You Make Me Feel So...

133 12 10
                                    

Baharda karların eridiğine dair şeyler duyarsanız ancak içinde olana kadar hepsi soyut bir kavramdır. Bir saniye nefes alamadım, düşünemedim, kol ve bacaklarımla ne yapacağımı bilemedim.

Ben iyi bir yüzücüyüm. On dört yaşımdayken bir genç cankurtarandım ama Jimin bunu bilmiyordu. Tek bildiği suda olduğumdu. Yüzü bembeyazdı ve korkmuştu.

Beni kurtarmaya çalıştığını gördüm. Ama Jimin'in iyi bir yüzücü olmadığı ortaya çıktı. Ve akıntı ikimizi de akış yönünde taşıyordu.

Onun başı tamamen suya girdi ve nefes nefese, aşırı heyecanlı, normal olarak korkuya kapılmış bir şekilde geri çıktı. Küçük günışığı yansımaları, suyun üzerinde dans ediyordu ve Jimin'in tam burada, şimdi ölebileceğini anladım. Ve bu, benim hatam olacaktı.

Hâlâ çok üşüyordum. Onun yerine Jimin'e doğru yüzdüm. Başını suyun dışına kaldırmaya, beni aramaya devam ediyordu. Cankurtaran eğitimimden, ona arkadan yaklaşmam gerektiğini biliyordum, böylece panik üstüme tırmanmaz ve beni suyun altına çekemezdi.

Ona yaklaştığımda, "Bana tutunma!" diye bağırdım.

Etrafında dönmeyi başardı. Yüz ifadesi korku ve rahatlamanın tuhaf bir karışımıydı.

Gömleğinin arkasından yakaladım ve onu çekmeye başladım.

Kıyıya ulaştığımda vücudum yorgundu. Hızlı hızlı soluyarak yanyana uzandık.

Jimin dirseğinin üzerine kalktı. "Sen ne halt etmeye çalışıyorsun?" diye boğuk bir ses çıkardı ama her kelimeyle sesi güçlendi. "Neredeyse beni öldürüyordun, bunun farkında mısın? Neredeyse beni öldürüyordun!"

Omzumu sarstı, sonra eli kaydı ve üzerimdeydi. Ağlıyordum ve ona vurmaya çalıştım.

Bileklerimi tuttu ve beni hareketsiz bıraktı. Kanın, eski bozuk para gibi olan, metalik tadı ağzımı doldurdu.

Yüzü korku ve öfke ile buruştu. "Sen deli misin?"

Hıçkırarak ağlamaya başladım, yıllardır göğsümde biriktirmiş olduğum büyük hıçkırıklar birer birer dökülüyordu.

"Belki de öyleyim. O ben olmalıydım." boğulur gibi oldum. "O ben olmalıydım."

"Belki öyle," dedi sessizce, "ama öyle olmadı. Bir hata yaptıklarını kanıtlamak için kendini öldürmek sana kalmadı. Jungkook bunu istemedi."

Hıçkırıklarım yavaşladı, araları uzadı ve nihayet durdu.

"En garip olanı ne biliyor musun?" diye fısıldadım. "O yaşıyormuş gibi hissediyorum. Onun ruhundan bahsetmiyorum. Gerçek Jungkook'tan bahsediyorum. Onun hayatta olduğunu hissediyorum, çünkü ben de yaşıyorum."

Reach The Light I•TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin