💛13 💛

99 13 0
                                    

başım neden bu kadar çok ağrıyordu ve neredeydim? etrafa bakındığımda Uzay' la birlikte kaldığım ev olduğunu anlamıştım. fakat neden çıplaktım ve uzay'ın üstünde uyanmıştım? yoksa duşünüğüm şey miydi, hayır, hayır, hayır değildir ama olsaydı bile uzaya kızmicaktım. gerizekalı gibi sarhoş olan bendim. "ne düşünüyorsun böyle düşünceli düşünceli?"

 "AAAAAAAAAAAĞ!" diye çığlığı basıp boxerımla evde kaçmaya başladım. Çok geçmeden arkamdan bir kahkaha sesi geldi. "Sana da günaydın Karamım." diyerek belimden sarıldı Uzay. Ona döndüm, dudaklarına yaklaşırken burnunu öpüp mutfağa doğru koşmaya başladım. buzdolabını açıp ikimize de birer sandviç yaptım. bir yandan muzlu sütümü içerken bir yandan da bacaklarımı uzayın kucağına uzatmış oturuyorum. bir anda yağmur bastırmasıyla korkmuş uzay ın kucağına atlamıştım. "Uzay bu yağmurda denize gitmeyi bırak dışarı bile çıkamayız." dedim dudaklarımı büzerek. 

"maalesef ki haklısın Karamım. Biz de bir şeyler yaparız, olur mu?"

"ne yapacağız ki evde? tatile geldik daha doyamadan hava bozuldu."

"hemen büzme o güzel dudaklarını. yapacak bir şey buluruz elbet."

"peki akşama hava düzelirse makarna yemeye gidebilir miyiz?"

"gidebiliriz." dedi gülümseyerek. kafamı boynuna gömerken yavaş yavaş yükseldiğimi fark edip gülümsedim. uzay bana hep bir bebekmişim gibi davranırdı. beni banyoya getirdi ve köpük dolu küvetin karşısında duran çamaşır makinesinin üstüne oturttu. "sen üstünü soyun banyonu yap ben seni içerde bekleyeceğim. anlaştık mı?" dedi saçlarını düzeltirken. "gitme." dedim kolundan onu kendime çekip aramızdaki mesafeyi en aza indirirken.

 "ben senden hiçbir zaman rahatsız olmam, gitme."

"gitmiyorum, fındığım." dedi daha yeni vücudumla temas eden tişörtümü çıkarırken. kendimden emin bir şekilde onun tişörtünü çıkarttım. boxerımla küvete girerken onu direkt şortuyla üstüme çektim. "kasların yakından daha çekici gözüküyor biliyor muydun? belki de haklıydın..."

"hangi konuda?"

"kimse Uzay Çağatay'ın karizmasına gerçekten dayanamıyormuş." dedim sırıtırken. çenemi kavradığı eliyle dudaklarımızı buluştururken. kendimi huzurlu ve heyecanlı hissediyordum. altından çekilip kucağına çıktım. bana karşı aşırı nazik davranmaya çalışıyordu. sanki aslanla ceylanın sevişmesi gibiydi şu an da yaşadıklarımız. kontrol sahibi bir aslanla arsız bir ceylan... daha ileri gittiğimizde ise ceylan daha da arsızlaşmış aslanı çıldırtıyordu. 

uzay kalkıp bornozu giydikten sonra daha küçük olan bornozu bana giydirdi. demin yaptığım hareketlerden dolayı hala kıpkırmızıydım. tüm o sesleri ben mi çıkarmıştım gerçekten. uzay bana sarılmak için bir hamle yaparken koşa koşa odama kaçmıştım. telefonu elime aldığımda ise kardeşimden bir sürü mesaj vardı. evet, yanlış söylemedim kardeşim. bir kaç gün bende kalacaktı, hem onu çok özlemiştim hem de biri kaktüslerimi sulamalıydı. 

defne: abi çabuk bak hastenedeyiz.

karan: ne! iyi misin!

defne: ben iyiyim ama ev arkadaşın sanırım iyi değil.

karan: berk ailesinin evinden döndü mü ve ona ne oldu?

defne: ev havalansın diye camı açmıştım ve eşyalarımı yerleştirirken birinin camdan içeri girdiğini duydum. korkuyla odana giderken ev arkadaşınla karşılaştık ve şok tabancamla onu şokladım. meğer anahtarını unutmuş ve sen evdesin sanmış. şu an hastanedeyiz.

karan: o kalın kafalı gerizekalıya iyi olmuş. sen onun yanından ayrılma maazallah ölür bu sefer. 

defne: allah korusun.

karan: korumasın. (çevrimdışı)

(...)

Defne, Berk' in uyandığını farkedip telefonu bıraktı. kendini ona karşı biraz mahcup hissediyordu. sonuçta onu bayıltan oydu. "şey, berkti dimi ben özür dilerim. seni hırsız sandım. yanlışlıkla oldu."

"orası benim evim güzelim. daha önceden tanışmış mıydık?"

"hayır tanışmadık. ben Defne, Karan'ın kardeşi. "

"ben de berk."

"daha iyisin değil mi? biraz fazla voltajda vermişim elektriği ama sorun verecek kadar ciddi değilmiş."

"gerçekten biraz fazla vermişssin ya da çok güzelsin."

"teşekkür ederim." dedi defne kızarmış yanaklarıyla. abisi gibi utanınca kızarıyordu. berk karandan ay olarak büyüktü. hafif buğday tenli ama yakışıklı bir çocuktu. defne ise abisi gibi bembeyaz bir tene sahipti. abisinden farklı olan sarı saçları önüne düştüğünde berk yavaşça saçları geriye ittirdi. "eğer beni gizli gizli etkilemeye çalışmaya devam edersen o elektriği bir daha yersin."

"sarışın ve tehlikeli en sevdiğim."

"sen benim tipime sanırım pek uymuyorsun ne yazık ki. bak başlamadan bitti ilişkimiz." derken defne berk bir anda onun kolunu çekti ve kız çocuğun üstüne doğru düştü. kız berk'in dudaklarına kitlenmiş gözlerini çocuğun gözlerine çıkardı. "neymiş senin tipin güzelim?"

"örümcek."

"örümcek mi? ne alaka tiple örümcek iki bacak daha mı çıkarayım ne yapayım güzelim."

"hayır gerizekalı duvarda örümcek var. kaçalım."

"abisi arıdan bu da böcekten korkar. abi kardeş manyaklar." derken berk kız olamayn örümceği bahane edip odadan kaçmıştı bile. 

Gökyüzü, aşk, sen ve biz (boyxboy) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin