Sabah kalktığımda Lalisa yanımda yoktu ama evde olduğunu hissettiren o baskın hissi vardı. O yüzden kalktığım gibi aşağıya indim ve önce salonda oturup televizyon izleyen Lalisa'yı kontrol edip sonra çoktan kalkıp kahvaltıyı hazırlayan annemle bir şeyler atıştırdım.
Ben uyurken annemle bir şeyler konuştular mı bilmiyordum ama ortalık oldukça sakindi. Sadece içeride oturan Lalisa'nın morali diğer günlere nazaran daha düşük gibiydi.
Yememiz bittikten sonra sofrayı kaldırmış ve dün gece bahsettiğim şeyi yapmak için önce gidip üstümü değiştirmiş sonra Lalisa'nın yanına gitmiştim. "Hazır mısın?"
"Ne için?"
"Beraber kıyafet bakacağımızı söylemiştim ya hani?"
"Ben onu beni geçiştirmek için söyledin falan sanmıştım." Kaşlarımı çatarken sinirimin sözlerime yansımasına izin verdim. "Geliyor musun? Gelmiyor musun?" Başından beridir benle konuşurken televizyonda olan bakışları bana dönmüş ve ciddi olduğumu fark edince katladığı ayaklarını çözerek ayaklanmıştı.
Onu beklemeden dış kapıya ilerledim ve ayakkabılarımı giydim, tabii ki arkamdan geldiğiden emin olarak. Otobüs durağına doğru hareketlenirken aklımda dolaşan bir kaç soruyu sormadan da edemedim. "Şimdi alışveriş merkesine gidiyoruz fakat sen o giysileri nasıl giyeceksin?"
Mesela o sözleri ederken bu yanını hiç düşünmemiştim. Evet kıyafetlerini değiştireceğimizden bahsetmiştik ama ya nasıl olacağı? "Ben bir cadıyım Jungkook, ölsem bile kullanabileceğim büyüler var. Beğendiğim bazı giysileri üzerime kopyalarım olur biter."
"Neden daha önce değiştirmedin öyleyse?"
"Kimse mezarımın yanından geçmedi ve ben de sizden haberdar olana kadar mezarımın çevresinden bir yere gitmedim."
"Baya dış dünyadan habersizdin yani." Onaylar bir ses çıkardı, o sırada da otobüs gelmişti. Kartımı basarken kalabalık otobüste boş bir yer bulup oraya geçip oturmuş sonrasında telefonum sanki çalmış gibi davranıp kulağıma dayamıştım, böylece lalisa ile konuşmaya devam edebilirdim. "Bizden nasıl haberin oldu peki?"
"Şey ölülerin arasında dedikodular çabuk yayılır." Diyip gülümsedi. "Bir ara peşime deli gibi sizden takılmıştı, demek bundan dolayıymış." Dedim ben de. Kıkırdayan lalisa "Sizden mi nasıl yani?" Diyip anlamamazlıktan gelmişti.
Gözlerimi kısıp yan gözle ona bakarken "Sivrisinek." Dedim, sonrasında devam ettim. "Hatta bir tanesi tam yanımda." Diyip tehdit ettiğimde sus pus olup yanımda oturmaya devam etmişti ama moralinin biraz yükseldiği belliydi.
Teknik olarak yanımda başka bir kadın oturuyordu fakat Lalisa onun içine geçmiş bir şekilde yanımda durduğundan kıkırdamadan edememiştim, bu yüzden bana sorgular gibi bakmıştı.
Kulağımda tutmaya devam ettiğim telefonu görüşürüz diyerek kapattıktan sonra ceketimin cebine yerleştirdim.
Varacağımız yere kadar pek konuşmadık, inmemiz gereken yere yaklaşınca benle beraber Lalisa'da ayağa kalktı. Lalisa, kadının içinden çıkınca kadından gelen 'ay' sesi ile kendimi tutamadan gülmüş ve arkamdan saydıran kadını görmezden gelip hemen otobüsten inmiştim. "Ne yaptın da kadından öyle bir ses çıktı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Litost / Liskook³ (Askıda)
FantasyJungkook, ölülerle konuşabilen bir şamanın oğluydu. Aynı zamanda kendisi de ölülerin ruhlarıyla iletişime geçebiliyordu. Peki ya kendini zaten güvende hissetmeyen Jungkook'un başına kötü bir ruh musallat olursa ne olur? Litost: Başkasına zarar verdi...