13

1.4K 127 46
                                        

HOŞ GELDİNİZZZZ

BİRAZ GEÇ SAAT OLDU AMA

sorayım siz de cevaplamadan geçmeyin bölümleri gündüz mü atayım akşam mı ona göre ayarlarımm

boool booll yorum atarsanız çok mutlu olurum

görüşürüz

-----

"Hoon, artık gitmen lazım biliyorsun değil mi?"

Hoon kollarını göğsünde birleştirip, Jaehwa'nın yanındaki salıncağa oturdu. Jaehwa onun yüzüne bakmıyordu ama konuşmak ve arkadaş olmak için diretiyordu. "Ama öğretmenim Jaehwa çok güzel. Ben onun arkadaşı olmak istiyorum."

İkisinin ortasına yere oturdum ve dizlerimi kendime çekip, başımı yasladım. "Elbette arkadaş olmayı istemekte haklısın ama Jaehwa yeni yeni alışıyor okulumuza."

"Ben ona okulumuzu tanıtırım, hem biz küçücük bir sınıfız."

Jaehwa bakışlarını bu sefer Hoon'a çevirip, ters ters baktı. "Ama eminim annen seni çok merak etmiştir. Yarın da denersin, olmaz mı?"

Bahçe kapısı açıldığında başımı o yöne çevirdim. Tahmin ettiğim gibi Hoon'un annesi gelmişti. Ayağa kalkıp, selam verdim. Hoon hiçbir şey yokmuş gibi annesine gülümsedi. "Merhaba Jimin, nasılsın?"

"İyiyim Jisoo, telaşlandın değil mi?"

Başını salladı ve oğlunu kucağına aldı salıncaktan. Annesine itiraz etmeden sarıldı Hoon. "Bakıcısını aradım geldi mi diye o da telaşlanmış, nöbetten çıkıp direkt buraya geldim. Taehyung devraldı."

Başımı salladım. "İstersen geç biraz otur, hem Hoon da arkadaşıyla oynar." Hoon, sevinçle ellerini çırptığında Jisoo mecburen kabul etti ve oğlunu indirdi. Büyük salıncağa yan yana oturduğumuzda ona döndüm. Son zamanları zor geçiyor olmalıydı, fazlasıyla yorgun görünüyordu. "Jinyoung ile konuştunuz mu?"

Jisoo bakışlarını oğluna yönlendirip, burukça tebessüm etti. Onu böyle görmek üzücüydü. Jisoo zamanında bir şeylere uyanmamı sağlayan kişiydi diyebilirdim ve onu böyle görmek gerçekten üzücüydü. "Konuştuk ama fazlasıyla inat davranıyor, Hoon'un velayetini bana bırakmayacağını söylüyor."

Boşanmak üzere olmaları üzücüyken, üstüne üstlük oğlunu da almak istiyordu. Jaehwa'ya baktığımda içime endişe düşmüştü. Jungkook da mı böyle şeyler yaşamıştı? Kızını elinden almaya mı çalışmştı eşi? Bu yüzden mi bu kadar korkuyordu Jaehwa için? 

En son neredeyse bir hafta önce görüşmüştük, sabah da toplantısı olduğu için Seokjin getirmişti Jaehwa'yı. "Neye daldın bu kadar Jimin?"

"Ah, özür dilerim Jisoo. Hoon'un velayetinin sende kalması bence çok daha iyi olur. Jinyoung sürekli yurtdışında."

Jisoo omzumu sıvazladı. Taehyung ile üniversitede tanışınca Jisoo da arkadaşım olmuştu otomatik olarak. "Peki senin neyin var?"

"Jungkook döndü. Yani dönmek değil de artık karşılaşıyoruz."

Şaşkın yüzünü gördüğümde gülmeden edemedim. Tae ve Yoongi ile birlikte neredeyse akıllarını yitireceklerdi ben onu unutana kadar. Ya da unuttum rolü yapmaya başlayana kadar. "Onun karşısında olmayınca bazı şeyler çok kolaydı ama şimdi birçok hissim gün yüzüne çıkıyor gibi hissediyorum."

"Sana her zamankinden farklı bir şey söyleyeceğim Jimin."

Dinliyorum dercesine başımı salladım. "Hislerinden kurtulamıyorsan ona söyle, belki karşılığı olmayacak ama için rahatlayacak. Fırsatını bulduğunda ona her şeyi anlat." Bunu yapmam çok zordu. Jungkook beni şu an sadece kızının öğretmeni olarak görüyordu. Bencilce olmaz mıydı? Sadece kendi içimdeki yoğunluktan kurtulmak için yorgun olan Jungkook'un omuzlarına bir de ben mi yük ekleyecektim? 

chance with you | jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin