He Should Have Been Me

131 11 5
                                    

Hızla aracıma bindim ve polis merkezine gittim. Yolda Jimin'i aradım ve biraz işim olduğunu söyleyerek merkeze çağırdım.

Dosyanın delillerini incelediğimde bulduğum şey hakkında daha önce hiçbir şey duymamıştım, bize bulunan bir kanıt hakkında bilgi verilmemişti.
Nehir kenarında bir kanıt bulunmuş, Jungkook'un arabasının yakınlarındaymış.
O zamanlarda nehrin o köşesi paramparça ve darmadağın haldeymiş. Bir mücadele yaşandığı düşünülüyormuş ayrıca ortalama bir avuç içi büyüklüğünde, üzerinde kana rastlanan bir taş, kanıt olarak alınmış.
Jungkook'un diş fırçasından DNA örneği de alınmış fakat sonuç dosyada bulunmuyor.

Jimin merkeze geldiğinde hiçbir şey demeden arabama geçtik.

"Benimle bir yere kadar gelebilir misin?" diye sordum "Çünkü ben görmek istiyorum."

"Neyi?" Ne dediğimi anladığını biliyordum.

"O yeri görmek istiyorum, olayın olduğu yeri. Benimle gelir misin?"

"Tamam, geleceğim." dedi. Kabul edeceğini düşünmüyordum, karnımın içinde bir yılan dolaşıyordu. Bu gerçekten iyi bir fikir miydi bilmiyordum.

Jimin'e bazı kağıtlar uzattım. Bu sahte adresin, MapQuest üzerinden yok tarifiydi.

Yol tarifine rağmen adresi bulmak zordu. Ana yola çıktıktan sonra tek bir araba bile görmedik. Yollar dardı, beton banketler yüzünden iki arabanın zar zor geçeceği kadar büyüktü. Hiç ev yoktu.

Uzakta beyaz bir şey gördüm ama ne olduğunu anlamak biraz zamanımı aldı. Birisi yolun kenarına beyaz bir çarpı koymuştu, araba kazalarında birinin nerede öldüğünü işaretlemek için insanların yaptığından. Yaklaşık elli metre uzağa park ettik. Arabadan çıktıktan sonra işarete doğru yürüdük.

Çarpıya bakmak tüyler ürperticiydi. Çarpı ölü insan anlamına geliyordu ama kimse Jungkook'un öldüğünü söylememişti.

Jimin'e dönüp "Beni takip et." dedim.

Dediklerimi duyuyordu ancak inanamıyor gibiydi. Sonunda dudaklarını araladı ve sordu. "Ne?"

"Beni takip et, beni nehre doğru takip et."

"Hâlâ yola çıkabiliriz, daha sonra karanlık olacak. Bu aynı şey değil." Çok gergindi ve gelmek istemiyordu.

"Lütfen, beni takip et." yanına gidip bileğini tuttum.

"Bu çılgınca, çok tehlikeli. Polisin sözlerini hatırla. O Jungkook'u istedi."

"Ben öyle düşünmüyorum." Parmaklarımı dudağıma bastırdım. Ağlamamı engellemeye çalışıyordum. "O ben olmalıydım,"

Havayı üfleyip bana döndü "Ama neden seni takip etmemi istiyorsun?"

"Deliriyorum Jimin! Bu konuyu düşünmeden duramıyorum. O benim her şeyimdi. Bunun, Jungkook için nasıl bir şey olduğunu bilmem gerek."

Reach The Light I•TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin