Yeni -kötü- Anılar

28 4 0
                                    

 Bir saattir burada öylece oturmuş dışarıyı seyrediyordum. Karşımda oturan adamın konuşmaya niyeti yoktu. Dayanamayıp konuşmaya başladım.

‘’Yıllardır seni tanıyorum. Ama aslında tanımıyorum. Adın gerçekten Emir değil. Biliyorum. Neden gerçek adını gizliyorsun ki? Yani seni yıllardır tanıdığımı söylüyorum ama adını bile bilmiyorum. Kendimle çelişiyorum resmen.’’

Boş gözlerle bana bakmayı kesmeliydi. İstediğim sadece cevaplar. Bu gizem beni yormuştu. Kafamı karıştırmıştı.

‘’Adımın ne önemi var. Sen benim her rengime şahitsin. Adım Ahmet ya da Emir ne farkeder? Sen beni belki benden bile iyi tanıyorsun. Ve ben bu yüzden buradayım. Ait olduğum yere geldim.’’

‘’Ne? Şimdide ilan-ı aşk mı geliyor?’’

‘’Saçmalama. Benim inanışımda aşk bir çeşit delilik halidir. Ve ben gayet akıllıyım. Sana mantıksız şeyler zırvalamıyorum. Ben ait olmaktan ve sahip olmaktan bahsediyorum.’’

‘’Kim seni böyle yaraladı? Benden uzaktayken kim canını acıttı?’’

‘’Ben.’’

‘’Neden kendine böyle bir kötülük yaptın.’’

‘’Geceleri vicdanımın sesini bastırabilmek için.’’ Bu söylediğiyle geçmişe gittim. Ve yine dilimi tutamayıp aklıma geleni söyledim.

‘’Eskiden o sesi piyanoyla sustururdun. Seni piyanonun başında ilk gördüğüm geceyi hatırlıyorum. Sanki parmakların tuşların üzerinde dans ediyordu. Close to you. Bunu çalıyordun ama daha önce o müzik kalbime öyle dokunmamıştı. Sanki birisi kalbimi avuçlarının içine almış ve sıkıyormuş gibi hissetmiştim. Bana söylediklerinden çok piyanoyla yaptığın şey canımı yakmıştı aslında. Bazen erkenden yatmak için odama giderdim ama oturup piyanonun başına geçmeni beklerdim. Sen çalmaya başladığında kapımı açıp seni dinlerdim. Çoğu gece piyanon sayesinde uykuya daldığımı hatırlıyorum.’’

Cevap vermesini bekledim ama vermedi. Canım sıkılsa bile belli etmemeye çalıştım. Fevri bir hareketle ayaklanıp elini bana uzattı.

‘’Benimle gel.’’ Bu bir rica değildi.

 Yol boyunca ağzımı açmadım. Arabanın penceresinden dışarıyı izledim ve merakımı bastırmaya çalıştım. Göz ucuyla saate baktım 1’e geliyordu. Akşam için yedi saatim vardı. Evhamlanmam için henüz erken diye düşündüm. Depo gibi bir yere geldiğimizde arabayı durdurdu.

‘’Neresi burası? Kaportacı falan mı?’’

Yine sessizlik duvarına toslamıştım. Daha fazla konuşup canını sıkmak istemediğim için sustum. Demir kapıyı elindeki bir kumandaya basıp kaldırdı ve içeri girdi.

‘’Hadi gelmiyor musun?’’

 İçerde herşey olabilirdi. Yeni bir oyun. Yeni bir oyuncak. Ya da bir işkence deposu tutmuştur kendine kim bilir? Tüm bu kötü düşüncelere rağmen ona güvenen yanım –ki bu hala 17 yaşında ki o aptal kız oluyor- içeri girmekten korkmamam gerektiğini söylüyordu. Adımlarımı hızlandırıp ona yetiştim. İçeri girdiğimde şaşkınlık ve birazda rahatlamayla etrafı incelemeye başlamıştım. Duvarları aynayla kaplamıştı ve beyaz spot aydınlatmaları vardı. Yukarıda bir asma kat bulunuyordu ve Görebildiğim kadarıyla orada da sadece yatak vardı. Etrafı incelemeyi bırakıp hızlı adımlar atarak ona yetiştim ve neden geldiğimizi anladım.

‘’Sana yeni anılar vermeye geldim Suke. Yaşadığın tüm kötülükleri unutturmaya. Ve bence bu başlamak için güzel bir nokta.’’

 Piyanonun başına oturdu ve tuşlarla dans etmeye başladı. Çaldığı şarkı aynıydı. Close to you. Ama bu sefer farklı hissediyordum. Sanki kalbim kanatlanmış uçuyordu. Ve ben Ay’ın yüzeyinde süzülüyormuş gibiydim. Korkak adımlarla yanına yaklaştım. Başıyla yanına oturmamı işaret etti. Onu rahatsız etmeyecek şekilde yanına oturdum. Çalarken ilk defa onu izledim. Gözlerini kapamıştı ve halinden gayet memnun görünüyordu. Onu bu şekilde görebileceğim aklımın ucundan bile geçmezdi. Onu bir daha görebileceğim de aklımın ucundan geçmiyordu. Bu sadece bir hayalden ibaretti. Ama buradaydı işte. Tam yanımda. Son vuruşuda yaparak müziği sonlandırdıktan sonra onu alkışlamaya başladım. Kibarlık ederek ayağa kalktı. Düğmesini ilikledi ve reverans yaptı. Bu hareketi kıkırdamama sebep olmuştu.

SUKEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin