Okuduğum kitabın sayfasını çevirirken odaklanmaya çalıştım.
Üzerimdeki gerginlik yüzünden okuduğum satırların üzerinden tekrar tekrar geçiyordum çünkü gerçekten okuduğum şeyden hiçbir şey anlamıyordum.
Üzerimdeki yüksek gerginliğin ve sürekli kayan odağımın sebebi ise şu an da üzerimde olan bir çift gözdü, izleniyordum.
Onu kütüphanede rafların arasında aradığım kitabı bulmaya çalışırken fark etmiştim. Ne kadar kendisini saklamaya çalışıyor olsada rafların içinden sarkan saçlarını görmüş fakat görmemiş gibi davranmaya devam etmiştim.
O ise bunu hiç umursamamış ben kitabımı bulup herhangi bir masaya kurulduğumdan itibaren beni izlemişti. Sonrasında bundan rahatsız olup kitabı kütüphanede kendi adıma yazdırıp atabildiğim en hızlı adımlar ile eve gelmiş kendimi yatağımın üzerine fırlatmış ve kitaba kaldığım yerden devam etmeye çalışmıştım.
Fakat,
Fakat o, beni kütüphaneden çıkıp eve gelinceye kadar takip etmiş şimdi ise masamın üzerinde oturmuş beni izliyordu.
Tabii ki hâla varlığından habersizmiş gibi davranmaya devam ediyordum, varlığı beni rahatsız ediyordu.
Eminim ki biraz daha onu umursamazsam üzerimdeki tüm ilgisini kaybedip kendi yoluna gidecekti, böylece gram uğraş vermeden beladan sıyrılmış olacaktım.
Bir süre sonra tam okuduğum kitaba odaklanmayı başardığım sırada bir "Pişt!" Sesi gelmiş ve odağımı tekrardan bozmuştu.
Derin bir nefes çekip sinirle verdiğim gibi elimi hızla yatağımın üzerine bıraktığım montumun cebine soktum ve kulaklık ile telefonumu aldıktan sonra kulaklığı kulağıma geçirip bir şarkı açtım.
Böylesi daha iyiydi, bir şeyleri duymamak ve algımı tamamen dışarıya kapatmak bu ortamdan kaçabilmek için yapabileceğim en iyi şeydi.
Bir süre herhangi bir şey olmazken ve ben usul usul kitabımı okuyup onun gittiğini düşünürken kitabımın ortasından bir kafa çıkagelmiş ve tam gözlerimin önünde "Bö!" Diyip kalmıştı.
Ağızımdan küçük bir bağırış çıktıktan sonra elimdeki kitabı fırlatıp refleksen ayağa fırladım. Fırlamanın etkisiyle kulaklıklar da kulağımdan çıkmıştı. "Biliyordum!" Diye sevinçle konuştu.
Gözlerimi sımsıkı kapatıp başka bir yöne çevirdim. "Beni görebiliyorsun değil mi?" Dedi. Onu tekrardan duymamaya çalıştım ve gözlerimi açarak odadan çıkmak için ilerleme girişiminde bulundum.
Tabii ki önümü kesti ve adımlarımın teklemesini sağladı. "Neden benle konuşmuyorsun?" Ellerini omuzlarıma koyup tutunmaya çalıştı ama tutunamadı.
Kaşlarımı çattım, normalde onlara dokunabilirdim; onlar da bana dokunabilirdi fakat tamamen ben istediğim süreceydi yani: biraz önce herhangi bir kalkanım yoktu bana rahatça dokunabilmesi gerekiyordu fakat eli omzumdan geçip gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Litost / Liskook³ (Askıda)
FantasyJungkook, ölülerle konuşabilen bir şamanın oğluydu. Aynı zamanda kendisi de ölülerin ruhlarıyla iletişime geçebiliyordu. Peki ya kendini zaten güvende hissetmeyen Jungkook'un başına kötü bir ruh musallat olursa ne olur? Litost: Başkasına zarar verdi...