first and last

115 12 57
                                    

— imaginary friend, victoria

Batan güneşe kaçamak bir bakış attıktan sonra kendini yere, altın misali parlayan kumların arasına bıraktı genç adam. Sessizliğinin ayrı bir lezzeti vardı bugün.

Başını yavaşça yanına çevirip her seferinde daha da hayran kaldığı çehreyi izledi bir süre. Kendisinden yaşça büyük ama cüssece küçük bu adamın yüz hatları kusursuzluğu haykırıyordu. Gözleri yanağındaki küçük noktaya takıldığında gülümsedi.

Gözünü açtığı her seferde onu görebildiği için minnettar hissediyordu. Bunu hiç dile geçirememişti gerçi, yine de bir gün gerçek bir teşekkür edebilmeyi umuyordu.

Kurtarıcısına.

"Dalgın görünüyorsun." Baekhyun ona doğru dönerek sessizliği bozan taraf olmuştu. Üzerine eğilir gibi durduğu için güneş ışığını tamamen arkasına almıştı, manzaranın güzelliği genç adamın içini titretti.

"Düşünüyordum."

"Neyi?"

Omuz silkti. "Tek bir şeyi değil," dedi ardından umursamaz bir sesle. Yalan söylediği için derin bir vicdan azabı duyuyordu. Onu üzmenin vereceği acıdan daha hafif olduğunu düşünerek kendini rahatlattı.

"Yani anlatmayacaksın?" Baekhyun'un kaşları havalanıp birer çizgi haline geldiğinde yutkundu. Bu manzarayı sevdiğini kendine nasıl kabul ettirebilirdi?

"Bazen," diye girdi söze. "Gerçek olamayacağını düşünüyorum."

Kıkırdadı Baekhyun. Her ne kadar kulağa garip gelse de bunu duymak hoşuna gitmişti. Sehun'dan önce bir hayalet gibiydi. Kimsenin dikkatini, takdirini ve en önemlisi de sevgisini kazanamamıştı. "Neden?" Sorusuna karşılık koca bir gülümseme kazandı.

Genç adam "Fazla iyisin," diye cevapladığında gözleri buluştu. "Ne zaman kafamda bir şeyler kursam en güzel sen tamamlıyorsun."

"Sanırım bu iyi bir şey." Gülümsemesini koruyarak kaşlarını çattı. Kötü bir şey de olabilirdi ama nedense bu ihtimalin üzerinde durmak istememişti.

"Sanırım." Omuz silkti Sehun. Sağ elini yanındaki bedenin omzuna çıkardığında içini ferah bir his sardı. Ah, hayır. Doğru kelime bu değildi.

Soğuk.

Doğru kelime buydu.

Bir türlü anlayamıyordu. Etrafındaki herkesten duyduğu şey insanların sevdiklerinin yanında sıcacık hissettiğiydi. Peki ya o neden Baekhyun'un yanında buz kesiyordu?

Neden ona dokunduğu her anda iliklerine kadar titriyordu?

Baekhyun'un "Üşüdün mü?" diye sormasıyla düşüncelerinden sıyrıldı.

"Deniz," dedi sessizce. "İçimi ürpertiyor."

"Burayı sevdiğini söylemiştin."

Güldü.

"Bu hissi seviyorum. Şey gibi..."

"Yaşıyormuş gibi." Baekhyun cümlesini tamamladığında gülüşü yerini huzurlu bir tebessüme bıraktı. Başını salladı usulca. Yine bir çırpıda anlayıvermişti hislerini.

Oturduğu yerde yan döndü ve başını yanındaki adamın dizlerine yerleştirdi. Kıyıya vuran dalgalarla eşzamanlı olarak kırpıyordu gözlerini, doğaya karışıyor gibi hissedebilmek için.

Her şey üç yaşındayken annesine babasının nerede olduğunu sormasıyla başlamıştı. Uslu bir çocuktu Sehun, uslu çocukların aileleriyle mutlu olduğunu duyduğundan beri yaptığı her harekete dikkat ederdi. Ama her şeyi doğru yapmasına rağmen babasıyla bir türlü tanışamamıştı, buna üzülüyordu. Ne kadar düşünürse düşünsün minik aklıyla nerede hata yaptığını bulamamıştı.

imaginary friend | sehun & baekhyun (one shot) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin