💏 Karşılaşma... ❤

1.4K 51 69
                                    

Sabah..
Saat: 05:30...
Seher'den...
Okunan sabah ezanının sesiyle bir anda gözlerimi açıp yatakta dinledikten sonra duşumu ve abdestimi almak için ayağa kalkıp banyoya girdim. Kısa sürede duşumu alıp abdestimi eda ettikten sonra da banyodan çıkarak odamın ışığını açtım ve mor renkli, hazır olan namaz kıyafetimi pijama takımımın üstüne giyip secdademi kıbleye doğru sererek niyetimi edip Selamımı vererek namazımı kılmaya başladım. Kısa süre de 2 rekat olan namazımı kıldıktan sonra üzerimi değiştirirken
açık mavi olan gömleğimi ve mavi renkteki dar kot pantolonumun altına beyaz spor ayakkabılarımı giyip saçlarımı kurutarak saç şekillendiricim ile dalgalı yapıp yüzüme hafif bir makyaj yaptıktan sonra akşamdan hazırladığım kırmızı renkli sırt çantamı da alarak odamdan çıkıp merdivenleri inmeye başladım. İnerken bir anda aklıma gelen ve beni korkutan geç kalma düşüncesi ile kolumda babamın doğum günümde hediye olarak bana aldığı yeşil kemerli saatime baktım. 07:30 olduğunu görünce rahatlayarak derin bir nefes alırken bunun sebebine geldiğinde ise benim 2. Sınıf öğrencisi olduğum İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesindeki ikinci haftamdı. Bu yüzden yeni adapte olduğum okuluma geç kalmamak için saatimi her gün olduğu gibi 05:30'a alıyordum. Derin bir nefes daha alıp durduğum için
yarım kalan merdivenleri de inerek salona, 35 yaşında evli ve babamın yaptığı yardımlarla yurt dışında üniversite okuyan 18 yaşında bir kızı olan emektar Çiçek ablamın ablasının kızı olan ve 20 yaşında genç ve güzel bir kız olan Seda'nın yardımıyla her gün erkenden kalkıp bana ve babama özenle hazırladığı kahvaltıya geçtim. Kahvaltıya indikten 15 dakika sonra üstünde lacivert takım elbisesiyle ilerleyen yaşına rağmen gençlere taş çıkaran babam merdivenleri inip yanıma doğru gelmeye başladı. Birkaç adımda yanıma gelip başımı öpen ve gülerek bana

Yusuf K.: Günaydın güzel kızım.
Yine erkencisin bu sabah. Ah, ah
ben de gençken senin gibiydim.
Erkenden kalkar, okula gitmek için hazırlanırdım. Ne günlerdi ama.

Diyen babama

Seher: Günaydın babacığım. Evet, her zaman ki gibi yine erkenciyim bugün. Okulun 2. Haftası çünkü. Geç kalmak
istemiyorum. Biliyorsun, Antepten apar topar taşındık buraya. E haliyle bütün hayatım değişti birden bire. Ab. Ablam da olmayınca.

Dediğim anda aniden sinirlenen sonra da sinirle bana

Yusuf K.: Seher, sus lütfen. Bir daha sakın, sakın ondan bahsetme. Kalbini kıracağım yoksa. Of, iştahım kaçtı benim. Afiyet olsun sana.

Dedikten sonra ayağa kalkıp kapıya doğru yürüyen babama

Seher: Ben ablamı özledim baba.
Annem gittikten sonra o merhem olmuştu kalbimizdeki yaraya. Sende seviyorsun onu, biliyorum. Sence de bu kadar küslük fazla değil mi? Ne zaman bitecek bu öfken? 4,5 yıl ya, 4,5 yıldır ablamı görmüyorum ben. Ne yapıyordur? Ne haldedir bilmiyorum? Hiç mi özlemiyorsun onu?

Diye sorarak isyan ettim. Dayanamıyordum artık. 4,5 yıl önce gitmişti ablam Kevser. Sevdiği adama kaçmış ve bir daha da geri dönmemişti. O günden sonra babam da ablamı evlatlıktan reddetmiş ve bize de ondan bahsetmeme yasağı koymuştu. Söylediklerimi dinlediği halde susmaya devam eden ve kapıya doğru bir adım daha atan babama

Seher: Geçen gün mesaj attı bana. Bir fotoğraf gönderdi. Oğlu Yusuf'la kendi fotoğrafı. Ben gördüm. Görmek istersen eğer. Telefonuna mesajla atarım. Hım, okula gidiyorum ben. Kolay gelsin sana.

Dedikten sonra çantamı ve odadan çıkmadan önce yanıma aldığım beyaz renkli çeketimi alarak söylediklerimle bir anda duran babamın yüzüne bile
bakmadan kapıdan çıktım. Sonra da kırmızı renkli küçük arabama binerek konaktan çıkıp evimin yakınında bulunan üniversiteye doğru yola koyuldum.

Aşk Yakar - Love Burns ( Bölümler YouTube'ta )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin