarından birinin yerini öğrenmiş, Megumi'yi oraya bırakıp üstünü değiştirmesine yardım etmek için merdivenleri çıkmaya çalışıyordu.
Son üç merdiven kalmıştı ama Megumi kendini oldukça salmıştı. Daha önce içmediği için olabilirdi. Özel günlerde bile alkolden uzak duruyordu nasıl olsa. Yuuji zorlukla merdivenleri aştı ve Megumi'yi duvara yaslayıp kapıyı açtıktan sonra boş sayılabilecek odanın içerisine geçirdi. Megumi kollarını Yuuji'ye dolamış, başarısız olmasına rağmen kendi kendine yürümeye çalışıyordu.
Yuuji kıkırdadı, Megumi'yi ilk kez böyle görüyordu. Hâlâ yeteri kadar gevşemiş olmasa da yüzündeki sert ifade yok olmuş, yerini çok daha masum bir ifade almıştı be bu kesinlikle Yuuji'nin hoşuna gitmişti.
Yuuji Megumi'yi yatağa bıraktığı anda onun için uygun bir tişört ve Inumaki'nin eşofmanlarından birini seçerek tekrar çocuğun yanına gitti. Islak kıyafetleri ile yerde ve yatakta nemli izler bırakmış olduğunu da o zaman fark etti. Burayı temizlemesi gerekiyordu...
Önceliği Megumi'ye vererek ayakabılarını çıkardı siyah saçlı oğlanın. Ardından sırtını yatağın başına yaslayarak onu uyandırmaya çalıştı.
"Hmm?" diye bir mırıltı aldı yanıt olarak. Çocuğun yüzü bu kez huzursuzdu.
"Kollarını kaldır." diye fısıldadı Yuuji. Saat geç olduğu için istemsizce herkesin uyuduğunu ve sessiz olması gerektiğini düşünüyordu.
Megumi söylediğini ikiletmeden kollarını kaldırdığında Yuuji, çocuğun üzerindeki ıslak tişörtü çıkarıp yerine açık pembe ve üzerinde şirin bir tavşan resmi olan bol tişörtü giydirdi. Megumi'yi böyle görmek gülümsemesine sebep olurken hasta olmaması için aynı hızla altındaki pantolonu çıkarıp yerine eşofmanı giydirdi.
"Benim sana bir şey söylemem gerekiyordu... " diye mırıldandı Megumi kapalı gözleri ve uykulu sesi ile. Yuuji olduğu yerden kalkmadan cümlesini tamamlamasını bekledi ancak Megumi bir kelime daha etmeden uykuya dalmıştı.
Genç çocuk, karşısındaki siyah saçlı arkadaşını kısaca inceledi. Kurumak üzere olan nemli saçlarını, porselen bebeğinkini andıran güzel cildini, uzun koyu renkli kirpiklerini ve elmacık kemiklerinin üzerine düşen gölgelerini... Tanrı onu yaratmak için üstün bir çaba sarf etmiş gibi görünüyordu. Ki Itadori Tanrı'nın yerinde olsaydı, yarattığı milyonlarca insan arasından en sevdiği kesinlikle Megumi Fushiguro olurdu.
_____________
Son bir gecis bolumu kaldi >_<
Bir de kapagi degistirdim cunku cok hosuma gitti umarım siz de beğenirsiniz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Central Park :: itafushi
Fanfiction"Beni sevdiğini söyle," diye fısıldadı Megumi, pembe saçlı oğlanın kulağına doğru, "Duymak istiyorum."