eldivenli, zarif elleriyle olmayan gözyaşlarımı sildi.
kendisininkiler ise maskesini ıslatıyordu.
bu adamı neden üzdüklerini anladım.
daha çok ağladım.
"kendi gözyaşlarını sil, benimkiler akmıyor bile." dedim.
"ama benden daha üzgün görünüyorsun." dedi.
gülümsedim.
"nasıl üzgün olabilirim ki,
baksana gülüyorum."bana acıyarak bakıyodu.
beni gördüğünü hissettim,
içimi okuyor gibi."gülümseme artık." dedi hıçkıran sesiyle.
ihtiyacım olan tek cümle buydu sanki.
neden gülmeliydi ki insan? neden mutlu olmaya bu denli bağlıydı?
yaşadığını hissettirecek kadar acı, yetmez miydi kimseye?
yaşamak için gülümsemek mi gerekliydi?
ölmek için de kahkahalar atmam yeter miydi yoksa?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sakuatsu ー broken hearts station
Fiksi Penggemarben, senin kalp kırıklıklarının her bir parçasını öpebilirdim. sen sadece, kalp kırıklıklarını öpmeyi seçerdin. - sakusa & atsumu