[9]

695 42 8
                                    

Iyi okumalar 💙💜
.
.

Ertesigün

Dudakları... gözleri... bakışları... sesi...

Ne saklıyordu? Neyi gizlemeyi böylesine istiyordu? Sakin kalmak, aklıma geldikçe bu imkansız hale geliyordu.

"Min Yoora! Gelsene ne bekliyorsun?"

"Huh? Ah, geliyorum."

Bugün ilk defa açmadığım resim defterimi çantasına koyarak elime alıp Hei'nin peşine doğru gittim. Fakat aklım çok başka yerdeydi. Şu an çok daha önemli bir durum vardı, dekan. Ah bir anda nasıl böyle her şeyi öğrenmişti? Kesinlikle uzaklaştırma alacaktık. Hah, mükemmel ya.

"Bu arada şu kafe işi iptal oldu malesef."

"Neden?" dedim adımlarımı durdurarak. "Neden iptal oldu?" Gün geçtikçe kendime olan şu umudumda tükeniyordu. Bazen babamın neden emekliye ayrıldıktan sonra direk battığını düşünüyordum. Buradaki atölyesi kapalı bile olsa oradaki atölye iş görüyordu. Burayı kapatmasının sebebi iş olmadığındandı fakat orada kendi çevresi olduğundan iş vardı ama ne olduysa orasının batmasıyla her şey hiç ummadığı anda gerçekleştiğinden yerle bir olmuştu. Ve ben bunu buraya gelmek için hazırlıklara başladığım zaman öğrenmiştim. Babam emekliye ayrılalı nerdeyse bir yıl olacaktı ve ona rağmen bana sessiz kalmışlardı. Tesadüfen duymamış olsam hiç bir şey bilmeyecektim.

"Oraya birini bulmuşlar. Artık başka yere bakacağız."

Sessiz kalarak başımı salladım. Bir günüm bu kadar kötü geçemezdi. Ne yapacaktım şimdi?

Okuldan içeri girerken gerildiğimi hissediyordum. Bugün hiç olmadığım kadar moralsizdim ve hava iyi olmasına rağmen böyleydim. Ne okula gelmek istedim ne de sıcacık yatağımdan çıkmak, imkanım olsa bugün yatağımdan çıkmayacaktım.

Derin bir nefes bıraktığım sırada Hei koluma girerek hızlıca merdivenlerden çıkmaya başladık.

"Sence dekan ne için çağırdı bizi?"

Adımlarını dekanın kapısının önünde durdurarak bana dönmüştü. Tedirgin hissediyordu belki de benim yüzümden ikimizde uzaklaştırma alacaktık. Hei'nin bir suçu yoktu ki. Dilimi tutmayı başarabilseydim durum bu kadar büyümezdi.

"Endişe etme durumu izah edeceğim tamam mı?" Omzuna teselli edercesine dokunarak gülümsemeye çalıştım. Benim yüzümden böyle olmuştu bu durumu düzeltmek benim işimdi.

"Hadi içeri girelim."

Dosyamı sol elime alarak kapının önüne geçip üç defa tıkladım. Gittikçe gergin hissetmeye başlamıştım ama bunu Hei'ye kesinlikle hissettirmemeliydim eğer gerginliğimi fark ederse morali daha çok düşerdi.

Dekan içeri girmemiz için seslendikten sonra kapının kulpunu indirerek önce geniş dosyamı ardından bedenimi kapıdan geçirerek içeri girdim. Hei kapıyı kapattıktan sonra bana döndüğü sırada yüzünün ani değişimiyle öylece olduğu yerde kalmıştı.

Kaşlarımı çatarak ona bakmayı sürdürürken kadife sesin tüy gibi yumuşaklıkla kulaklarıma dolmasıyla nefesimin aynı anda kesilmesine engel olamadım.

"Selam, çocuklar."

Elini havaya kaldırmış yapmacık bir şekilde el sallarken öylece yarım açık ağzımla ona bakıyordum. Son kelimesini iğneleyici bir tonda söylerken ağzımdan yanlış bir şey çıkmaması için yumruğumu sıktım. Onun burda ne işi vardı?

Sypros |kth| [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin