Sıcak.
Yuuji'nin düşünebildiği tek şey buydu. Kavurucu güneşin altında tren istasyonundalardı ve Nobara'nın gelmesini bekliyorlardı, her zamanki gibi gecikmişti. Yuuji elini kaldırıp zorlukla alnındaki terleri sildi. Üç hafta kadar önce yaz tatiline girdikleri için oldukça mutluydu ancak nemin ciğerlerine kadar indiğini hissetmek bütün iyi düşünceleri sonsuza kadar uzaklaştırmıştı.
Ensesinde soğuk bir baskı hissettiğinde ürpererek başını Megumi'ye çevirdi. O da en az kendisi kadar bunalmış ve gerilmiş görünüyordu. Elindeki gazlı içeceklerden birini Yuuji'ye uzatırken çantasını yere bırakıp Yuuji'nin yanına oturdu, "Yarım saatten uzun bir süredir onu bekliyoruz, sence aramamız gerekiyor mu?" diye sordu geriye doğru yaslanırken.
Yuuji telefonunu cebinden çıkardı ve Nobara'ya attığı mesajlara baktı, henüz hiçbirini okumamıştı. Ekranı kısa bir süre daha izledikten sonra başını sallayarak Megumi'yi onayladı ve köşedeki arama butonuna tıkladı. Telefonu kulağına götürdüğü anda Nobara'nın sesini duydu. Birkaç metre kadar ileriden, hızlı adımları ile onlara doğru geliyordu. Üzerindeki beyaz elbise ile oldukça sevimli görünüyordu, Maki'nin Nobara'yı bu elbise içinde gördüğü anda elini evlenme teklifi edebileceğini düşününce kıkırdamadan edemedi. Aralarında garip bir ilişki vardı.
Nobara koşmayı kesip kısa bir süre nefeslendikten sonra yüzüne geniş bir gülümseme yerleştirdi, "Özür dilerim, eşyalarımı toplamak beklediğimden uzun sürdü ve alarmın sesi ile uyanamamışım!" diye kendini açıkladıktan sonra işaret parmağı ile yanındaki iki büyük valizi gösterdi.
"Sorun değil, hadi gidelim!" dedi Yuuji heyecan içinde. Çocukça gelebilirdi ancak ilk kez ailesi yanında olmadan arkadaşları ile tatile çıkıyordu ve bu, içindeki heyecanın daha da artmasına sebep oluyordu.
Megumi ayağa kalkıp Nobara'nın büyük valizini trene taşımasına yardım ederken Yuuji de oturduğu yerden kalktı ve Nobara'nın büyük, silindir çantasını taşıdı. Tren, beklediklerinden çok daha boştu. Genelde tatil için tercih edilen bir yere gitmelerine rağmen.
Valizleribi yerleştirdikten sonra Nobara, cam kenarında bir yere oturduğunda Yuuji yanına yerleşti ve Megumi de karşılarındaki koltukta yerini aldı.
"Öncelikle ne yapacağız? Otele vardığımız anda odamıza yerleşip dışarı mı çıkalım yoksa günü orada mı geçirelim?" diye sordu Yuuji, birkaç yolcu daha trene binerken. Nobara tırnaklarındaki açık renkli ojeyi incelemeyi kesip Megumi'ye döndü.
"Gitmek istediğin bir yer vardı öyle değil mi?"
Yuuji de bunu hatırlıyordu, kafede otururken ağzında kısaca gevelemiş, gideceklerdi otele yakın bir kitapçıdan bahsetmişti.
"Eğer istersen önce oraya uğrayabiliriz, Fushiguro." diye bir teklif sundu, yüzüne geniş bir gülümseme yerleştirirken. Megumi'nin kitap kapaklarını açıp incelemesini ve Nobara ile kendisine çaktırmadan sayfalarını koklamasını izlemeyi seviyordu. Kendini kaptırdığında hep çok güzel görünüyordu. Hoş, Yuuji'ye göre Megumi'nin çirkin görünmesinin imkanı yoktu zaten.
Megumi başını iki yana salladı, "Hava oldukça sıcak. Oraya gitmek için sıcaklığın daha az olduğu bir günü veya güneşin batmasını beklemek daha mantıklı bir seçenek."
Nobara saçlarını dikkatlice kulağının arkasına sıkıştırdı, "Bir hafta sonra otelde parti olacakmış. Eğer... Siz de birilerini çağırmayı kabul ederseniz Maki'yi davet etmeyi çok isterim."
Tren yavaşça ilerlemeye başladığında Yuuji bakışlarını Nobara'ya çevirdi. Kız oldukça huzursuz görünüyordu. Belki de tatile diğerlerini dahil etmeyeceği konusunda söz verdiği içindi. Ancak onların da katılması Yuuji için sorun olmazdı hatta kendisi de Choso'yu davet edebilirdi, "Benim için bir sorun yok Choso'yu çağırabilirim." diye yanıtladı bu yüzden. Arkadaşının yüzündeki gergin ifade yerini bir gülümsemeye bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Central Park :: itafushi
Fanfiction"Beni sevdiğini söyle," diye fısıldadı Megumi, pembe saçlı oğlanın kulağına doğru, "Duymak istiyorum."