Aile?!

18 2 0
                                    

''Millet. Sanırım ben yapamayacağım.'' Hepsinin yüzü bana dönmüştü. Kızardığımdan adım gibi emindim. Restoranın kapısındaydık ama yapamayacağımı söylüyordum.

''Üzgünüm. Oraya girebilecek kadar cesur değilim. Onları görmek istemiyorum.''

''Yine o kırılgan kız olmaya karar verdin sanırım. Bu tavır üzerine ne kadar yakışsa da sen bu değilsin. Anla artık. Kurtul bu çocukça duygudan. Biz buradayız. Seninleyiz. Hiçbir şeyin senin canını sıkmasına izin vermem biliyorsun. Lütfen daha fazla uğraştırma ve benimle gel.'' Uzattığı eline ve daha sonra yüzüne baktım. İçten bir gülümseme yerleştirmişti. Kelimeleriyle beni yerin dibine sokarken yüzündeki gülümsemeyle göklere çıkartıyordu. Bu ikilem ne kadar canımı sıksada uzattığı ele nasıl hayır diyebilirdim?

 Ondan güç alarak restorana girdim. Kapıda karşılayan garson masaya kadar bize eşlik etti. Ve karşımda oturuyorlardı. Tatlı, sevgi dolu ailesiyle.. Benim asla sahip olamayacağım bir lükstü. Bizi ilk farkeden babam olmuştu. Eşi Deniz Hanım babamın suratına yayılan gülümsemeyi görünce kafasını çevirmişti. Yüzündeki gülümseme beni görünce solmuştu ve bu beni içten içe keyiflendirmişti. O kadından bir türlü hoşlanamıyordum. Hiçbir zaman bana samimi gelmemişti. Gözlerimi meydan okurcasına bir süre suratına diktikten sonra babama döndüm. Suratıma kocaman bir gülümseme yerleştirdim ve babama sarıldım.

''Merhaba baba.'' Ona baba dediğimi duyunca geri çekilip bana bakmıştı. Daha sonra beni kendine çekip sıkıca sarılmıştı.

''Hoşgeldiniz kızım. Muhteşem görünüyorsun.'' Beni etrafımda döndürürken kıkırdamama engel olamamıştım.

''Aile yemeği olacak sanıyorduk.'' Bunu Deniz Hanım söylemişti. Kafamı ağır hareketlerle ona çevirip en yapmacık gülümsememi suratıma yerleştirdim.

''Onlar benim ailem.'' Bana en az benimki kadar yapmacık bir gülümseme göndermekle yetinmişti.

 Masada tanımadığım birkaç aile dostu daha vardı. Onlarla selamlaşıp ne kadar büyüdüğümden bahsetmelerini dinledikten sonra gözlerim kardeşimi aradı. Birkaç çocukla birlikte pastanın etrafında dolandığını görünce yanına doğru ilerledim. Annesinden ne kadar hoşlanmasamda o benim kardeşimdi ve onu seviyordum.

''İdil.''

''Su! Gelmişsin.'' Gülümseyerek ve koşarak kollarını belime doladı.

''Tabii ki geldim. Seni çok özledim.''

''Bende seni özledim. Annem gelmeyeceğini söylemişti ama ona inanmadım. Geleceğini biliyordum.''

''Eğer bu kadar istiyorsan bir dahaki sefere aramayı dene ufaklık. Çağırdığında geleceğim.''

''Teşekkür ederim. Ama artık ufaklık değilim. Tam 8 yaşına basıyorum bugün Su. Lütfen bana ufaklık diye seslenme.''

''Ben babamın yanına gideyim. Görüşürüz.''

 Masaya geçtiğimde Deniz Hanım'ın rahatsız edici bakışları adeta beni delip geçiyordu. Diğerlerine odaklanıp onu görmezden gelmeye karar verdim. Ancak buna daha fazla devam edemedim.

''Bir sorun mu var?''

''Ne gibi Suke'ciğim?''

''Şeytanımsı bakışların üzerimde geziniyor da. Bir sorun mu var?''

''Ha ha ha. Alemsin. Kırk yılda bir görüşüyoruz zaten. Onu da bu saçma düşüncelerle karalama bence.''

''Tatlım... Bu yapmacık samimiyetini oldukça başarılı bulsamda burası broadway değil. Ve sende brodway oyuncusu değilsin. Bu yüzden... —suratıma en yapmacık gülümsememi takarak- bu faslı geçelim de olaysız bir gece olsun ne dersin?''

SUKEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin