Yazar konuşuyor :
Durun babam geldi az sonra yazam.
Tamam geldim. Öhm ben tomatesli tomates ama sadece tomates de diyebilirsiniz :)
Her neyse geçelim beni öhm...
Evrenin kuralları var, dünyanın kuralları var, inançların, dinlerin, hayatın kuralları var. Kurallar düzene koymak için var dağınıklıkları. Peki kim koydu bu kuralları. Kim söyledi Dünya'ya, Güneş'in etrafında dönmesi gerektiğini? Kim fısıldadı balıklara "denizden çıkamaman gerek, deniz senin evin" diye. Hepsinin bilimsel açıklaması var elbet. Mecburiyet, kuralları mecburiyetler doğurdu. Hep birşeylere mecburdu evren. Siyah, siyahın üstünde görünmez olmaya mecburdu mesela.Ama bazı şeyler vardır açıklaması olmayan. Elinde bir ispat yoktur. O yüzden onun hakkında düşündüğün her şey hep teori olarak kalır. İspatlayamazsın, ona kendi kurallarınla yaklaşamazsın, onun kendi kuralları vardır. Açıklaması yoktur, düzeni bile düzensizdir bazı şeylerin. İnsanlar gibi, duygular gibi. Duyguların kuralları olur mu sizce?
Parantez tam da bu sorunun cevabı ile açıldı. Duyguların kuralları olmazdı, Ağça'nın da kuralları yoktu. Furkan'ın da kuralları yoktu. İki bilinmeyen aynı denklemde bir aradaydı şimdi. İki düzensiz insan aynı hayatta bir aradaydı şimdi. Bu denklem fazlasıyla karışık ama matematiği iyi olanlar değil, kendini kontrol edebilenler çözebilir bu denklemi.
(İlerleyen bölümlerden alıntı)
Ağça Atan'
Ellerini dizlerime koydu "Sen bensin, ben de senim tamam mı?"
Bu sefer gözleri kızarmıştı, ağladıktan sonra çok tatlı olduğunun farkında mıydı acaba? "Ben zavallıyım" dedim. O söylemişti bunu bana. 'Sen zavallısın' demişti. Şimdi neden ben olmak istiyor ki. Kim zavallı biri olmak ister ki. Niye bu kadar dengesizdi. Hesaplayamıyacağım kadar dengesiz.Gözlerime değil saçlarıma baktı. "Sen zavallı değilsin" nefesi bile güzel kokuyordu, yeni doğmuş bebek gibi. "Sen benim mandelina kafalımsın" dedi. Sustu, kirpiklerine baktım. Tanrım özenle yaratmıştı her zerresini. Evrendeki herkesin sesindeki güzelliği çalıp ona vermişti. Sonra bir bakıyor yıldızlar intihara sürükleniyor. Saçlarına ve gözlerine tarçın rengini dökmüştü. 'Sen de benim tarçınlı kurabiyem' dedim içimden.
Sonra onu benim gibi zavallı birinin karşısına çıkarmıştı Tanrı. Ben yeterince bedel ödemiştim. Ama yine de gerçekten onu hak etmiş miydim. Tüm duygularım ona itaatkardı şimdi. Peki ya o. O da böyle düşünüyor muydu benim için. Bana 'sen zavallısın' derken ki vicdansızlığı şimdi sanki acınası bir adam yapmıştı onu.Duyguların rengi vardır ya hani. Nefret siyahtır, aşk kırmızı, turuncu eğlencedir, yaratıcılıktır. Sonra mesela sarı mutluluk. İşte ben ya renk körüysem. Gördüğüm renk ile uyandırdığım duygular bir değilse. Yanlış duyguları uyandırmışsam. Yanılmış olmaktan korkuyorum, kendi gözlerim beni yanıltır mıydı? Yanlış duyguları kurban etmek istemiyordum yanlış kişilere.
(Ne düşünüyorsunuz? Eleştirileriniz önemli canlar)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zavallı'
Literatura Feminina"Sen zavallısın" dedi, sesinde açığa çıkıyordu intihara zorladığı duyguların kokusu. 'Ben zavallı değilim' dedim ama içimden. Dilim bana hainlik etti sesini çıkarmadı. İçimdeki son sokak lambaları da sönmeye başladı. Gündüz olduğu için değil gece öl...