¹⁴

733 72 128
                                    

"Dra-Draco Malfoy... O buraya getirilmiş. N-nerede o?"

"Üçüncü kat 14. oda."

Harry odanın yerini öğrenir öğrenmez koşmaya başlarken danışmana teşekkür eden Hermione'du.

Ron arkadaşının arkasından hızla koşarken Harry merdivenleri ikişer üçer çıkıp sonunda Draco'nun odasının bulunduğu kata geldi.

Gördüğü Malfoy ailesi ve Draco'nun sevgilisi ile yutkunup cesaretini toplayarak o tarafa doğru ilerledi.

Amaris, Harry'i görür görmez ayağa fırlasa da Pansy'i onu kolundan yakalamış geriye çekmişti.

Blaise sinirle gözlerini yumdu ve kıyamet öncesi sessizliği dinledi.

Freya ise olaya yabancı kalmış olsa da Harry'den nefret ediyordu. Draco ile sevgililikten önce dostlardı.

Amaris her ne kadar Pansy'i tarafından geri çekilse de atladı konuya.

"Senin ne işin var burada?! Ne yüzle geldin acaba?"

Lucius kapadığı gözlerini açıp bir yeğenine bir de Harry'e baktı. Yutkundu.

"Amaris! Sakin ol lütfen."dedi Narcissa Malfoy bütün olgunluğu ile.

"Yenge! Tanrı aşkına sen iyi misin? İçerde yatan senin oğlun ve bu piç yüzünden bu halde!"

Ron arkadaşına edilen hakaret ile öne çıkmış Harry'i arkasına almıştı.

"Pardon da senin kuzenin denilen şerefsiz benim arkadaşımı aldattı-"

"Yapmadı."Pansy olaya müdahale edip konunun kapanmasını istiyordu.

Hermione ise alayla kahkaha atıp Pansy'e baktı.

"Cidden mi Parkinson?"

"Cidden Granger. Draco,böyle bir şey yapmadı,yapamazdı. Çünkü o senin arkadaşının aksine aşklarına sadık biriydi."

"O öpüştüğü kimdi o zaman?"

Lucius olaya müdahale etmek zorundaydı. Biricik oğlu bir nevi kendisi yüzünden bu haldeydi.

"Dray, Harry'i aldatmadı. Her şeyi ben ayarladım. Draco... Böyle bir şey yapmadı."

Narcissa dehşete düşmüş kocasına baktı.

"N-ne demek ben yaptım Lucius!"

"Cissy sakin ol-"

"Oğlum senin yüzünden mi bu halde?! Senin yüzünden mi astı kendini!"

Harry şoka uğradı. Asmak mı? Bana bayıldığı söylendi.

"Boşu boşuna kafanda kurmaca oynama Potter. Yalan söyledim. Gelip bu kargaşa içinde öğrenmek seni daha çok yaralar diye düşündüm. Ki her zaman ki gibi haklı çıktım."

Ron,eski sevgilisine acıyla baktı. O böyle biri değildi,dedi içinden.

"Konu bu değil tamam mı? Konumuz şuan içerde makinelere bağlı yatan Draco! Kesin tartışmayı. Burası bir hastane ve bizden başka hastalar, refakatçılar var. Sakin olun ve yavaşça konuşun lütfen."

Freya sonunda olaya dahil olup oldukça mantıklı ve olgun cümle kurmuş hepsinin susmasını sağlamıştı.

"Sen Harry Potter olmalısın. Dray'ın eski ama unutamadığı sevgilisi..."

Harry yutkunup kafa salladı.

"Bak... O an Draco'yu ve babasının ayarladığı kızı nasıl gördün bilmiyorum ama burada asıl suçlu sensin. Onu dinlemeden etmeden bu konu da suçlamak ve ona ağır hakaretler etmen... Gereksizdi. Ayrıca Ginevra denilen kız ile olan ilişkini Draco'nun gözüne sokup durmayı kesmelisin. Fazlasıyla saçma. Ben onun sevgilisi olabilirim ama o her zaman seni sevecek Potter. Onun sevgisine layık ol. Onun sevgisine karşılık ver. Yeminim olsun ki aranızdaki bütün engelleri ben bir bir kaldıracağım. Lütfen. Draco'ya aç olduğu sevgiyi ver."dedi yüzünden düşmeyen samimi gülümseme ile.

Amaris sonunda Pansy'nin kollarından kurtulmuş Potter ile Freya'nın arasına girerek Harry'e tokat attı.

"Bir kere bile olsun düşündün mü? Hava kırk derecelerdeyken bile Draco uzun kollu kazak ile dolaştı. Onu o halde gördün ve bir kere olsun neden uzun kollu giyindiğini düşündün mü? Kolları... Beyaz kollarında kırmızı,mor karışık kesikler var Potter. Nedeni ise... Boktan herife olan aşkının karşılıksız olması."derin bir nefes aldı ve omzuna dokunan yengesine döndü.

Narcissa gözyaşlarını sildi ve Harry'e sarıldı.

"Onu sevdiğini biliyorum oğlum... Tek sorunun... Güvensizlik. Bilirim bu duyguyu. Ama inan bana oğlumun sana olan aşkı sınırsız. Şimdi lütfen içeri gir ve içinden ne geçiyorsa ona itiraf et. İhtiyacı olan tek şey sen ve senin sevgin."

Harry Bayan Malfoy'dan ayrılıp beyaz kapıya ilerledi. Hermione onun omzunu sıvazlamış rastgele bir sandalyeye attı kendini. Ron ise kendisine gülümsemiş merdivenlerden aşağıya inmeye başlamıştı.

Harry bütün cesaretini topladı ve kapıyı açtı. Gördüğü şey ile tuttuğu göz yaşlarını serbest bıraktı.

Draco olduğundan daha soluktu. Dudakları kuru ve mordu. Boynu ise... Kendini astığı halat yüzünden kesilmiş morarmıştı.

Burnunda nazal kanül vardı,ona oksijen veriyordu...

Üstü çıplaktı. Ama bağlandığı monitörün kablolarından pek aralık yer yoktu...

Draco... Şuan bir ölü gibiydi.

ı̆̈d̆̈ŏ̈l̆̈ F̆̈ĭ̈ğ̈h̆̈t̆̈/drarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin