06 | Cadı & Avcı

55 4 1
                                    

Telefonuna bakıyordu adam. Kızının yabancı bir kadının yanında gezdiğine dair uzaktan çekilen fotoğrafları inceliyordu. Görülür görülmez çekilmişti fotoğraflar ve doğrudan adama yollanmıştı. Ufak nüfuslu bir kasabada bile kraldan çok kralcı insanlar vardı. Her ne kadar adam kralcılardan hoşlanmasa da kullanışlı olduklarını reddedemezdi.

Ofisinin kapısı açıldı ve içeriye esmer, yapılı bir adam girdi.

"Kapıyı çalmadan girmiş olmanı bir kere görmezden gelebilirim," dedi adam.

"Acil gelmemi söyleyen sendin."

"Destursuz girmeni gerektirecek kadar acil değil." Telefonun ekranını ana ekrana geri döndürdü ve kilit düğmesine basarak ekranı kapattı. Masasının üzerine telefonu koyarken, "Oturmayacağını biliyorum o yüzden sormayacağım," dedi.

Uzun siyah saçları olan adam cevap vermedi.

"Aklında ne kadar var?" dedi koltuğunda oturan adam.

"Ne yapacağımı henüz söylemedin."

"Görevinin adamısın demek, takdir edilesi." Dirseklerini koltuğunun iki yanına koyan adam ellerini göğsünün hizasında kenetledi. "Uzun zamandır kasabamızı tehdit eden bir tehlike var. Bir kurt, sıradan bir kurt değil; bir Werewolf, kendisinin werewolf olduğunu yeni öğrendim ama bu bir şeyi değiştirmez. Şu ana kadar bir eylemde bulunmadım çünkü işime geliyordu. Ormanı tehlikeli bir yer yaptığı için kimse gitmiyordu. Gidenlerin hali ortada olduğu için gençler dahil herkes sınırların içerisinde kalıyordu ve ormana gitmeyen gençler demek daha az şikayetçi ebeveyn demektir."

Ayakta dikilen adam onun sözünü kesti. "Açıklamaya ihtiyacım yok, hedefimi bilmem yeterli."

"Senin birçok açıklamaya ihtiyacın var evlat, görgü kuralları da onlardan biri."

"Bir Werewolf..." dedi esmer adam. "Dişi mi erkek mi?"

"Bilmiyoruz."

"Fotoğrafı da yok o zaman?"

"Evet, herhangi bir görüntü kaydedilemedi."

"Varlığından emin olmak için gerekçeniz ne? Sıradan bir kurt sürüsü de olabilir."

"Kızım görmüş. Onun ne gördüğünü söylediğine inanıyorum ki cesetlere bakınca başka bir tahminde bulunmak da pek mümkün değil. Özetle, kurdun ölüsünü getir ve paranı al, tüm bedeniyle ama. Eksik bir uzvu olmasın. Sakın canlı getireyim de deme yoksa paranı alamazsın."

"Peki," dedi adam kısaca. "Ertesi günün güneşi doğmadan cesedi getirmiş olurum."

"Ben otuz altı saat diyecektim ama tamam, senin dediğin gibi olsun."

"On iki bin dolar yeterli," dedi avcı.

"Ne güzel hem kendini işine adamış hem de alçak gönüllü bir avcısın. Yalnızca görgü kuralları konusunda bir derse ihtiyacın var. Bir de isim bulmak konusunda. Warpath..." Yüzünü ekşitti adam. "Ne saçma bir isim öyle."

"İsmim benim bir parçamdır," dedi adam ve arkasını dönüp geldiği gibi bir hızla odadan çıktı. Masasında oturan adam ise arkasından bakıp kafasını eğdi ve gülerek, sabrını korumaya çalıştı. Güvendiği insanlar tarafından tavsiye edilmemiş olsa orada çeker vururdu avcı diye anılan o adamı. O izin vermeden odadan o şekilde hızla çıkmak... hatırladıkça sinirleniyordu.

Kralcıları sevmiyordu ama en azından onlar bu tarz konularda asla sıkıntı çıkarmıyorlardı.

Masadaki telefonu eline aldı ve kilidi açtı. Kendisine gönderilen fotoğraflar arasında gezinmeye döndü.

Kızıla Çalan || Wanda MaximoffHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin